Şaban KESECİ

Müslüman Terörist Ol(a)maz!

Müslüman Terörist Ol(a)maz!

Ve iman etmiş bir kimse asla terörist olamaz.

 

  Müslüman; Allah’a (c.c) ve Rasûlü’ne (s.a.s) inanmış, emirlerini kabullenmiş kimsedir.  Ve iman etmiş bir kimse asla terörist olamaz.

Terör; insanları yıldırmak, sindirmek yoluyla onlara belirli bir düşünce ve davranış kalıplarını benimsetmek için zor kullanma, tehdit ve öldürme eylemidir. Peki, bir düşünelim bakalım. Bu sayılan sıfatlar Müslüman’da bulunabilir mi? Hayır, asla. Niçin? Çünkü:

“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın müjdeleyin, nefret ettirmeyin. Aranızda anlaşın, ihtilafa düşmeyin. İnsanlara yumuşak davranın, şiddet göstermeyin.” (Müslim, 3263) buyruluyor hadis-i şerifte.

Hz. Enes (r.a) anlatıyor: Rasûlullâh (s.a.s) şöyle buyurdu:

“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın ve müjdeleyin.”

Bir rivayette de:

“Isındırın, nefret ettirmeyin!” buyrulmuştur.  (Buhârî, İlim/12, Edeb/80; Müslim, Cihad/6-7)

Evet, bu güzel dinin güzel Peygamberi (s.a.s) böyle söylüyor ama bu ve benzeri hadis-i şerifleri görmeyenler hâlâ İslâm’a şiddet nazarıyla bakmaya ısrarla devam ediyorlar.

Ebû Saîd el-Hudrî (r.a), Rasûlullâh’ı (s.a.s) şöyle buyururken işittiğini nakleder:

“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin (kınasın) ki bu, imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân/78. Ayrıca bk. Tirmizî, Fiten/11; Nesâî, Îmân/17)

Denilmiştir ki: El ile kötülüğü  değiştirmek engel olmak devletin vazifesidir.  Dil ile değiştirmek âlimlerin vazifesi,  kalp ile değiştirmek de umum mü’minlerin vazifesidir.  Şimdi bir takım güruh ortaya çıkıp diyor ki: “Biz gördüğümüz yanlışı şiddetle engelleyeceğiz, bu da cihaddır.’’ Şiddet şiddeti doğurur.  Bir kötülüğü engellemek daha büyük kötülükler zincirini doğuruyorsa bu cihad değil fitnedir. Fitne çıkarmak hakkında ise Mâide sûresi 32.

“Bunun içindir ki, İsrâiloğulları’na: ‘Kim, bir cana kıymayan veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayan bir nefsi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir nefsin yaşamasına sebep olursa, bütün insanları yaşatmış gibi olur.’ hükmünü yazdık (farz kıldık). Şüphesiz ki onlara peygamberlerimiz açık delillerle geldiler. Yine de bundan sonra onların birçoğu yeryüzünde aşırı gitmektedirler.” ayetini ve:

“Fitne uykudadır, onu uyandırana Allah lanet etsin!” (Suyutî, Fethu’l-Kebir, II, 280)

“Ahir zamanda, âlim ve ilim azalır, cahillik artar. Cahil ve sapık din adamları, yanlış fetva vererek fitne çıkarır, doğru yoldan saptırırlar.” (Buharî) hadis-i şeriflerini hatırlatırız. Bombalar patlatıp masumları öldürüp kargaşaya yol açmanın cihad ile uzaktan yakından bir alakası yoktur. Bunun için fetva aldıklarını söyleyenlere de yukarıdaki hadis-i şerifler tokat gibi cevap veriyor. Kendini bilen hiçbir âlim masum canların yanmasına sebep olacak bir fetva veremez, verirse de ateştedir.

“Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak için, âyetleri kendilerine göre yorumlarlar.”  (Âl-i ‘İmrân, 3/7)

Bir de işin şu boyutu var. Din düşmanları Müslüman’ı terörist (!) olarak göstermek için türlü hileler yapıyorlar.  İşte İkiz Kuleler olayının ne olduğunu bugün herkes biliyor. Keza Afganistan’daki olay da aynıdır. Bombalar patlatıp adam öldürüp, kitleleri infiale sürükleyecek sözleri ortaya atıp kargaşa çıkarıyorlar. Sonrada bunu yapan aynı kişiler, bütün suçu Müslümanların üzerine atarak İslâm’ın güzelliğine perde çekmeye çalışıyorlar.

Güneş balçıkla sıvanır mı zannediyor bu akıl fukaraları!

Dinimiz sevgi dinidir, saygı dinidir. Müslüman kırıcı, yıkıcı, dağıtıcı, nefret ettirici olmaz ve olamaz…

“Zarar da yoktur, zarara zararla karşılık vermek de yoktur.” hadisi bir usûl kaidesi olup (Mecelle, 19) bu kaidenin fıkhî furûundan bazıları şöyledir:

Bir kişi başkasına ait olan bir malı telef edecek olursa, malı telef olunan di­ğer kişinin misliyle muamele kabilinden olmak üzere kardeşinin malını telef etmesi caiz değildir. Çünkü böyle bir davranış faydasız yere zarar dairesini genişletmek demektir.

Ama ne zamanki devlet eliyle diliyle vatana millete tasallut eden  dış güçlere karşı bir harp ilan edilir buna genç-yaşlı iştirak edilir, kaçılmaz. Bakınız şanlı tarihimize… Ve İslâm’a terör (!) nisbet edenler baksınlar, Osmanlı zamanında kim ya da kimler bireysel olarak eylem yapıp kötülük defetmeye kalkışmış. Hiç kimse yok. Bir kaç başıbozuk çıkmışsa bile  hükmü yoktur. Bunlar bu yüzyılda ortaya çıktı.

Sen sevmediğin komşunu karalamak için komşunun bahçesine geçip diğer komşuna  oradan taş atıyorsun. Sonra da “bunu yapan şudur” diyorsun. Tezgâhı kuran sen, oyunu oynayan sen. Bazen mazlum konumuna giren yine sen.

Ey din düşmanları, bunlar artık bayatladı.

İslâm’ın içinde hiçbir grup, cemaat vs. kesinlikle İslâm adına mücadele ediyorum diyerek adam öldüremez, can yakamaz, yapıyorsa cinayettir, yapanlar da katildir. Bunların altında türlü oyunlar var. Düşmanlar pusudalar dikkat edelim. Şiddete çağırana uymayalım özellikle gençler sakının ki taze temiz beyinler aldatılmaya daha müsaittir.

Allah Rasûlü, (s.a.s):

“Şimdi, küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz.” (Suyutî, II, 73) buyurmuştur.

Nefsimizle mücadele edelim. Hem cihad sadece kılıçla silahla değil, kalemle ve dille de olur. Hem bu canları yakmaz, belki canlar kazandırır. 

 


Şaban KESECİ diğer yazıları