Mâ ‘Adette Lehâ
Kıyamet günü için ne hazırladın?
Hadis-i şerif malumdur. Saadet devrinde bir sahabî, Rasûlullâh sallallâhu aleyhi ve sellem’e gelip sorar:
“Kıyamet ne zaman kopacaktır?” diye.
Bu soru, bir soru ile karşılık bulur:
“Kıyamet günü için ne hazırladın?” (Buhârî, Edeb/96)
Çok dehşetli bir gün olacağı muhakkak olan Kıyamet günü için tabiî ki hazırlıklı olmak gerekir. Kur’ân’ın indiği zamanda bile bu olay herkesi ilgilendirmiştir. Hatta öyle ki insanlar bu büyük haberden sorup soruşturmuşlar, inananların yanında inanmayanlar da olmuştur.
Biz Müslümanlar bu dehşetli olaya inanır ve ayağımızı da denk alırız. Cenâb-ı Zülcelâl’den korkarız O’na tevbe istiğfar eder, emirlerine uyar, yasaklarından sakınırız. Olayda geçen sahabî de kıyametin korkunçluğundan tedirgin olmuş olacak ki, zamanını sormuştur. “Ne hazırladın?” sorusuna da cevap olarak; farzlardan başka fazla namaz ve orucunun olmadığını, devamla Allah (c.c.) ve Rasûlü’nü sevdiğini ifade edince kendisine,
“Kişi sevdiğiyle beraberdir.” müjdesi verilmiştir.
Tabii ki bu durum hususilik ifade etmiyor. Bilakis aynı durumda olan bütün Müslümanları içine alacaktır.
Hz. Mehdi’nin Gelişi
Hz. İsa’nın inişi Deccal ve kıyametin alametleri gibi hususların zaman zaman gündeme geldiği günümüzde, bu husus çok ehemmiyet arz etmiştir.
Kıyamete basit bir olay gibi bakmanın veya “Niçin korkuyorsunuz, korkmaya gerek yok!” gibi sözlerin hiç yeri ve zamanı değildir. “Allah korkusu, hikmetin başıdır.” (El-Münâvî, Feyzü’l-Kadir, III, 574) sözünü asla unutmamak gerekir. Unutmamak lazımdır ki bütün peygamberler, Deccal fitnesinden ümmetini inzar etmiştir.
İfade edildiği üzere kıyamet olayı, işaret parmağı ile orta parmağın birbirine yakınlığı kadar çok yakındır. (Buharî, Rikak/39, Tefsir, Nâziat/1, Talak/25; Müslim, Fiten/132) Seksene yakın küçük alametlerin hemen hepsinin çıktığı bilinmektedir. Büyük alametlerinden çıkanlar vardır. Çıkmayanlar da zamanı gelince onlarda çıkacaktır. Mehdi’nin çıkışı olayı büyük alametlerden değildir. O çıktığı zaman büyük bir ıslahat yapacak; kâfirleri, münafıkları dost edinmeyecek, onun dostu ve yardımcıları, sâlih müminler olacaktır. Yedi yıl çalışacak, arzı ıslah edecek ve Hz. İsa’nın inişine zemin hazırlayacak, o geldiğinde ise ortamı, manevra kabiliyetine uygun bir halde bulacaktır. Burada ıslahat derken, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat dışı olan yanlışlıkların, hataların hepsinin düzeltmesini anlıyoruz.
Tefrikayı kaldırmak ve tevhidi sağlamak, mezhepler kalkacak anlamına gelmez. Hak dört mezhep kalkmaz. Kalktığını iddia edersek onların yanlış bir iş yaptıkları, içtihatlarının, fetvalarının İslâm’a ters olduğu anlaşılacağından bu doğru değildir.
Sahih hadislerde Mehdi’nin evsafı, kimin neslinden geleceği gibi hususların yanı sıra, yapacağı işler de haber verilmektedir. Buna göre o, zulmü kaldıracak ve adaleti ikame edecektir.
Hıristiyanların haçlarını kıracak, şaraplarını dökecek ve hınzırlarını öldürecek kişi İsa (a.s) olacaktır. Buradan Yahudilere bir şey yapmayacak, anlamı çıkmaz. Tam aksine onlara da en büyük darbeyi, kendisine destek verdikleri Deccal’ı öldürerek vuracaktır.
Cezalandırmaya Hıristiyanlardan başlaması, ilahî dini olan Hıristiyanlığın peygamberi olduğu ve bugünün dünya nüfusunun en fazla Hıristiyan olması ile yakından ilgisi vardır.
Şu bir gerçektir ki; kıyametin şartları, yavaş yavaş olgunlaşıyor. İnsanların sarhoştan daha beter olacağı, hamile kadınların korkudan düşük yapacağı, çocukların saçlarının bir anda ağaracağı, dağların pamuk gibi atılacağı o gün, daha ne kadar dehşetli olabilir!
Bugünün isminin, Kur’ân’daki ifadelerle “Kâri‘a (Kâri‘a, 101/1), Tâmmetü’l-Kübrâ (Nâzi‘ât, 74/34)”, “büyük haber, büyük felaket” olarak birçok isimle haber verilmesi ve isimlendirilmesi insanlığa neyi hatırlatıyor dersiniz?
Cevap;
“Mâ ‘adette lehâ / O gün için ne hazırladın?”
Abdullah DEMİRCİOĞLU diğer yazıları
- 09 Aralık 2023 METÂ NASRULLAH
- 15 Temmuz 2023 Nasuh Tevbesi
- 19 Ocak 2023 Tasavvufta Rabıta ve Uyarılar
- 11 Eylul 2022 Şerefli Üç Mekan
- 11 Eylul 2022 Tasavvuf Demirden Leblebidir – Kürsüden Kaleme
- 04 Nisan 2022 Tevbe ve İstiğfar
- 01 Aralık 2021 Dünya ve Ahiret Bereketi
- 08 Haziran 2021 Küfür ve Dalalet
- 08 Şubat 2021 Hicret, Ama Nereye?
- 18 Ekim 2020 Tasavvufi Hayat ve Allah Dostlarından Örnekler
- 26 Nisan 2020 Korona Virüs Üzerine
- 28 Ocak 2020 Kerb-i Azîm
- 28 Eylul 2019 Onların Sözleri
- 29 Nisan 2019 Şahadet ve Namaz
- 09 Mart 2018 Bir Gün Gelecek…
- 29 Ekim 2017 Tasavvuf Yolunu Tuttum Giderim
- 29 Ekim 2017 Doğru ve Sağlam İtikad
- 17 Temmuz 2017 Dua Üzerine
- 23 Şubat 2017 Kandiller ve Hadiselere Bakış
- 23 Şubat 2017 Bütün Müslümanlar, Bütün Maneviyat Erleri, Kardeşlerim
- 26 Ekim 2016 Zaman Gelecek ki…
- 25 Ekim 2016 Diyalog
- 09 Mart 2016 Emaneti Yüklenmek
- 31 Ocak 2016 Beşeriyetin İhtiyaçları; İlim ve Kur’ân-ı Kerîm
- 31 Ekim 2015 Bir Hadîs-i Şerîf Üzerine
- 30 Temmuz 2015 Şehr-i Ramazan
- 28 Şubat 2015 Rabıtanın Mahiyeti?
- 16 Kasım 2014 Kul Hakları
- 03 Haziran 2014 Mekke Ve Medine’nin Fazileti
- 09 Şubat 2014 Doğru Söylediyse Kurtuldu
- 17 Eylul 2013 Biz Neredeyiz?
- 25 Mayıs 2013 İlim Üzerine
- 16 Şubat 2013 Temel İki Kaynak
- 03 Kasım 2012 Dinî Hassasiyet
- 11 Ağustos 2012 Kur’ân ve Sünnet’te Veli Kavramı
- 11 Mart 2012 O’ndan Af Dileyiniz!
- 29 Aralık 2011 Zikrullâhın Feyz ve Bereketleri
- 06 Ekim 2011 Hasb-i Hâl / İntibalarım
- 05 Ekim 2011 Kurban İbadeti ve Bayramı
- 28 Haziran 2011 Üç Aylar ve Oruç
- 15 Nisan 2011 Kutlu Doğum ve Kaside-i Bür`e
- 26 Şubat 2011 Hayat Veren Davet
- 25 Aralık 2010 Zamânı Durdurun
- 12 Ekim 2010 Eğitim ve Öğretim Yılı Münasebetiyle
- 08 Ağustos 2010 Rahmet ve Mağfiret Ayı
- 22 Temmuz 2010 Dört Unsur
- 22 Temmuz 2010 Ne Olurdu
- 04 Nisan 2010 Hz. Peygamber´in Yüksek Ahlâkı