Resulullah'a Hasret

Umreye gitmeyi düşlerdim, zihnim hep oralarda gezer dururdu. Böylesi tutkulu bir dileğim vardı.

Umreye gitmeyi düşlerdim, zihnim hep oralarda gezer dururdu. Böylesi tutkulu bir dileğim vardı.

Ve, Rabbim kabul etmiş nihayet gidebilmiştim.

Düşlerimi yaşıyor olmanın verdiği mutluluk, oraların efsunlu iklimi beni adeta manevi aşk makamına sevk ediyordu.

Oraların doyulmaz manevi tavafı vardı ki; insanı oradan ayırmıyordu.

“Lebbeyk allahümme lebbeyk” diye sürekli nidada bulunurduk.

Bu sözler kalbe, gönüle hitap ederdi.

Tavafın kokusu, hissiyatı bambaşka bir sevgiydi. Resûlullah'a olan aşkı tanımlıyordu.

O huzuru yaşamak dünyayı unutturuyordu. Sanki mahşer yerindeyiz ve Resûlullah önde biz arkasındaymışız gibi hissettiriyordu.

Umreye gitmeden önce Rabbime yakarmıştım " Ey kalpleri evirip çeviren Rabbim bana güç ver ve beni senin dinin üzere sabit kıl, kalbimde habibinin sevgisini çoğalt" Amin.

Ona olan derin sevgimden pek çok özlemli mektuplar yazmıştım.

Gönlüm Resûlullah' ın gönlüne doğru bir çağlayan gibi akıyordu adeta.

O zamanki yazdığım mektupları Arafat Dağı'ndaki taşların arasına saklamıştım. Gömmüştüm dağın eteğine.

İç muhasebemi yapıp Arafat Dağı'nın bağrına emanet ettiğim, taşlarına sırladığım yakarışlarımda kulca hatalarımdan ve onların tüm izlerinden arınmayı tertemiz olup Allah'ın nuruyla aydınlanmayı niyaz etmiştim. Şüphesiz ki en merhametli olan çokça affedici olan benim her şeyime yeterdi.

Arafat’ı bilmek, anlamak, tanımak bende bu cennet yansıması dağa karşı yakınlık hissi oluşturdu. Kalbime sevgisi yerleşti.

Daha sonraki zamanlarda babam Arafat Dağı' nı anlatırken o anları gözümde canlandırmak çok hoştu.

Arafat’ı hatırladıkça sürekli canlanır gözümde. Peygamberimize yazdığım mektuplar ve dualarımın kabul olduğu gelir aklıma. Oranın o güzel manzarasını seyrederken ebabil kuşlarını gördüğümde zikredişlerini duymuştum âdeta. Öyle ki hepsi de; "Allah! Allah!" diye zikreder gibi uçuşuyor, tavaf ediyorlardı.

Hayalini kurduğunuz şeylerin gerçeğini de yaşamanız dileğiyle.

 

[email protected]


Serranur SÖNMEZ diğer yazıları