Bir Olay

Allah´ın sonsuz rahmet ve merhameti hususunda Peygamber Efendimizle bir kadın arasında cereyan eden aşağıdaki konuşmaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu konuşmaya şahit olup bize nakleden Hz. Ömer´in oğlu Abdullah ´tır. O şöyle anlatıyor:

Bir gazvede Rasûlullâh (s.a.v.)ile beraberdik. Bir kavme rastladık. Rasûlullâh (s.a.v.):

- Bu kavim kimlerdir? buyurdu. Onlar:

- Biz Müslümanlarız, dediler.

Orada tandırını yakmaya çalışan bir kadın ve yanında bir oğlan çocuğu vardı. Tandır iyice tutuşup alevleri yükselince kadın Rasûlullâh´ın (s.a.v.) yanına geldi ve:

- Sen Allah´ın Rasûlü müsün?” dedi. Rasûlullâh (s.a.v.):

- Evet, dedi. Kadın:

- Anam babam sana feda olsun, söyle bana. Allah “erhamu´r-râhimîn/merhametlilerin en merhametlisi” değil midir? dedi. Efendimiz(s.a.v.):

- Evet. O, “erhamu´r-râhimîndir, merhametlilerin en merhametlisidir” buyurdu. Kadın sormaya devam ederek:

- Allah´ın kullarına olan merhameti, annenin çocuğuna olan merhametinden daha çok değil midir?” dedi. Efendimiz(s.a.v.):

- Evet, daha çoktur, buyurdu. Kadın:

- Şüphesiz bir anne çocuğunu ateşe atamaz. Merhametlilerin en merhametlisi olan Allah kullarından bir kısmını nasıl ateşe atar? dedi.

Rasûlullâh (s.a.v.) başını eğerek ağlamaya başladı. Sonra mübarek başını kaldırarak:

- Allah kullarından iman etmemekte ısrar eden, Allah´a karşı gelmekte direnen ve “La ilâhe illallah/Allah´tan başka hiçbir ilah yoktur.” demekten çekinen kimselerden başkasına azap etmez, buyurdu. (İbn-i Mâce, Zühd, 35/II, 1436)

Evet... Allah´ın rahmeti sonsuzdur, sınırsızdır. Kullarına ve bütün yaratıklarına o sonsuz rahmet ve merhametiyle muamele eder, kullarının da merhametli olmasını ister. Beled Sûresi’nin 17-18´inci ayetlerinde şöyle buyurur:

“Sonra da iman edenlerden olup birbirine sabrı tavsiye edenlerden, birbirine merhameti tavsiye edenlerden olanlar var ya, işte onlar ahiret mutluluğuna erenlerdir.”

Peygamber Efendimiz de hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

“Sizler yerde olanlara merhamet edin ki gökte olanlar da size merhamet etsin.” (Tirmizî, Birr, 16)

“İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.” (Tirmizî, Birr, 16)

“Merhamet, yani acıma duygusu ancak bedbaht olanlardan alınır.” (Tirmizî, Birr, 16)

“Siz başkalarına merhamet ediniz, acıyınız ki size de merhamet edilsin.” (Aclûni, Keşfü´l hafa, I, 110)

Maraz, hastalık demektir. Bir atasözümüzde: “Merhametten maraz doğar.” denilmiştir. Merhamet genel olarak iyidir. İnsan, kendisine karşı suç işleyenleri merhametinden dolayı affedebilir, ama topluma karşı suç işleyenlere merhametle yaklaşmak kötü sonuçlar doğurur. İşte yukarıdaki atasözümüzde bu husus vurgulanmaktadır.

Yüce Rabbimiz bir ayet-i kerimede:

“Azabım var ya, dilediğim kimseyi ona uğratırım. Rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır.” (A‘raf, 7/156) buyurmaktadır.

Yine Kur’ân-ı Kerim’de meleklerin, tövbe edip Allah´ın dinine uyanlara şöyle dua ettiklerini öğreniyoruz:

“Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tövbe edenleri ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru.” (Mü´min, 40/7)

Peygamber Efendimiz de bir kutsi hadiste Allah Teâlâ’nın şöyle buyurduğunu söylemiştir:

“Şüphe yok ki ben Allah´ım. Benden başka hakiki ma‘bûd yoktur. Rahmetim gazabımı geçmiştir.”

“Allah´tan başka ilah yoktur, Muhammed de Allah´ın Resulüdür” diye şehadette bulunan kimse cennete girecektir.” (H. Hüsnü Erdem, İlahi Hadisler, s.10)

Diğer bir kudsî hadiste de:

“Rahmetim gazabıma üstün geldi.” (Buhari, Bed´ü’l-halk, 1; Tecrid-i Sarih Tercemesi, II, 6) buyrulmaktadır.

Bütün bunlardan anlaşılmaktadır ki İslâm dini rahmet ve merhamet dinidir. Yüce Allah da sonsuz rahmet ve merhamet sahibidir. Kur´ân-ı Kerim´de Allah´ın rahmet ve merhametini ifade eden pek çok ayet-i kerime vardır. Öyle ki Kur’ân´da 321 yerde “rahmet” kökünden türeyen kelime geçmektedir.

Cenab-ı Allah kalplerimizden merhameti almasın ve bizlere rahmeti ile muamelede bulunsun.


Doç. Dr. Durak PUSMAZ diğer yazıları