Dr. Abdulkadir EREN

Eş-Şeyh Es-Seyid Hacı Muhammed Baba Kürki (K.S)

Eş-Şeyh Es-Seyid Hacı Muhammed Baba Kürki (K.S)

Muhammed Baba hazretleri seyr-ü sulûka başlar, nice feyizlere erişir. Şeyhine olan sevgisinden, mânen yakın olduğu gibi maddeten de yakın olmak ister. Şeyhinin müsaadesiyle malını mülkünü satar ve Kövenk´e taşınır.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın (c.c) adıyla.

Cenabı Hakk’a sonsuz hamd-ü senalar eder, Resul-i Ekrem ve Nebiyy-i Muhterem Efendimiz’e (s.a.s) Cenabı Hakk’ın ilmi adedince salatü selam ederim.

Allah-ü Teala (c.c) yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de Yunus Suresi 62. Ayetinde “Bilesiniz ki Allah’ ın dostlarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de” buyurmaktadır.

Hatem-i Enbiya, Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimiz de, Ebu Hureyre (r.a)’ın rivayet ettiği bir hadis-i kudside Yüce Allah şöyle buyurur: “Kim benim bir veli kuluma (dostuma) düşmanlık ederse, ben de ona harp ilân ederim. Kulum, kendisine farz kıldığım şeylerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşamaz. Kulum nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder, ta ki ben onu severim. (Sevince de) artık onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden isterse muhakkak ona (istediğini) veririm. Bana sığınırsa muhakkak onu korur ve kollarım...” (B6502 Buhârî, Rikâk, 38)

Kuran ve sünnetten anlıyoruz ki Cenabı Hakk’ ın sevdiği, razı olduğu kulları, geçmişte olduğu gibi günümüzde de ve gelecektede olacaktır inşallah. Onlar gece karanlıklarında kutup yıldızları, yolunu kaybetmiş gönüllerin rehberi, hasta gönüllerin tabibidir. Onlar meclislerin tuzu biberi gibidir. Onların anıldığı yerlere rahmet iner biiznillah.

İşte Hakk yolunun rehberlerinden, gönül dünyamızın sultanlarından, Tarikat-ı Aliye-i Kadiriye’nin büyük velilerinden, Eş-Şeyh Es-Seyyid Ömer Hüdai Baba Köhengi (k.s) Hazretlerinin baş halifesi, silsilet-üzzehebiyyenin 33’üncü tanesi, Eş-Şeyh Es-Seyyid Hacı Muhammed Baba Kürki (k.s) hazretleri, Elazığ ili içerisinde bulunan Hazar gölü kıyısındaki Kürk köyünde dünyaya teşrif etmişlerdir. Babaları Gafuroğullarından Ahmed Ağa olup nesebleri Cedd-i Paki Resul-i Kibriya Efendimize dayanmaktadır. İlahi aşk ateşiyle yanan Muhammed Baba Hazretleri kalbindeki kilidi açacak, onu bahri ummana atacak, vuslatı Rahman’ a ulaştıracak mürşidi kamili aramaktadır.

Yunus Emre’mizde (k.s) bu minvalde ne güzel söylemiş;

 

‘‘Gel ey kardeş, Hakkı bulayım dersen,

Bir kamil mürşide varmasan olmaz,

Resulün cemalini göreyim dersen,

Bir kamil mürşide varmasan olmaz.

 

Niceler gittiler mürşid arayı,

Arayanlar buldu derde devayı,

Bin kez okur isen aktan karayı,

Bir kamil mürşide varmasan olmaz.’’

 

Muhammed Baba Hazretleri Kürk köyüne yaklaşık 35-40 km. uzaklıkta bulunan Kövenk köyünde talibleri matlubuna eriştiren, Kutb-ul aktab Ömer Hüdai Baba Hazretlerinin dergahında aradığını bulur. Ömer Hüdai Baba Hazretlerine gassal elindeki meyyit gibi teslim olur ve gönülden, samimiyetle bağlanır. Ömer Hüdai Baba hazretlerinin saliklerine şu şiirinde bahsettiği gibi;

 

Et tevbe cürme iptidâ, Sana gele bûyi Hüdâ

Olma huzûrundan cüdâ, Gelmez mi gör feyz-i Hüdâ

Gel sükût ile sıyâm et, Zikr-i Hüdâya kıyâm et

Her an huzûrda devam et, Gelmez mi gör feyz-i Hüdâ

Ko bu dünyânın cengini, Bağla sivâdan kendini

Küşâd et kalbin bendini, Gelmez mi gör feyz-i Hüdâ

Tarîk-ı Hak’ta kim gider, Feyz-i Hüdâ’yı celbeder

Allâh ana imdâd eder, Gelmez mi gör feyz-i Hüdâ

Terk eyle sît-u sedâyı, Bulmak dilersen Hüdâ’yı

Dal bahr-i aşka Hüdâyî, Gelmez mi gör feyz-i Hüdâ

 

Muhammed Baba hazretleri seyr-ü sulûka başlar, nice feyizlere erişir. Şeyhine olan sevgisinden, mânen yakın olduğu gibi maddeten de yakın olmak ister. Şeyhinin müsaadesiyle malını mülkünü satar ve Kövenke taşınır. Mürşidinin sohbetlerine devam eder, kendilerini can kulağı ile dinler, can kulağı ile bu yola mahsup ve mensub olur.  Şeyhine ihlas ve sıdk ile daim hizmet eder, söylediklerini emir telakki ederek harfiyyen uygular. Şeyhinin sevgisine, nazarına, himmetlerine ve nice sırlara mazhar olur.

Ömer Hüdai Babanın, Muhammed Babaya olan muhabbetini anlayamayan bazı muridan, içlerinden neden acaba bu kadar seviyor kendilerini diye merak edip dururlarmış. Ömer Hüdai Baba hazretleride onları evine davet edip her birine birer kürek vererek tekkenin bahçesindeki toprak yığınını az öteye taşımalarını istemiş. Bu sırada Ömer Hüdai Baba Hazretleri gülümseyip söyleyin bakalım neden gülümsedim diye buyurmuş. Hiç kimseden ses çıkmamış. Hacı Muhammed sen söyle bakalım deyince Muhammed Baba hazretleri attığımız toprakların Habeşistan’da cihad eden askerlerimize siper olduğunu görüyorum buyurmuşlar. Bunun üzerine Ömer Hüdai Baba hazretleri onlara dönerek niçin onu daha çok sevdiğimi anladınız mı, demiştir.

Yine birgün Ömer Hüdai Baba Hazretleri atına binerken atın üzengisinden tutup yardım eden Hacı Muhammed Baba o an şeyhinin nazarına mazhar olmuş ve sır perdesi kalkmıştır. Birçok ruhun kendisine biat ettiğini görmüş. Ayrıca Muhammed Baba Hazretlerinin halifesi Hayri Baba hazretlerinin ruhu da ‘‘bu da vaiz oğlu Hayri’nin ruhudur’’ denilerek kendisine gösterilmiştir. Kendileri Hayri Babamızın ruhunun hakikate ulaştığını, hatta kendilerini üç gömlek geçtiğini, ancak kendilerine çok zahmet verdiğini Hayri Babamıza söylemişlerdir.

Ömer Hüdai Baba Hazretlerinin bahçesinde açılan bir gülirana olan Muhammed Baba Hazretleri seyrüsülûklarını tamamlayarak şeyhinden on iki tarikten icazet almıştır.

Çok sevdiği şeyhi Ömer Hüdai Baba hazretleri dünyasını değiştirdikten sonra şeyhinin kutb-ul aktablık makamına, kendisinin mânevi hâl ve derecesine kimse ulaşamaz. Bu makam Yemen’de bir mürşidi kâmile nasip olur. Havuzun başındaki, manevi kısmetleri dağıtan babanın evladları eski feyzi bulamazlar. Bunun üzerine Ömer Hüdai Baba Hazretlerinin manevi işaretiyle Muhammed Baba Hazretleri Ravza-i Mutahharada Ruh-u Resulillah’ ın yanında 11 yıl hizmet ederek, riyazat ve ibadat-ü taat ile meşgul olur. Birgün naz makamında “Ya Resülilah ya bana şeyhimin makamını verin yahut canımı alın”’ diye ilticada bulunur. Cenab-ı Hakk’ın lütfu keremi, Resüllullah efendimizin (s.a.s) şefaat ve teveccühleri, silsile-i meşayıh-i kiram efendilerimizin himmetiyle, Ömer Hüdai Baba hazretlerinin kutb-ul aktablık makamı kendilerine ihsan edilir.

Manevi bir işaretle tekrar Kövenk’e dönmesi ve posta oturması işaret olunan Muhammed Baba’nın makam-ı irşada oturmasını hoş karşılamayan diğer halifeler toplanıp onu makamdan tard etmek, posttan kaldırmak isteseler de mânâ alemindeki makam-ı âlilerini görünce onlarda boyun eğip teslim olurlar.

Muhammed Baba Hazretleri Cenabı Hak ile aramdaki 70 bin perdenin bi iznillahi teala hepsini geçtim. Üç perde kaldı, lakin üçüncüsünüde araladım buyurmuşlardır.

Kendilerinin maddi evladı olmamıştır. Lakin manevi sayısız evlatları vardır.

1929 yılında yerlerine halife olarak son devrin büyük velilerinden Eş-şeyh Es-Seyyid Hacı Mustafa Hayri Baba (k.s) Hazretlerini bırakarak dar-ı bekaya irtihal eylemişlerdir. Çok sevdikleri, dünyada da hep beraber oldukları şeyhi Ömer Hüdai Baba Hazretlerinin yanına defnedilmiştir. Muhammed Baba Hazretleri tasarrufunun bi iznillah mematlarından sonra 100 sene daha devam edeceğini buyurmuşlardır. Cenab-ı Hakk şefaatlerine nail eylesin. Cenabı Hakk yolumuzun mahsuplarından, mensuplarından hesabı görülmüşlerinden eylesin. Mürşidimiz, Gönlümüzün sultanı Eş-Şeyh Es-Seyyid Zülcenaheyn Kutb-ul Aktab Abdullah Demircioğlu Babamızın şu gönülleri titreten duası ile yazımı hitama erdirmek istiyorum.

“Şu bizi dinleyen, can kulağı ile dinleyen, can kulağı ile bu yola mahsup olan, mensup olan sizlerin, kim varsa onların samimi olanların üzerine Allah Resulünün nazarı olsun, Meşayihi kiram efendilerimizin nazarı olsun. Bakışı olsun aziz kardeşlerim. Konumunuz önemlidir. Bağlılık, bağlılık, bağlılık.. Gassal elindeki meyyitin bağlılığı gibi.”

 

 


Dr. Abdulkadir EREN diğer yazıları