Fehmi YILMAZ

Akıllı Yaşam Formları

Akıllı Yaşam Formları

Çünkü, kainat tümüyle hayırdan ibarettir. İnsanların bakışı onu değiştirir...

Dünyevi hayat varlıklara anlam yükleme eylemlerimizden oluşur. Şayet dünya ile aramıza psikolojik bir mesafe koysaydık, insana yüklenen ezelî manayı görmeye başlardık. “İyinin ve kötünün olmadığı bir yer var, sizi orada bekleyeceğim” diyen Rumî (k.s), bu güzel sözüyle varlıklara anlam yüklemek yerine yüklendiğimiz anlama dikkat çeker. Çünkü, kainat tümüyle hayırdan ibarettir. İnsanların bakışı onu değiştirir.

İbn Arabî (k.s) de "Hamd olsun, âlemde erkek yoktur" demişti. Burada kastedilen aslında cinsiyetler değil eylemlerdir. Âlemlerde esasen etkili bir erk bulunmaz. Nihayetinde tüm fiillerin, isimlerin ve sıfatların var edeni, kendisinden başka özne olmayan Özne'dir. Bu hakikatin bilinmesi ve içselleşmesi ile marifet ortaya çıkar. İbn Abbas'ın (r.a) ayet-i kerimede geçen liya'budûn kelimesini liya'rifûn olarak tefsir etmesinin nedeni budur. Biz cihana hakkı bilmek için geldik. İbadet ise her varlık için zaten kaçınılmazdır. Hakka ya da batıla ister istemez kul olur.

Tarihte insanlık, zamanın çoğunu kendisinde olanı uzaklarda aramakla harcadı. Modern dünyada ise bu arayışlar had safhaya erişti. Nasa uzay gazeteciliğinin de etkisiyle, evrende bir toz küresi kadar küçük olan dünyada sıkışıp kaldığını düşünmeye başladı. Öyle ki insan ırkı için bir ezel ve bir ebed tanımayan bu paradigma, primatlardan başlattığı geçmişini dünya dışı muhtemel akıllı yaşam formlarında hitama erdirir. O halde, akıl nedir suali ile karşılaşıyoruz.

Akla dair doğru bir tanıma erişebilmek için doğru referansa ihtiyacımız vardır. İslam bize akletme yeteneğinin kalplerde olduğunu haber verdi. Dolaşım sistemi organı kalp her ademde vardır lakin akleden kalpler yok denecek kadar azdır. Akıl, Yaratanın insandaki mukaddes izlerindendir. Evrende akıllı yaşam keşfedilecek ise aynı gökyüzünü paylaştığımız akıl sahibi kimselerden başlamalı. Zira, her insan bir diğer insana mesajdır. Yanıbaşımızdaki yaşamları göremediğimiz bu yerkürenin dışında ya kolonyalizm ya da savaşlar doğuracak olan keşif yolculukları, gittiği yerlere dünyayı da taşıyan kör yolculuklar olacaktır.

Aklın kaybedildiği şu modern yaşam kavgamızın kıyısında, yeryüzünde olup da aslında dünya dışına hicret eden ehl-i dîli keşfettiğimiz zaman akıllı yaşamları da keşfetmiş olacağız. Yıldızlarda aramaya hacet yok. Onlar iyinin ve kötünün olmadığı yerde bizi bekliyorlar. Bizim bu uçsuz bucaksız evrende keşfedebileceğimiz en büyük doğal kaynak da onların âlemidir. Kalpleri yerlere ve göklere sığmayan yüce hakikatin kabı olanlardan daha evrensel kim olabilir ki? Hem onların kapıları da açıktır her dem, çağırırlar sonsuzda yankılanan sesleriyle:

"Bırakıp dünyalıkları,

Gel seninle dost olalım!"


Fehmi YILMAZ diğer yazıları