Yâren

Çocuk Eğitiminde Söz Vermek

Çocuk Eğitiminde Söz Vermek

Ne Anneler var ki peygamberleri, sadıkları, evliyaları, Osmanlı padişahlarını dünyaya getirmişlerdir. Bu Anne-Babalar nasıl yaşamışlardır, çocuklarına nasıl bir terbiye vermişlerdir... Düşünelim.

“Verdiğiniz sözü de yerine getirin. Çünkü söz (veren sözünden) sorumludur.”(İsra, 17/34)

“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir”(Saff, 61/2-3)

 

Annelerin ve babaların çocuklarına yaptığı büyük hatalardan birinden bahsetmek istiyorum: Söz vermek ve sözünde durmamak. Anneler babalar çocuklarını ödüllendirmek veya zapt etmek için bunu yapabiliyorlar. Ama ne yazık ki, söz verildiğinde tutulmaz, unutulur gider. Oysa söz ağızdan bir kez çıkar ve o temiz yürekli yavruların kulaklarına çabucak ulaşır. Söz vermek, büyük vebal taşır. O yüzden ilk başta ebeveynler söz vermeden önce olayı iyice incelemeli, sonucunu düşünüp öyle hareket etmeli.

Anneler babalar, çocuk eğitiminde çok büyük rol oynar. Yavru, Anne’nin karnından çıkar çıkmaz o eğitime tabii tutulur. Anne-baba çocuğu nasıl eğitip yontarsa, ilerde kendi ayakları üzerinde duran toplumun parçası olacaktır o yavru. Ya örnek bir insan olur veya tenkit edilen bir insan. Başta Anne-Baba olarak iyi bir Müslüman olmaya gayret etmeli ve o çocuğa dini eğitimini vermeli. Dini eğitimini verirken zorbacı olmamalı ve empoze etmemeli. Yapması gereken iyi bir örnek olmaktır. İyi bir örnek olmak ve olmaya çalışmak… Bu konuda gayret göstermeli. O yavru bakacak ki bilinçli yaşayan Anne-Baba “Muhakkak ki namaz hayâsızlıktan ve kötülüklerden alıkoyar”(Ankebut, 45) Ayetini tamamen uyguluyor. Namaz kılıyor, yalan söylemiyor, söz söylediğinde sözünü tutuyor, kötülük yapmıyor, vs. O yavruda zamanla Anne-Babadan bir şeyler kapacaktır, gördüğü halleri uygulayacaktır.

Daha farklı bir durumu düşündüğümüzde, Anne-Baba alkol, sefahat içinde... Çocukta o ailenin meyvesi. Zamanında bozuk bir tohum atılmışsa eğer, bozuk büyümüș, bozuk yetiştirilmiş, topluma zarar veren biri olmuştur. Bu durum içler acısı. Ama ne yazık ki yok değil… Anne-Baba olmak kolay değildir. Kurulan yuvalar sağlam olmalı ki, bir nesil de o sağlamlıkla devam etmeli. Ne Anneler var ki peygamberleri, sadıkları, evliyaları, Osmanlı padişahlarını dünyaya getirmişlerdir. Bu Anne-Babalar nasıl yaşamışlardır, çocuklarına nasıl bir terbiye vermişlerdir... Düşünelim.

Anne-Baba’nın çocuğun üzerindeki etkisini kısaca anlattık. Asr-ı Saadette yaşamıș Sahabe Hz. Abdullah bin Âmir (r.a) anlatıyor: “Allah Resûlü’nün (s.a.s) evimizde olduğu bir gündü. Annem: “Gel, sana bir şey vereceğim” diye beni yanına çağırdı. Allah Resûlü (s.a.s), Anneme: “Çocuğa ne vermek istiyorsun?” diye sordu. Annem: “Ona hurma vermek istiyorum” cevabını verdi. Bunun üzerine Allah Resûlü (s.a.s): “Eğer (onu aldatıp) bir şey vermeseydin, sana bir yalan günahı yazılırdı.” (Buhari/Edebü’l – Müfred Bab: 180)buyurdu.

Rasulullah Efendimiz (s.a.s) bir münafığın alametlerini sayarken: Konuștuğunda yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, kendisine bir şey emanet edildiği zaman ona hıyanet eder buyurmuştur. Ebeveynlerin çocuklarına davranışlarına baktığımızda soruyoruz acaba hangisi yalan söylememiştir veya hangisi söz verdiğinde sözünde durmamıştır? “Yemeğini yemezsen, yemek seni yer”, “Öcü gelir”, “Uslu durmazsan, filan teyze acı biber sürer diline”, “Buraya gel sana bir şey vereceğim” gibi daha ne yalanlar, “akıllı durursan, seni lunapark’a götüreceğim”, “șunu yaparsan, sana her istediğini alacağım” ve daha neler neler söylenmiştir o temiz yürekli yavrulara…  Ebeveyn diyor ki:“șunu yaparsan sana ‘her’ istediğini alacağım.” Hem söz veriyor, eğer o işi yaparsa, ödül olarak istediği her ne varsa alacak. Hem yapmayacağı ve hem de yapamayacağı bir şeyi söylüyor, yani yalan söylemiș oluyor. Ebeveyn ne kadar büyük bir hata yaptığının farkında mı acaba? Her istediğini alacağım diyor, acaba buna muktedir mi ki? O çocuk dünyaları ister, senin buna gücün yeter mi? Ya verdiğin söz nerede ya? Hem boş bir söz, hem de sonucu yalan. Bu gerçekten şaşılacak bir iş…

Allah-u Teâlâ Kur’an’da: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” (Hud, 112) buyuruyor. Rasulullah (s.a.s) Efendimiz zaten dosdoğru, zaten ahlakı mükemmel. Bu Ayeti okurken, ok’u kendimize de yöneltmemiz gerekiyor. Allah (c.c) bizlere, hepimize doğru olmayı emrediyor. Doğru olmak, dürüstlük, doğru sözlülüktür. Acaba hangimiz emrolunduğumuz gibi doğru olabiliyoruz ki? Bu soruyu kendimize soralım.

Çocuklarımızı terbiye ve ıslah ederken, başta kendimizi yani nefsimizi terbiye edelim, ıslah edelim. Islah etmek için, dilimize lâ ilahe illallah zikrini vird edinelim. Boş konuşmaktan, yalan söylemekten, söz verip sözünde duramamaktan Allah’a (c.c.) sığınalım. Dualarla, zikirlerle örnek bir Müslüman olmaya gayret edelim. Çocuklarımıza ilimden ve güzel ahlaktan başka bir şeyi miras olarak bırakmayalım. Bu nesle yeniden Fatihler, Osmanlar, Salih ve Salihalar kazandıralım inşallah. Gayret bizdendir, tevfik ise Allah’tan (c.c)… Vesselâm.

 

[email protected]


Yâren diğer yazıları