Tufan ATMACA

Mevlid-i Şerîf (Vesîletü’n-Necât)

Mevlid-i Şerîf (Vesîletü’n-Necât)

Bu Süleyman nice medh itsün onı Çünkü meddâhıdır anın ol Gani

Benî Âdem’in Efendisine, Şiirlerin Efendisi Olan Na’tlar

Mevlid-i Şerîf (Vesîletü’n-Necât), Süleyman Çelebî Hazretleri

Allah adın zikredelim evvela, vacib oldur cümle işde her kula…” sözüyle başlayalım. Selam ismiyle selametle başlayıp, Vesiletü’n-Necât’ını tanıtmaya devam edelim. Ama gerçek şu ki Süleyman Çelebî Hz.leri (v. H.825 / M.1421)ve diğer Nebi aleyhissalâtü vesselâm Efendimiz’in (s.a.s) âşıkları bu sevdayı yaşamışlar ve hissiyatlarının çok azını bize yazarak aktarmışlar. Ne demiştir mutasavvıflar, bu kâl ilmi değil hâl ilmidir. Yani bizlere de Latif olan Allah (c.c) biraz nasip etsin diye belki de bu yazılara sarılıyoruz ve vesile kılıyoruz.

Yazımıza geçmeden önce değerli Üstadımız Abdullah Efendinin Sünen-i Ebû Dâvûd derslerinde aktardığı Hâdis-i Şerif’lerden bir örnek verelim ve Peygamberimizin (s.a.s) o nurlu iklimine yelken açalım.

Müminlerin annesi Hz. Aişe (r.a) buyuruyor ki:

Rasûlullâh (s.a.s) her an Allah Azze ve Celle’yi zikrediyordu.” [Ebû Dâvûd, 17]

Bu girizgâhtan sonra gelelim yazımıza. Süleyman Çelebî Hz’lerinin Mevlîd-i Şerifinde Velâdet kısmına gelmiştik.

 

4. Velâdet

Süleyman Çelebî Hz.leri bu kısma bu şekilde başlıyor:

Bu Süleyman nice medh itsün onı

Çünkü meddâhıdır anın ol Gani

Ol gece kim toğdı ol hayrü’l-beşer

Anası anda neler gördi neler

Ol rebîü’l-evvel ayın nicesi

On ikinci gice isneyn gicesi

Çevre yanıma gelüb oturdılar

Mustafâyı birbirine muştular

 

Kolay ve öz Türkçe bir Nât olan Mevlid-i Şerif’te Rebiülevvel ayının on ikincisinde insanlığın en iyisinin doğduğu müjdeleniyor ve bu bölümünün baş tarafında Süleyman Çelebî Hz.leri O Büyük Nebî’yi Hz. Ğani’nin, Hz. Allah’ın (c.c) medhettiğini ve kendisinin de bu sebeple bundan aciz olduğunu belirtiyor. [A. Aymutlu, Süleyman Çelebi ve Mevlid-i Şerif, MEB, İstanbul, 1995, s.45-46]

Bir sonraki fasılda Mi‘râc gecesi işleniyor:

 

5. Mi‘râc 

Bu fasıl şu şekilde devam ediyor:

... Ol gök ehli cümle karşu geldiler

Mustafaâ’ya hayli ikrâm kıldılar

 

Bu fasılda Hz. Cebrail’in (a.s) kendisine hürmet edip Burağı getirdiği ve ol Hz. Hakk’ın katına çıktığını anlatıyor ve yine gök ehlinin de ikramda kusur etmediğini belirtiyor. Ve Hz. Allah’ın Cemalini gördüğünü belirtiyor ve görme olayını bizatihi Hz. Hakk’ın bildirdiğini söylüyor.[A.g.e, s.125-134]

 

6. Hicret

Bu fasıl Hicretten çok Peygamber Efendimiz’in (s.a.s) taatıyla ve vasıflarından bahsediyor.[A.g.e,  s.46.]

 

Dahi bundan sonra ol Hayru’l-beşer

Mekke’den Hakk emiyle kıldı sefer

Mekke’den hicret kılub gitdi Rasûl

Ol Medine şehrine yitdi Rasûl...

... Her kemâlat ile kâmil Şâh idi

Anın içün ol Habîbullâh idi

 

Devamla Hz. Peygamber Efendimizi (s.a.s) Hz. Allah’ın Kur’ân’da nasıl övdüğünü, Yusuf (a.s)’dan daha güzel olduğu, her işini riyasız ve ihlasla yaptığını, hem tevazu sahibi hem de söz ile kimseyi incitmediğini ve daha nice güzel vasıflarının olduğunu belirtiyor bu fasılda. [A.g.e, s.135-139]

 

Gelecek yazımızda inşallah Nasihat Faslıyla devam ederiz.

Değerli kardeşimiz, ihvanımız Zafer Tortum’un (v. H.1438 / M.2017), Ulu Veli Süleyman Çelebi Hz. ve ehli imanın da ruhuna Fatiha Sûresini esirgemeyeceğinizi ümit ediyorum.

Aziz ve Latif Peygamberimizin (s.a.s) yüce ruhuna, salât ve selâmımızı ilimler adedince iletiyor, salavat getirirken sizlerin affına sığınıyor ve hatalarımızın düzeltilmesi ve doğru yola iletilmemiz niyazında bulunarak dualarınızı bekliyorum.

Dahi Zü’l-Cenâheyn olan Hocamızın teveccühüne mazhar olmayı arzu ediyor, çalışmalarımızda muvaffakiyet diliyor ve tesirini halk etmesini Yüce Yaradandan istiyoruz.

Ya Rab, Kurbiyet-i İnsan-ı Kâmil nasip eyle!

Ve ahiri da’vahüm ve eni’l-hamdülillahi Rabbi’l-âlemîn.

 

Bâkî ve Kevserî selamlar...


Tufan ATMACA diğer yazıları