Avrupa’nın Kudüs’üne Yolculuk: BOSNA
Nerede akarsu olursa orada yeşillik olur, nerede kardeşlik olursa orada merhamet olur.
Balkanların kültürel yapısında önemli bir yere sahip olan Osmanlı kültürü günümüzde beş yüz yıl hâkimiyetini sürdüğü dönem zarfında balkan coğrafyasının her bir köşesinden Türk İslam kültürüne ait izleri nakşetmiş olduğunu görüyoruz. Bu topraklara 1873 e kadar ecdadımız Osmanlı hükmetmiş olduğunun farkındalığıyla gezerken Osmanlının hoş görüsüne de şahit olmaktayız. Aynı anda hem çan çalan hem ezan okunan şehirdeyiz. Avrupa’nın Kudüs’ü Saraybosna’dayız ve farklı duygularla doluyor burada insan… Tam bir doğu batı sentezi olan bu şehirde Avusturya Macaristan dönemine ait Avrupai büyük binalarla diğer tarafı ise Osmanlı mimarisi ile insanı büyülüyor.
Bu vatanın bağrı yanık şairi Akif:
“Geçmişten adam hisse mi alırmış ne masal şey!
Beş bin yıllık kıssa yarım hisse mi verdi?
Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, ibret alınsaydı hiç tekerrür mü ederdi?”
Diye ifade ettiği dizelerle birlikte bu topraklarda sadece bir turistlik gezide olmadığımızı idrak ediyoruz. Yüzden fazla sivilin ölümü iki milyondan fazla insanın göç etmesi, 657 toplama kampında iki yüzden fazla tutuklu ve üç binden fazla kayıp insan ile sonlanan bir savaşın ardından kalanlara tanık olmamıza, Avrupa’nın göbeğinde çok değil bundan neredeyse otuz yıl önce gerçekleşen bir soykırımda geriye kalanları görmemizi sağlayan bir şehir… Bu olan bitenlerle birlikte bizim kardeşliğimizi pekiştiren bir duygu yaşıyoruz. Evladı Fatiha’na sahip çıkmamız birliğimizi beraberliğimizi pekiştirmemiz gerektiğini daha iyi anlıyoruz.
Mevlana derki:
“Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…”
Elbette yeni şeyler söylemek, yeni dostluklar kurmak gerekir ama dünü de unutmamak…
Bütün bu geçmişi şu an bir yana bırakarak bizlere ecdadın yadigârı diye sahip çıkan misafirperverliklerin en güzelini gösteren Hoca’mıza teşekkür ve minnet duygularımı burada ifade etmeyi bir borç bilirim…
Bizim Yunus’un “Gelin tanış olalım / işi kolay kılalım.”
Sevelim sevilelim / bu dünya kimseye kalmaz…
Dizelerinde olduğu gibi çok uzun süre birlikte yaşarmış tarihi geçmişi olan toplumlar arasındaki bağların kültürel etkinliklerle daha da güçlenmesine icap eder.
“Bosna Hersek Türkiye’dir, Türkiye de Bosna Hersek” diyebiliriz. Ecdat yadigârı Bosna Hersek ve Türkiye kalpleri bir olan iki dost ülke… Bosna Hersek ile olan gönül bağımız 1463 yılında Fatih Sultan Mehmet Hanın Bosna’yı fethiyle başlamış uzun yıllar süren Osmanlı hâkimiyetinde de bu gönül bağı artarak devam etmiş ve devam etmektedir. Bu sevgi seli bitmeyecek, artarak devam edecektir.
Yunus Emre’nin yukarıda ifade ettiği sözünden hareketle dünyaya vermemiz gereken mesaj şu: Dünyanın daha fazla savaşa ve silaha ihtiyacı yok, dünyanın daha fazla sevgiye, barışa, merhamete ve dostluğa ihtiyacı var. İnsanlar özünde sevgiye, barışa, huzura, güven ve kardeşliğe hasret duymaktadır. Çünkü temiz vicdanlar her zaman iyinin ve güzelin tutkunudur. Dünden bugüne Mevlana’ya atfedilen dörtlük genel bir mesaj niteliğindedir
“Gel gel, her ne olursan ol gene gel!
İnançsız da putperest de olsan gel!
Burası umutsuzluk dergâhı değil,
Yüz bin kere bozsan da tövbeni yine gel!”
Böylece bütün insanlık, dini, rengi, dili ne olursa olsun Mevlana’nın çağırdığı bu dergâha davetlidir.
Yaşama sevinçlerini kaybedenler, hayata küsenler, tövbesini bozanlar da bu dergâhta yeni ümitlere ulaşabilir. Mevlâna bu davetiyle insan kitlelerini parçalayan gönüllerin öze ulaşmasını engelleyen bütün bağlarını koparılmasını engelleyen isterse herkesin en iyi, en doğruya yegâne hakikate çağırır yani insanın bir ayağı merkezde kalırken diğer ayağı yetmiş iki milleti dolaşmalıdır. Bu duygu ve düşüncelerle Saray Bosna’daki Müslüman kardeşlerimizi canı gönülden kucaklıyor onların da birlik ve beraberlik içerisinde birbirlerini kucaklamalarını ve dünyaya barış mesajlarını yaymalarını temenni ediyorum. Bu ziyaretlerin Türkiye’de ve Saray Bosna’daki birlik ve beraberliğimizi artırmasına vesile olmasını temenni ediyorum kardeşlik bağlarımızın artarak devam etmesi dilek ve temennisiyle selam ve dualarımızı gönderiyor ve dualarınızı bekliyoruz.
Bir kaç söz: “Nerede akarsu olursa orada yeşillik olur, nerede kardeşlik olursa orada merhamet olur.”
Mevlâna dostluğun kolları bir yere kadar ulaşır kardeşliğinki kalplere kadar.
“Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama orada çok basit bir sanatı unuttuk; kardeş olarak yaşamayı” Ursula C. Le Guin