Muhammed ELDEM

Bir Olalım, Diri Olalım, Beraber Olalım!

Bir Olalım, Diri Olalım, Beraber Olalım!

Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın

Öncelikle, Allah’a (c.c) hamd, O’nun son Nebisi Efendimiz Hz. Peygamber’e (s.a.s) salât ve selam olsun.

İslam, temelde insanlığın kıyamete kadar ki süreçte ona hayatı anlamlı kılacak mesajlarla yüklüdür. Bunlardan birisi de, birlik ve beraberlik kavramıdır. Âdemoğlunun yaratılışı itibariyle zayıf ve aciz oluşu sebebiyle onun, bütün işlerini kendisinin tamamlaması düşünülemez.

Doğumla birlikte başlayan, hayat serüveninde, insan ilk aşamada gelişimi ve beslenmesi için annesine muhtaçtır. Tabi ki, hayatımızda gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinde bile toplumdaki diğer bireylerin yardımına ve desteğine ihtiyacı vardır. Bu da birlik ve beraberliğin önemine işaret etmektedir.

Bu konu hakkında Cenâb-ı Allah, bir ayet-i kerime de şöyle buyurmaktadır:

“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp, bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.” (Âl-i İmrân Sûresi, 103)

Müslümanlar olarak, yaşantımızda hayati öneme sahip olan birlik ve beraberlik olgusu yukarıdaki ayet-i kerimede ve diğer birçok ayet-i kerimelerde defalarca vurgulanmaktadır. Günlük hayattan, somutlaştırma açısından örnek verecek olursak; toplumumuzda farklı yetenek, branş, meslek gruplarından insanlar yaşamakta olup, herkesin geçimini sağlamak amacıyla yaptığı bir mesleği vardır. Hayatındaki diğer ihtiyaçlarını karşılamak için diğer alandaki mesleklerin tamamını icra etmesi imkânsızdır. Bu nedenledir ki öğretmenin bir doktora, doktorun bir terziye onun bir başka meslek erbabına ihtiyacı vardır. Bu anlamda insanoğlunun (zatını) bağımsız yaşamayacağı, birlik ve beraberlik içinde yaşamanın zorunluluğu öne çıktığını, net bir şekilde görmekteyiz.

Peygamberimiz de (s.a.s) birlik ve beraberlik konusu hakkında şöyle buyurmuşlardır:

“Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerine korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzvular da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buhârî, Edeb/27; Müslim, Birr/66)

Peygamberimizin (s.a.s) bir müminin nasıl davranması ve nasıl olması gerektiğini belirtilen diğer müminlerin ayrışmaları onların birlik ve beraberlik hali içerisinde olması gerektiğinin altını çizmiştir.

Günümüzde bakacak olursak, müslüman âleminde olan zulümler, haksızlıklar ve birçok olumsuz tablolara,  karşımıza çıkan bu olaylara acaba az önce zikrettiğimiz hadis çerçevesinde bakabiliyor muyuz? Bunun üzerinde düşünmeye ihtiyacımız var. Müslüman kanının oluk oluk aktığı, çok küçük yaştaki canlara kıyıldığı, bir taraftan müslüman âleminin sessizliği epey sorumsuzca ve anlamsızca değil mi? Nispeten yapılan yardımlar bu bağların kopmadığını, birlik beraberlik anlayışının İslam coğrafyalarında geçmişten günümüze devam ettiğini göstermiştir. Bu anlayışın daha da kuvvetlenerek artmasını, müslüman âleminin içerisinde bulunduğu durumdan kurtularak, ayağa kalkmasını Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.

Gönülleri aydınlatıp, idrakleri açması hasebiyle, konuyu bir ayet-i kerimeyle bitirelim.

“Allah ve Rasulü’ne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfâl Sûresi, 46)


Muhammed ELDEM diğer yazıları