İbrahim Hakk-ı Erzurumî Hz.(1703-1780), Marifetname’sinde insan vücudunu nasıl tarif etmiş hiç merak edenimiz oldu mu?

Bismillahi ve nahmedehu ile başlayalım yazımıza. Ardından Ben-i Âdem’in Efendisi Hz. Muhammed (sas) Efendimiz’e salat ve selamlarımızı iletelim. Yazı dizimize ‘Ne yerseniz osunuz’Felemenkçe atasözü adını vermiştik. Bu yazımızda da ‘Shelly L. Stuart, Gluten Toxicity. The Mysterious Symptoms of Celiac Disease, Dermatitis Herpetiformis, and Non-Celiac Gluten Intolerance’; Türkçesi ‘Zehirli Glütenler’ kitabını hatırlatarak ve temin etmenizi dileyerek başlayalım.

Başlığımıza geçmeden önce ve insanlığı gıda değil belanın nasıl sardığını anlatmadan önce, hadiste üstadımız, Ebu Davud silsilesinde bir halka olan, Abdullah Demircioglu Hocamızın ‘Hadislerle İnsanlığa Sesleniş’ kitabı sayfa 207-208 den Hadis-i şerif vererek bereketlenip ilerleyelim.

Kasım b. Muhammed’in kardeşi şöyle demiştir: Hz. Âişe’nin (ra) yanında idik. Sofra hazırlandı, bu arada Kasım namaz kılmak üzere kalktı. Bunun üzerine Hz. Âişe (ra): “Ben Rasûlullâh’ı şöyle derken işittim dedi. Yemek hazırken ve büyük ve küçük abdeste sıkışmışken namaz kılınmaz.” (Ebu Davud, Tahâret, 38).Vücudumuza faydalı olan gıdanın namazla aynı hadiste yer almışken, yukarıda hadisi tekrar tekrar okuyup düşünmemiz elzemdir.

Geçen ki yazımızdan Çölyak hastalığının buğday, arpa, çavdar gibi tahıllarda bulunan glüten isimli bir maddeye, vücut bağışıklık sistemi tarafından verilen anormal yanıt sonucu ortaya çıkan bir hastalık olduğunu hatırlayarak okumamıza devam edelim. Normal şartlarda ve doğal hali bozulmamış buğday vesaire gibi tahıllar insanda tepkiye yol açmaz, ama maalesef bitkileri asilleştirmek ve onları böcek, iklim, doğaya karşı güçlü kılma kılıfıyla tohumu bozdu insanlar.

Tekrar ediyorum size vereceğimiz örnekler bir doktor reçetesi veya hekim tavsiyesi değildir veya buraya alıntı yaptığımız kitaplardan örnek diyetler size şifa reçetesi değildir aksi takdirde kişi hastalığını bu şekilde tedavi etmeye kalkar bu da bizim sorumluğumuzda olan bir şey değildir. Sadece şu anda batıda (Anglo-Sakson ve Avrupa) başlayan bilinçlendirmeyi biz kardeşlerimizle birlikte yapalım istedik. Doğal beslenmeyi adet haline getirelim ki hem bedenimiz sağlıklı olsun ve hem de hocalarımızın alimlerimizin buyurduğu gibi dualarımız kabul olsun. Kardeşlerim artık nasıl daha iyi ve sağlıklı besleniriz diye elini taşın altına koyma zamanı geldi geçiyor bile. Doğal ve sağlıklı besinleri almalı, az ama faydalı ve doğal (Bio) ürünleri tüketmeli. Ancak bu şekilde sağlıklı nesiller yetişmesine katkıda bulunmuş oluruz. (Nesli korumak da dini bir görev değil mi?!)

Glüten bağışıklığı denen bu rahatsızlık insan vücudunda önce doğal olan ama sonra zarar verecek şekilde bazı reaksiyonlara sebebiyet verir. Vücudumuz kendisini garda alır fakat sonrasında iltihaplanmalar baş gösterir. Cilt rahatsızlığına (dermatitis herpetiformis) yol açar. Bağırsak kaçağına sebebiyet verir. Vücut gerekli hammaddeleri bu sebepten alamaz ve sindirim sistemi işlevsiz hale gelir. Buna da glütenin buradaki başlıca rolü zonulin adındaki proteinin üremesini sebebiyet vermesi ve netice olarak bağırsağımızda işlevsizlik baş göstermesi. Toplumda stres ve sıkıntılar çoğalması da başrol oynamaktadır. Özellikle kadınlarda kan yetmezliği, düşük, doğum öncesi ve sonrası sorunlara dahi sebebiyet verebilmektedir.(1) Daha fazla bilimsel detaya girmeden ilerleyelim. Unutmayalım ki vücudumuz Allah’ın bize bir emanetidir ve 100% başarıyla çalışmaktadır. Vücut ısısının dahi 36,50 santigrat derecede kalması için milyonlarca hücre özveriyle çalışıyor. 60-70 yıl bu ısıyı nasıl koruyor. İbrahim Hakk-ı Erzurumî Hz.(1703-1780), Marifetname’sinde insan vücudunu nasıl tarif etmiş hiç merak edenimiz oldu mu? Dönelim tekrar bağırsağımızdaki villi (bağırsak iç derisi) içerisinde reaksiyon olarak vücudumuzda, oradaki salyada maalesef lenfosit üretimi başlıyor ve buradaki antikor (IgA) kendi kendimize hücuma, örneğin deri hastalıklarına sebebiyet veriyor en önemlisi de bağırsaklarımız işlevsiz hale getiriliyor.(2)

Yapıcı eleştirilinize iltica ederken Aziz ve Latif Peygamberimizin yüce ruhuna, salât ve selâmımızı ilimler adedince iletiyor, salavat getirirken riyadan ve kibirden sizlerin affına sığınıyor, ve hatalarımızın düzeltilmesi ve doğru yola iletilmemiz niyazında bulunarak dualarınızı bekliyorum. Zül-Cenaheyn Abdullah Efendi mürşidimizin teveccühüne mazhar olmayı arzu ediyor, çalışmalarımızda muvaffakiyet diliyor ve tesirini halk etmesini Yüce Yaradandan istiyoruz. Ya Rab, Kurbiyeti İnsanı Kâmil nasip et ve ahiri da’vahüm ve enilhamdülillahi rabbil alemin...

Bâkî ve Kevserî selamlar...