Peygamberimiz, Efendimize Hitap, Divân-ı Kebîr´den
Bütün güzellerin, güzellikleri onun güzellik denizinden bir damla
Peygamberimiz, Efendimize hitap! (c. I. 55)
Mübarek bedenin Kadir Gecesi’dir. İnsanlar onun yüzünden şerefler, devletler elde ederler. Ruhun da ayın on dördü gibi parlaktır. Onun yüzünden karanlıklar yok olur, gider.
Yoksa sen, Hakk'ın takvimi misin? Herkesin talihleri orada yazılıdır. Yoksa sen, mağfiret deryası, bağışlama denizi misin ki herkesin günahlarını orada yıkar, temizlersin.
Yoksa sen, Levh-i Mahfûz musun ki ilham sahibi olanlar gayb dersini senden alırlar, öğrenirler?
Yoksa sen rahmet hazinesi misin ki Hakk'a yakın olanlar oradan elbiseler giyerler?
Yoksa sen, neliksiz, niteliksiz rûh musun ki bunların hepsinden, her şeyden dışardasın? Bu sırda, künhünü anlayışta, düşüncelerde, teemmüllerde, kuruntularda sarsılır, perişan olur.
Sen, güzelliğinin nûru kuyuya akseden ay gibi acaib bir Yusuf´sun. İşte akseden bir nûrun sevdası ile nice Yakuplar, milletlerin tuzaklarına, kuyularına düşmüşlerdir.
Şaşkınlıktan kurtulunca da, onun sıfatlarına bürünürler. İlahî sıfatlar hayret hududunu geçince onu kim anlayabilir? Artık sus, derin manalı sözler de ibretler de kırık, dökük söylendi.
Bütün güzellerin, güzellikleri onun güzellik denizinden bir damla… (c. I, 54)
Ey gönül, bu hoş devlet yurdundan, bu mana âleminden bir an bile olsa çıkma. Bir an can şarabını iç, bir lahza da şekerler çiğne, ruhanî zevkler al!
Ruhanî tasavvurlar, vicdana dokunmayan, pişmanlığı olmayan zevkler, anlatılmaz güzellikler, bütün bu manevî haller, neşeler, nefisle yapılan gizli savaştan başarılı çıkmak, erenlerin gizli meclislerinde bulunmaktan yahut da daha gizli olan sırrın da sırrından gelmede...
Dünyada görülen ve insanı büyüleyen bütün güzelliklerin güzellikleri, onun güzellik denizinden birer damla, fakat susuzluk hastalığına tutulmuş bir kişi, bir damla ile kanar mı?
Ey gönül, dünya zindanlarının en daracığı olan beden zindanından, geniş mana meydanlarına çıkmak için bir yol var, var ama senin ayağın derin bir uykuya dalmış da sen kendini ayaksız sanıyor, bu yüzden zindandan çıkmıyorsun.
Şu yeryüzünde aradığın rızıklardan başka, göklerde ne gizli manevî rızıklar var. Ekmek hazırlayan fırıncının fırınından başka yerlerde ne ekmekler pişebilmektedir. Haberin yok.
İki gözünü de kapamışsın; "Aydın gün nerede?" diyorsun. Hâlbuki günü aydınlatan güneş gözüne düşüyor da sana "Aç kapıyı!" diyor. "Ben buradayım."
Seni bu tarafa da çekerler, öte tarafa da çekerler. Ey bulanmış, tortulanmış su, şu tortudan şu bulanıklıktan kurtul da, göklere, yücelere yönel!
Sen kendi gönlünde halvete çekilmişsin, düşüncelere dalmışsın, içine daldığın, elbise gibi sırtına giydiğin her düşünce rengi ile şekli ile senin yüzünden belli olur. Onu gizleyemezsin.
Her ağacın gönlü, hangi tohumdan, hangi taneden su içerse, o içtiği su, ağacın dalında, yaprağında kendini gösterir.
Elma tohumundan su içmişse, ondan elma yaprağı biter; hurmadan su içmişse hurma verir.
Nasıl hekim hastaların betinden benzinden hastalığını anlarsa, gönül gözü açık olan da, yüzünün, gözünün renginden senin dinini, inancını anlar.
Dininin halini, sevgini, kimi, renginden anlar. Fakat gizler, söylemez, seni rezil etmez.
Divan diğer yazıları
- 03 Nisan 2022 Ey İnsan, Talihlisin, Allah Seni Çok Seviyor
- 03 Nisan 2022 Gönül Kadehimizi Dolduran Aşktır
- 01 Aralık 2021 Divan-ı Kebir´den - Sevgilinin yüzü (c.I, 122)
- 08 Haziran 2021 Aklını başına al da sen can ile arkadaş ol! (c.I, 288)
- 07 Şubat 2021 Sen yaralara merhemsin, dertlere dermansın - Divan-ı Kebir´den
- 28 Eylul 2019 Senin sevgini idrak hususunda bizler çocuklar gibiyiz. Ey can gel de bizi çocukluktan kurtar
- 20 Aralık 2018 Rüzgâr âşık olmasaydı böyle esip durmazdı.
- 17 Temmuz 2017 Oruç yüzünden bizim canımız dirilik elde edecektir!
- 23 Şubat 2017 Dîvân-ı Kebîr’den…
- 25 Ekim 2016 Divan-ı Kebir´den...
- 09 Mart 2016 Ben çok eskiden sana gönül vermiştim, şimdi gel de sana canımı vereyim
- 31 Ocak 2016 Hz. Yusuf’un aşkı ile elini kestinse, sakın yarana merhem arama; git, Yusuf’a sarıl!
- 26 Ekim 2015 Divân-ı Kebir´den - Gönül Kabesi
- 06 Kasım 2014 Dîvân-ı Kebîr’den /Mevlânâ (k.s)
- 03 Haziran 2014 Dîvân-ı Kebîr’den -Bize Doğru Gel, Bize
- 08 Şubat 2014 Biz, orucumuzu gök sofrası ile açarız!
- 17 Eylul 2013 Allah'ım! Bizi, Bedenimize Ait İsteklerden, Şehvet ve Hiddetten Kurtar!
- 25 Mayıs 2013 Dîvân-ı Kebîr’den…
- 16 Şubat 2013 Divân-ı Kebîr’den…
- 03 Kasım 2012 Divân-ı Kebîr’den…
- 11 Ağustos 2012 Divan-ı Kebir’den
- 11 Mart 2012 Divan-ı Kebir den / Nasıl Oluyor da Seni Bu Kadar Seviyoruz!
- 25 Aralık 2010 Hz. Mevlânâ’dan
- 08 Ağustos 2010 Ey insanlar, ben sizi sizsiz isterim / Divan-ı Kebir den
- 22 Temmuz 2010 Ey Gönül- Dîvân-ı Kebîr’den