Kıssadan Hisseler…

Yâ Sa’lebe, anan ölesi, yüce Allah senin hakkında şöyle şöyle bir âyet indirdi.

Sa’lebe

Ebû Ümmetü’l-Bahilî'nin rivâyet ettiğine göre Sa’lebe İbni Hâtib, Peygamberimize:

“Ya Resûlallah, Allah'a duâ et de bana mal versin”dedi.

Peygamberimiz onun bu arzusuna:

“Yâ Sa’lebe, şükrünü edâ ettiğin az mal, şükrünü yerine getiremeyeceğin çok maldan daha iyidir.”diye karşılık verdi.

Sa’lebe yine de:

“Ya Resûlallah, Allah’a dua et de bana mal versin”diye ısrar etti.

Peygamberimiz ona:

“Ya Sa’lebe, beni örnek almak istemez misin? Allah'ın Resûlü gibi olmak istemez misin? Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederek söylüyorum ki, dağların benim için altın ve gümüş olmasını dilesem, olurlardı.”diye cevap buyurdu.

Sa’lebe bu sefer dedi ki, “Seni Hak dinle peygamber gönderen Allah'a yemin ederim ki, bana mal versin diye Allah'a dua edersen, her hak sahibine hakkını vereceğim. Şöyle şöyle… yapacağım.”

Bunun üzerine Peygamberimiz:

“Allah'ım, Sa’lebe'ye mal nasib eyle!”diye dua etti. Sa’lebe de koyun edindi.

Sa’lebe'nin edindiği koyunlar böcek gibi üredi. Öyle ki, sürüsüne Medine dar geldiği için vâdiye taşındı. Bu yüzden öğle ve ikindiyi cemaatle kılıp, diğer vakitler cemaatten geri kalmaya başladı. Bu arada sürü üremesine devam ettiği için Sa’lebe başka bir yere taşınmak ihtiyacını duydu ve Cuma'dan başka hiçbir namazı cemaatle kılmamaya başladı.

Derken sürü böcek gibi üremeye devam etti. Sa’lebe de Cuma günleri kervanların yoluna çıkarak Medine'de olup bitenleri öğrenir oldu.

Bir gün Peygamberimiz:

“Sa’lebe ne yapıyor?”diye sordu. O'na:

“Ya Resûlallah, sürü edinince Medine'ye sığmaz oldu”diye başlayarak olup bitenleri anlattılar. Efendimiz:

“Yazık Sa’lebe'ye, yazık Sa’lebe'ye, yazık Sa’lebe'ye…”diye buyurdu.

Bu sırada “Onların mallarından belirli bir sadaka al. Böylece onları temizlemiş ve nefislerini arındırmış olursun. Onlar için duâ et, senin duân onları huzura kavuşturur.”(Tevbe Sûresi, 9/103)meâlindeki âyet inerek, zekât farz kılındı.

Peygamberimiz Cuheyne kabilesi ile Beni Suleym kabilesinden iki kişiye yazılı bir emirname verip zekât toplamakla görevlendirdi. Onlara:

“Sa’lebe bin Hâtib ile Benî Süleym'den falan adama varıp zekâtlarını alın.”diye emir verdi. Adamlar yola çıkıp Sa’lebe'ye vardılar, Peygamberimizin emirnamesini okuyarak kendisinden zekâtını vermesini istediler.

Sa’lebe tahsildarlara:

“Bu cizyeden başka bir şey değil, bu cizyeden başka bir şey değil. Bu cizyenin kardeşidir, gidin işiniz bitince bana yine uğrayın.”dedi.

Bunun üzerine tahsildarlar Süleymî'ye yöneldiler. Süleymî onların geldiğini duyunca develerin en semizini seçerek onu zekâtlık olarak ayırdı ve tahsildarları onunla karşıladı. Tahsildarlar bunu görünce:

“En semiz deveyi vermen gerekli değil, o yüzden bunu senden almak istemiyoruz.”dediler. Süleymî:

“Ne münasebet alın onu, ben gönül hoşnutluğu ile veriyorum. Onu siz alasınız diye ayırdım.”dedi.

Tahsildarlar görevlendirdikleri diğer zekâtları toplamayı bitirince geri dönerken Sa’lebe'ye bir daha uğradılar, zekâtını vermesini istediler. Sa’lebe bu sefer onlara:

“Yanınızdaki yazıyı gösterin.”dedi. Yazıya göz atarken yine:

“Bu cizyenin kardeşidir, siz gidin ben ne yapacağımı düşüneyim.”dedi.

Tahsildarlar Peygamberimize döndüler. Efendimiz (a.s) onları görür görmez, daha kendileri ile konuşmadan:

“Yazıklar olsun Sa’lebe'ye!”dedi. Süleymî'ye ise hayır duâ etti. Tahsildarlar gerek Sa’lebe'nin gerekse Süleymî'nin nasıl davrandığını anlattılar. Bunun üzerine Sa’lebe hakkında:

“Onlardan bir kısmı ‘Eğer Allah bize mal bağışlarsa mutlaka zekât verir ve mutlaka sâlihlerden oluruz’ diye söz verdiler. Fakat Allah onlara mal bağışlayınca cimrilik ettiler, arka dönüp sözlerinden caydılar.

Allah da kendisine verdikleri sözden cayarak yalan söyledikleri için O'nun karşısına çıkacakları güne kadar kalplerine nifak ekmek suretiyle onları cezalandırdı.”(Tevbe, 9/ 75-77)mealindeki âyetler nâzil oldu.

Bunun üzerine Sa’lebe'nin bir akrabası yanına vararak ona:

“Yâ Sa’lebe, anan ölesi, yüce Allah senin hakkında şöyle şöyle bir âyet indirdi.”dedi.

Bunun üzerine yola çıkan Sa’lebe, Peygamberimize vararak zekâtını almasını istedi. Peygamberimiz ona:

“Allah, bana senden zekât almayı yasakladı.”diye cevap verdi.

Peygamberimizin bu cevabı üzerine Sa’lebe başına toprak serperek dövünmeye koyuldu.

Peygamberimiz ona:

“İşte senin amelin, verdiğim emri yerine getirmedin.”buyurdu.

Peygamberimiz (s.a.s) âhirete göçünce Sa’lebe, zekâtını Hz. Ebû Bekir'e getirdi. Fakat Ebû Bekir de onu geri çevirdi. Arkasından Hz. Ömer'e getirdi ama o da kabul etmedi. Hz. Osman'ın halifeliğe geçişinden sonra da Sa’lebe öldü.


Oktay YETİŞKİN diğer yazıları