İhvan Kardeşliği

Bir gece, içinde benim dükkanımın da bulunduğu çarşıda yangın çıktı. Hemen gece yarısı dışarı çıkıp olayı öğrenmek istedim...

Sözlükte"  erkek kardeş ,arkadaş, yoldaş "anlamlarına gelen İhvan kelimesi ;Tasavvufta aynı şeyhe bağlı olan müritleri, aynı tarikatın veya tarikat kolunun mensuplarını ifade eden bir terim olarak kullanılır. İslam dini, müminlerin birbirinin kardeşi olduğunu ilan etmiştir. Hz Peygamber (s.a.v) müslümanları, din kardeşliğine bağlı kalmaya çağırmıştır.

İmamı Gazali kardeşliğin sekiz sorumluluğu gerektirdiğini belirtir ve şu şekilde sıralar :

1. Maddi yardım

2.Kişisel destek: Yardıma muhtaç olduğunu görünce o istemeden yardıma koşmak.

3. Saygı

4. Övgü ve ilgi: İyi özelliklerini belirtip yüreklendirerek onlarla ilgilenmek

5. Affedicilik

6. Dua

7. Sadakat: Size güvenenlerin, güvenine layık olmak.

8. Rahatsızlığı giderme: Güç durumlara yol açmamak, başkalarına yük olmamak.

Ariflerden Serî-i Sakatî (k.s) diyor ki: Bir olay üzerine bir kere "elhamdülillâh" dedim, tam otuz yıl bu sözden dolayı istiğfar ediyor, Allah'tan affımı istiyorum. Bu şöyle oldu:

Bir gece, içinde benim dükkanımın da bulunduğu çarşıda yangın çıktı. Hemen gece yarısı dışarı çıkıp olayı öğrenmek istedim. Olay yerinden gelenler bana,

"Ey Ebu'l Hasan, birçok insanın dükkânı yandı ama senin ki yanmadı" dediler. Bunun üzerine ben de, "Elhamdülillâh" dedim. Sonra biraz düşündüm ve hata ettiğimi anladım.

"Ben, diğer mümin kardeşlerimin mallarının yandığı bir yangında, kendi malımın kurtulmasına sevinip nasıl olurda "Elhamdülillah derim" diye çok üzüldüm. Bunun bir kefareti olsun diye dükkanda ne varsa hepsini fakirlere dağıttım ve sonra pazarı terk ettim.

Gerçekten de ihvanlık, İslam kardeşliğinin çok ince ve derin bir hassasiyetle yaşanmasıdır. Nesep kardeşliği, bu dünyaya aittir. Dünyaya gelirken kardeşimizi, kendimiz seçmeyiz. Bu hususta kula bir tercih hakkı tanınmamıştır. Fakat din kardeşlerimizin kimler olacağını seçmek bize aittir bize fayda verecek olan kişileri seçip, isabetli kararlar vermemiz gerekir. Burada faydadan kasıt asla dünya değildir. Sırf rahat zamanların çay-kahve sohbetlerini yakınlığı değil, din kardeşinin zor gününde  gösterilen yakınlık ve dert ortaklığıdır. Kaldı ki örfümüzde dahi bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır." Gel kardeşim dinimiz ile ilgili şu konuyu sen biliyorsun onu bana öğret, bende dinimiz ile ilgili şu şu konularda sana faydalı olmaya çalışayım", diyebilmektir. " Gel bugün Hakk aşkıyla coşalım, ölmüş kalplerimizi diriltelim", diye davet edebilmektir. Yahut, "Gel kardeşim bugün Mürşidimizi ki o bu yolda bizim öğreticimizdir, O'nu yad edelim" demektir. Hep bir gaye ile hareket etmek, uyanık olmaktır. Ne olur aramayanı arasak, ne olur aynı ders halakalarında olanlar en azından bir bayramlaşsa, ne olur bayağıdır sesin çıkmıyor, nasılsın? Desek. Ne olur? Bunlar Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) yaptığı ve tavsiye ettiği şeyler değil mi? Bu dünya bu kadar kısa iken ahiret pek yakınken bırakalım kimileri baş olma sevdasıyla, kimileri varlık iddiasıyla, ben sevdasıyla uğraşa dursunlar. Bizler ehli sünnet ve'l cemaat olarak ashab-ı kiram gibi olmaya gayret edelim.

Bir kimse, Hak dostlarından Cüneyd-i Bağdadi'ye:

"_Bu zamanda hakiki kardeşlikler azaldı. Nerede o Allah için yapılan kardeşlikler?" deyince Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri:

"_Eğer senin sıkıntılarına katlanacak ihtiyaçlarını giderecek birini arıyorsan bu zamanda öyle bir kardeşi bulamazsın. Ama kendisine Allah için yardım edeceğin, sıkıntılarına Allah rızası için katlanacağın bir kardeşlik istiyorsan, böyleleri pek çoktur." buyurdu.

Evet,  küçük hesaplar ve dünyevi menfaatler uğruna nice müminler arasına dargınlık kırgınlık ve soğukluk girmektedir. Elbette tasavvufta fenafîl ihvan vardır. Yani doğru yoldaki mümin kardeşlerinde fani olmak ki,  buna "tefani" denilir. Asıl dost, bizi ahirette mesul olacağımız hatalardan dolayı  uyarandır. Sırtımızı sıvazlayıp yüzümüze gülendense, Hasan i Basri Hazretleri'nin dediği gibi ahiret ahvali hakkında ciğerlerimizi sökercesine nasihat edenler daha üstündür. Asıl kardeş de onlardır unutmayalım. Dünya kardeşi değil, ahiret kardeşi olalım. İhtiyaç anında ister dünya ister ahiret olsun kardeşini kendisine tercih eden bahtiyar kişilerden olalım. Ariflerden bir zata Fenafirresul halinden anlatır mısınız denilince Biz kendimiz de fani olamadık ki fenafirresul olalım demişti. Aslında yazının başından itibaren ifade etmek istediğim, "Din güzel ahlâktır" diye buyuran Peygamber Efendimizin (s.a.v) sözüne uymamızdır. Yine "Kişi kardeşinin dini üzeredir." hadisi şerifini de  hatırlatarak, eşref-î mahlûk olarak yaratılan insanın onurlu ve dikkatli bakışıyla kardeşlerine bakması gerekir. Aynı şekilde tüm ihvanların bir babanın evladı gibi tek yürek olması gerekir. Konuşup görüştüğümüz kimselerde iki özellik aramalıyız. Ya zikrettirmeli ya da Allah'ın yüce kudretini ve görevlerimizi fikrettirmeli. Ama" Ben" demeden. Tamamen, Mürşid-i Kâmilin öğrettiklerine bağlı kalarak. Edep ile hareket ederek. Emir komuta sınırını aşmadan safî duygularla ihvanlarımızı sevmeli ve saymalıyız.

Aleyhisselâtu Vesselam Efendimizin beyanlarına göre zalimlerle göz göze gelmemiz bile kalbimizi yaralar. Nefsimizin hilesini, şeytanın aldatmasını, dünyanın cazibesini terk etmedikçe ve kötü sıfatlı insanların şerrinden emin olmadıkça fenâ haline, yersiz duygulardan güzel duygulara, ahlâki Muhammediye'ye erişemeyiz.

Mürşidim Eş-Şeyh Es-Seyyid Abdullah Trabzonî Hazretleri der ki:

Karlı dağları aşalım,

Tek hedefe gel koşalım,

Mekkelerde buluşalım,

Gel seninle dost olalım!

ve yine bir başka şiirinde şöyle ifade buyurur:

Kardeş olalım, huzur bulalım

İffet, şerefle gel yaşayalım,

Yürü de emaneti biz taşıyalım,

Bu feyzi, bu bereketi tattım giderim.

Allah bizleri kardeşlik hukukuna lâyıkı ile riayet edenlerden eylesin. Gönüllerimizi din kardeşliğinin feyzi ile doldursun. Kendine kul, Habibine ümmet, yolumuza hizmetkar eylesin. Allah'a emanet olun.


Yeşim Gezmiş TORTUM diğer yazıları