Fıkıh Köşesi
Hanefi mezhebine göre kaza namazı borcu olan sünnet namazlarını kılar mı?
Soru: Hanefi mezhebine göre kaza namazı borcu olan sünnet namazlarını kılar mı?
Cevap: Adı konulmuş, Peygamber Efendimizden hadis yoluyla bildirilmiş olan sünnet nafile namazların kılınması caizdir. Farz namazlara bağlı olarak kılınan sünnet namazlar, kuşluk, teheccüd, evvâbin gibi nafile namazlar bu namazlardandır.
Bir muhterem hocamız ne güzel söylemiş:
“Farz namazlarını zamanında kılmadın, edepsizlik ettin, günaha girdin. Şimdi bu günahı telafi edeyim derken, sünnetleri kılmayıp bir kusur daha işliyorsun.”
Bu sünnet namazlarının kılınması caizdir demek; kaza kılınmayacak, sünnet kılınacak demek de değildir. Kaza borcu olan mümin kardeşim hem kazalarını eda edecek hem de bu sünnetlerini terk etmeyecek demektir. Evvâbin, teheccüd vs. kılarken kaza namazlarını terk etmek olmaz. Bu, borcu olanın sadaka vermesine benzer.
Bu konuda müminlerde kafa karışıklığına sebep olan bazı yorumlar da vardır. Mesela sünnetler kılınırken hem kazaya hem sünnete niyet durumu gibi… Fıkıhçılarımız:
“Bir kimse iki namaza birden niyet edemez, niyet ederken namazın türünün açıkça belirtilmesi gerekir” derler.
Uhud Savaşı’nda dört vakit namaz kazaya kalmıştı. Allah Rasûlü, yatsı namazını tam olarak kıldıktan sonra diğer namazlarını ayrı ayrı kaza etmiştir. Peygamber (a.s):
“Beni nasıl namaz kılar görürseniz, öyle namaz kılın.”buyurmuştur. Peygamberimiz hiç böyle çift niyetle bir namaz kılmış mıdır? Hayır!
Senelerce kaza namazı borcu olan bir mümin kazalarıyla beraber sünnetlerini de kılarken kaza borçları tamamlanmadan hak vaki olsa; ona da müjde yine Efendimizden geliyor:
“Kuşkusuz ki kıyamet gününde insanların amellerinden ilk hesaba çekileceği şey, namazdır. Rabbimiz Tebâreke ve Teâlâ en iyi bilen olduğu halde meleklere:
‘Kulumun namazına bakın, onu tamam mı yaptı, yoksa noksan mı yaptı?’ buyurur. Namaz tamam ise o tamam olarak yazılır. Ondan bir şey noksan ise Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:
‘Bakın, kulumun nâfile (sünnet)namazları var mıdır?’ Kulun nâfile (sünnet)namazı varsa, Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:
‘Kulumun farzlarını nâfile (sünnet)namazları ile tamamlayınız!’ Sonra bütün ameller işte böyle hesaba çekilir.”(Ebû Dâvûd 864, Tirmizî, 409)
Soru: Ezan okunurken ne yapmalıyız?
Cevap: Ezan okunurken lüzumsuz işleri bırakmak, ezanı dinlemek ve ona icabet etmek sünnettir. Nitekim Rasûlullah Efendimiz (s.a.s):
“Ezanı işittiğiniz zaman, müezzine icabet edin”buyurmuştur. (Buhârî, Ezân 7)
Ezana fiili icabet; ezan işitildiğinde camiye, cemaate katılmak üzere yürümektir. Kavli yani sözlü icabet ise ezanı işitince müezzinin peşi sıra tekrar etmektir.
Müezzin “hayyileri” söylerken “havkale” yapılır. Havkale “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” diye söylemektir. “Güç ve kuvvet ancak Allah’a (c.c) mahsustur” demektir. Sabah ezanında ise “es-Salâtü hayrun mine’n-nevm”i işitince “sadakte ve berarte” denir. Manası “Doğru söyledin ve hayır sahibi oldun” demektir.
Ezan tamamlanınca ezan duası, diğer adıyla vesile duası okunur. Bu dua hadis-i şerifte geçtiği şekliyle şöyledir:
“Allâhümme rabbe hâzihi’d-da’veti’t-tâmmeh. Ve’s-salâti’l-kâimeh. Âti Muhammedeni’l-vesîlete ve’l-fazilete. Veb’ashü makâmen Mahmûdeni’llezî va’adteh.” (Buhârî, II, 572)Beyhaki’nin rivayetinde sonunda bir de “İnneke lâ tuhlifu’l-mîâd”vardır. Manası:
“Ey bu tam davetin ve kılınacak olan namazın Rabbi olan Allah’ım! Muhammed’e (s.a.s) vesileyi ve fazileti ver. O’nu vaat ettiğin Makam-ı Mahmud’a (övülen makama)ulaştır. Şüphesiz Sen sözünden dönmezsin.”
Bu duayı okuyan için Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor:
“Hallet lehû şefâatî yevme’l-kıyâmeti.”Yani; “Kıyamet günü ona şefaatim helal olur.” (Buhârî, II, 572)
Soru: Kirada oturan bir müminin yine kendisine ait olan ve kiraya verdiği evinden dolayı zekât vermesi gerekir mi?
Cevap: Bir mümin nisap miktara mala sahip olmuş ve üzerinden bir yıl geçmişse o kişinin zekât vermesi gerekir. Zekât verebilmesi için illaki kendi evinde oturuyor olması gerekmez. Kirada bir mülkü varsa onu da zekât hesabına dâhil etmelidir.
Kiracı olsun ev sahibi olsun başka bir variyeti olmasa bile kira geliri nisap miktarına ulaşıyorsa bu kira gelirinin onda birini zekât olarak vermesi gerekir.
Mehmet Emin SÖĞÜT diğer yazıları
- 30 Temmuz 2015 Fıkıh Köşesi
- 09 Şubat 2014 Cemaatle Namaza Dair
- 17 Eylul 2013 Fıkıh Köşesi
- 25 Mayıs 2013 Fıkıh Köşesi
- 16 Şubat 2013 Mest Üzerine Mesh Etmek
- 03 Kasım 2012 Kurban İbadeti