Vakit

Gerçek şu ki: Yeryüzünde en çok mevcut olan şey; tamahlardır, hırslardır, kıskançlıklardır, bitmek tükenmek bilmeyen nefsânî arzulardır.

Behlül Dânâ Hazretleri, bir gün Hârun Reşit’e sorar: “Ey halife, sana üç sualim var:

Yer üstünde en fazla olan,

Yeraltında en fazla olan,

Gökyüzünde en fazla olan nedir?”

Harun Reşit, bu suali gayet basit bularak şu cevabı verir:

Yeryüzünde en çok olan canlılardır. Yeraltında en çok olan mevtalardır. Gökyüzünde en çok olan da kanatlılardır; kelebekler, kuşlar, vesairedir.”

Behlül Dânâ ise Harun Reşit’e manidar bir şekilde bakarak şu mukabelede bulunur:

Hayır ey halife, sen işin zahirî tarafını söyledin. Hakikatini söylemedin. Gerçek şu ki: Yeryüzünde en çok mevcut olan şey; tamahlardır, hırslardır, kıskançlıklardır, bitmek tükenmek bilmeyen nefsânî arzulardır. Yeraltında en çok mevcut olan şey de; eyvah, vah vah ile keşkelerdir. Gökyüzünde en çok mevcut olan ise Arş-ı Âlâ’ya yükselen salih amellerdir.”

 Mübarek üç ayları yaşadığımız bu iklimde zamanı nasıl değerlendirebiliriz sorusu birçoğumuzu düşündürmektedir. Ömür sayfaları bir bir geçerken kıymetini bilemediğimiz nice günler aylar yıllar var. Oysa bizden öncekilere baksak akıbetimizi görürüz. Aslında bunu biliriz. İstesek de inkâr edemeyiz ama hep erteleriz. Zaman, insana Allah’ın lütfettiği en kıymetli bir imtihan saatidir. O saat, eldeyken fırsattır. Elden çıkınca ise, ancak nedamettir. Vakit tamam olunca geriye ahlar eyvahlar kalmasın diye bugün vakit hesabımızı yapmak zorundayız. İmam Şafi şöyle buyurmuş;

Ben, tasavvuf ehli ile oturdum. Onlardan iki konuda çok istifade ettim.

1. Vakit kılıçtır ya sen onu kesersin ya o seni keser.

2. Sen nefsini hak ile iştigal ettirmezsen, o seni mutlaka batıl ile iştigal ettirir.

Demek ki tasavvuf ile meşgul olanların, bu okulda terbiye edilenlerin bir özelliği de planlı ve programlı yaşamaları. Şu mübarek günlerde bir başlangıç yapabiliriz. Günlerimizi gözlemlemek ile başlayabiliriz mesela. Neye ne kadar vakit ayırıyoruz. Ne kadar telefonda konuşuyoruz ne kadar TV izliyoruz gibi... Bunları sadece birazcık azaltarak bile o vakitlere neler sığdırabildiğimizi görebiliriz. Böylelikle ne çok ölü vakit geçirdiğimizi anlarız belki. Virdlerimizi daha özenli yapmaya çalışabiliriz. Varsa bir vakit bile olsa kaza namazları kılabiliriz.  Kitap okuyup ilim öğrenebiliriz. Daha birçok güzel ameli gün içinde yapabiliriz. Söylediğim gibi yeter ki bir farkındalık yaşayalım. Bugün ben hep dünyaya mı çalıştım sorusunu kendimize soralım. Geçen vaktin boş vakit değil boşa geçen vakit olduğunu idrak edelim. Sorumlu olduğumuz aile bireylerimize gerekli ilgi ve alakayı gösterelim. Onların her birinin bizim üzerimizde hakkı vardır. Gönüller kazanalım.  Necip Fazıl ne hoş söylemiş;

O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,

Azrail’e hoş geldin! diyebilmekte hüner…”

 Allah hepimizi "Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!" (Fecr/28) hitabına erenlerden eylesin.

                   


Yeşim Gezmiş TORTUM diğer yazıları