Biz, orucumuzu gök sofrası ile açarız!
Ey Senayî, ey büyük veli; yürü! Muhammed Mustafa (s.a.s) Efendimiz’in mübarek ruhundan meded, yardım iste; “Mustafa, âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir!”
Dîvân-ı Kebîr’den...
Ey âlemlere rahmet olarak gönderilen aziz Peygamberimiz Efendimiz! (Dîvân-ı Kebîr, IV, 1974)
· Ey gökleri aydınlatan ilahî çerağ, ey yeryüzünü nurlandıran Allah’ın rahmeti! Benim dertli halimi gör, feryadımı, iniltilerimi dinle, işit!
· Yüzlerce beladan kaçtım, senin merhametine, inayetine sığındım! Merhamet elini başıma koy, beni okşa yahut iyilik ve ihsan eteğini aç, iyilikler saç!
· Ya benim muradımı ver, isteklerimi kabul buyur yahut bu murad ve istek duygusundan beni kurtar, bu dünya duygularını, isteklerini benden al! Verdiğin lütuf sözlerini yarına bırakmaktan vazgeç, geciktirme; bugün vadini yerine getir!
· Ya öyle yap, ya böyle yap!
· Ey nebîler sultanı! Ya “Şüphe yok ki biz, sana apaçık bir fetih vermişizdir“ kapısını aç da, yüzlerce zevk u safa gülistanları, yüzlerce neşe yaseminleri seyredeyim,
· Yahut “Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?” ayetinin ilhamlar taşan membaından su, şarap, süt ve bal, bu dört çeşit lütuf, iyilik, ihsan, aşk manevî ırmaklarını gönlüme akıt, feyizlerle coşayım!
· Ey Senayî, ey büyük veli; yürü! Muhammed Mustafa (s.a.s) Efendimiz’in mübarek ruhundan meded, yardım iste; “Mustafa, âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir!”
Bir zamanlar beden yoktu; ben, tamamıyla candan ibarettim! (c. IV, 1822)
• Ey cevrinden, cefasından ahım göklere yükselen sevgili; bu kadar cevr etme! Beni çekemeyen, bana hased eden kişi, çektiklerimi duyar da sevinir!
• Gönlümü sen aldın; benim sevgilim sensin! İşime gücüme parlaklık veren, yoluna koyan sensin; bağım bahçem sensin, baharım da sensin! Ben, senin için yaşıyorum; ben, senin için varım!
• Sen, benim en yakın dostum idin; tuttun benim gece uykularımı çaldın ve bana yeni bir hırsızlık gösterdin! Hâlbuki benim senden başka bir kârım yok!
• Sen, benim canımsın; sen, benim dünyamsın, benim gökyüzümün Zühre yıldızısın! Öd ağacına benzeyen gönlüme ateş attın, yaktın!
• Bir zamanlar beden yoktu; ben, tamamıyla candan ibaret idim, seninle göklerde beraber idim! O zamanlar birbirimizle konuşamıyorduk; ne benim söz söylemem vardı, ne de söz işitmem!
Biz, dönüp efendimize gidenlerdeniz! (c. V, 2129)
• Biz, dönüp yine efendimize, yaratanımıza gidenlerdeniz; hem de tertemiz bir özle! Çünkü biz, O’na isyan edenlerden değil, emirlerine boyun eğenlerdeniz!
• Efendimiz ne diye bizi satın almaya kalkışır? Zaten biz, kendimizi O’na satmışız!
• Acıkan kişi fazla yerse, mide fesadına uğrar! Fakat biz, O’nun bakışlarına acıkmışız!
• Sen ölüp gidince, toprak altına atılınca, ebediyyen zayi olup gideriz sanırsın! Hâlbuki bizler, vade verdiği yerde O’nunla tekrar buluşacağız!
Ey canıma can katan! Perdeyi kaldır; Sen’i görmek istiyorum! (c. IV, 1963)
• Ey benim canıma can katan hayatım; perdeyi kaldır! Ey benim gamıma, kaderime ortak olan, nerde olursam olayım, daima benimle beraber bulunan Rabbim! Ey geceleri bana dost olan sevgili!
• Ey vakitli vakitsiz benim yalvarışlarımı yakarışlarımı duyan, ey varlığımın bütün zerrelerine sevgi ateşi salan Rabbim!
• Sen, bütün şekillerden münezzehsin, berîsin; canlardan bile temizsin! Sûretin, şeklin yok! Fakat benim bütün şekillerimin mıknatısısın; bütün varlığım Sana doğru koşmada, Sen’de yok olmadadır!
• Bu gece. kimselerin gelmediği tenha gecelerden biridir! Benim kimsesizliğime acı, lütfet ve gel; gel de, bu tenha gecede Sana sevda defterimi okuyayım, seni ne kadar çok sevdiğimi uzun uzun anlatayım!
Biz, orucumuzu gök sofrası ile açarız! (c. IV, 1892)
• Her akşam sofra kurmak nasıl adetse, bizde de ey sevgili, orucumuzu senin güzel hayalinle açmak âdetimiz olmuştur!
• Senin hayalinle, seni düşünerek oruç bozanlara, lütfedersin, yüzlerce ihsanlarda bulunursun! Bu, Hz. İsa’nın yukarılardan gök sofrası indirmesi gibi olur!
• Gönlün gıdası senin aşk mutfağından olunca, yer sofrasından el çekerek uzakta durmak gerektir!
• Gıda olarak bize, o gönül ateşinden hep ab-ı hayatlar sunulur! Biz, gönül ateşinin üzerinde hoş kokulu ladin yağı gibi sevinerek yanarız ve etrafa güzel kokular yayarız!
• Topraktan doğup tekrar toprağın içine girerek çürümek, hayvan işidir! Bu iş, gönlün ve canın işi değildir!
Divan diğer yazıları
- 03 Nisan 2022 Ey İnsan, Talihlisin, Allah Seni Çok Seviyor
- 03 Nisan 2022 Gönül Kadehimizi Dolduran Aşktır
- 01 Aralık 2021 Divan-ı Kebir´den - Sevgilinin yüzü (c.I, 122)
- 08 Haziran 2021 Aklını başına al da sen can ile arkadaş ol! (c.I, 288)
- 07 Şubat 2021 Sen yaralara merhemsin, dertlere dermansın - Divan-ı Kebir´den
- 28 Eylul 2019 Senin sevgini idrak hususunda bizler çocuklar gibiyiz. Ey can gel de bizi çocukluktan kurtar
- 20 Aralık 2018 Rüzgâr âşık olmasaydı böyle esip durmazdı.
- 09 Mart 2018 Peygamberimiz, Efendimize Hitap, Divân-ı Kebîr´den
- 17 Temmuz 2017 Oruç yüzünden bizim canımız dirilik elde edecektir!
- 23 Şubat 2017 Dîvân-ı Kebîr’den…
- 25 Ekim 2016 Divan-ı Kebir´den...
- 09 Mart 2016 Ben çok eskiden sana gönül vermiştim, şimdi gel de sana canımı vereyim
- 31 Ocak 2016 Hz. Yusuf’un aşkı ile elini kestinse, sakın yarana merhem arama; git, Yusuf’a sarıl!
- 26 Ekim 2015 Divân-ı Kebir´den - Gönül Kabesi
- 06 Kasım 2014 Dîvân-ı Kebîr’den /Mevlânâ (k.s)
- 03 Haziran 2014 Dîvân-ı Kebîr’den -Bize Doğru Gel, Bize
- 17 Eylul 2013 Allah'ım! Bizi, Bedenimize Ait İsteklerden, Şehvet ve Hiddetten Kurtar!
- 25 Mayıs 2013 Dîvân-ı Kebîr’den…
- 16 Şubat 2013 Divân-ı Kebîr’den…
- 03 Kasım 2012 Divân-ı Kebîr’den…
- 11 Ağustos 2012 Divan-ı Kebir’den
- 11 Mart 2012 Divan-ı Kebir den / Nasıl Oluyor da Seni Bu Kadar Seviyoruz!
- 25 Aralık 2010 Hz. Mevlânâ’dan
- 08 Ağustos 2010 Ey insanlar, ben sizi sizsiz isterim / Divan-ı Kebir den
- 22 Temmuz 2010 Ey Gönül- Dîvân-ı Kebîr’den