Perihan SAVAŞ

Etrafı Güzelleştirmek

Etrafı Güzelleştirmek

Ah vah kızım yazık sana bu senin işin mi? Çöp mü topluyorsun, vay yavrum ya, gelse ya belediye

 Bir gün bisikletimle yolda giderken gayrı Müslim bir bayana denk geldim.

Bayan etraftaki az bir toprağa yol kenarı sonra ev kenarına gönüllü olarak tohum bazı yerlere de çiçek ekiyordu. Etrafı, çevreyi güzelleştiriyordu. Bir müddet bayanı izledim.
Ne güzel bir fikir bende yapayım. Bir güzelce niyetimi aldım, aynı gün evime yakın bir alanda gezindim etrafa çevreye bakındım öyle yoldan geçerken etrafa güzel görünecek  bir alan yok ki dikeyim çiçek yada tohum yeşersin rengarenk.

Dur bakalım bekleyelim nasip. Vardır elbet bununda bir zamanı…

Aradan biraz zaman geçti, balkonumdan aşağıya doğru bakarken etrafın nasıl bir anda çöpe dönüştüğünü fark edince şaşırdım… Hemen belediyeyi aradım. Apartman görevlisi ile irtibata geçtim maalesef ilgilenen yok. Balkona geçiyorum aşağıya bakıp çöpleri gördükçe üzülüyorum.

Bu nedir yahu! Neden ilgilenmezler… Ne diye atarlar çöplerini bu insanlar… Çevreyi güzelleştirmek yerine çöpe çevirmişler. Kendi kendime söylenip dururken birden kendimi muhasebe ederken buldum.

Ee sen değil miydin etrafı, çevreyi güzelleştirmek isteyen.

Ee bendim de nasıl yani sokağın çöpünü mü toplayacağım. Hangi birini toplayayım.

Ne oldu! nefsine ağır mı geldi?

Ben o gayri Müslim bayan gibi çevreye çiçek ekip etrafı rengarenk hoş bir alana çevirmeyi istemiştim, öyle niyet etmiştim ama…

Sen nefsime ağır geldi desene?

Yani, niye ağır gelsin ki toplarım.

Ee ne duruyorsun! Daha neyi beklersin?

İç muhasebesi dolu bir gün… Tam bir saat nefsimle mücadelenin ardından indim bir güzelce aşağıya, önce bir etrafa bakındım birilerinin beni çöp toplarken görmesini istemiyordum. Kimsecikler görmeden çöpleri toplayıp çevreye katkı sağlamak istiyordum. Nefsime ağır gelmiyor desem de atılan çöpleri toplamak ciddi anlamda nefsime ağır geliyordu. Bir bir atılan çöpleri toplamaya başladım, yukarı kattan bir teyze bana doğru seslendi…

  • “Ah vah kızım ne ediyorsun öyle, yazık değil mi canına! Çöp mu topluyorsun bu hava da? Sana mı kaldı gelse ya belediye”.

Teyzenin dedikleri doğru bana mı kaldı iş çıkardım kendime, bu da yetmiyormuş gibi bir de üstüne rezil oldum apartmamdakilere, attıkları çöpü ben topluyorum. Birden ne düşündüğüme ne söylendiğime kulak verdim. Hemen kendimi toparlayıp teyzenin dediklerine aldırmaksızın atılan çöpleri toplamaya devam ediyordum. Duyma! Duyma! Şimdi susar içere girer teyze duyma! Diyordum… Nihayetinde çöplerin her birini toplamıştım. Ana caddeye doğru ilerlemem gerekiyordu çöp konteyner ana caddenin başındaydı. Çöp poşetlerini birer birer taşıyıp çöp konteynere atarken tam bitti derken poşetin biri açılmaz mı atarken çöplerin bir kısmı üzerime bir kısmı da yere saçılmaz mı… Sen bunu hak ettin ey nefsim! Söylenmeseydin belki bunlar olmayacaktı. Birkaç saat önce çöpleri toplarken apartmandakilerin bir kısmı görüyordu seni, şimdi ise çöp konteynerin başında ana caddeden gelen geçen herkes görecek. Ne iyi oldu ne güzel oldu, oyalanmadan bitir işini!

Etraf hafiften kararmaya başlamıştı, benim de işim tam olarak bitmişti. Etrafı çevreyi güzelleştirdim mi? Güzelleştirdim! Nasipte çöp toplayıp çevreye katkı sağlamak varmış. Kimisine çiçek ekmek, kimisine de çöp toplayıp etrafa katkı sağlamak nasip olur ne diyelim bizim payımıza da bu düşmüş şükür bu da düşmeye bilirdi…

 

Sözlerin kelamların en kıymetlisi ile…

Sevgili Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) bir Hadis-i şerif te mealen şöyle  buyuruyor:Mümin kardeşine tebessüm etmen sadakadır. iyiliği  emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. (Tirmizi  Birr, 36.)



Perihan SAVAŞ diğer yazıları