Cemaatle Namaza Dair
Namazı neden cemaatle kılmalıyız? Münferit kılarken aynı huzuru bulamaz mıyız?
Soru: Namazı neden cemaatle kılmalıyız? Münferit kılarken aynı huzuru bulamaz mıyız?
Cevap: Müslümanın bu konuda da yegâne rehberi Peygamber Efendimizin uygulamalarıdır. Rasulullah (s.a.s) Efendimiz nübüvvetinden sonraki hayatının tamamında namazlarını sürekli olarak cemaatle kılmıştır. Hayatının son demlerinde dahi cemaati terk etmemiş, kendisi kıldıramayacak kadar hastayken dahi cemaate iştirak ederek Hz. Ebu Bekir efendimizin arkasında namazını kılmıştır. Bu bir iman ve amel ilişkisidir. Buna böyle inanıp kabullenmek ama yapamamak ayrı bir şey, ‘bu devirde ne gerek var ben evimde, yine huzurla kılarım’ demek ayrı şeylerdir.
Bilinmelidir ki cemaatle namaz İslam Dininin şiarlarındandır. Hanefi ve Malikiler vakit namazlarının cemaatle kılınmasını erkekler için müekked sünnet (ki en kuvvetli sünnet sınıfıdır) olarak kabul etseler de Şafiiler farz-ı kifâye, Hanbeliler ise farz-ı ‘ayn olarak kabul etmişlerdir. (Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı, II, s.269 vd)
Namaz bir ibadet olduğu için hakkıyla eda edilen her ibadette olduğu gibi kul, bu esnada rahatlar ve huzurla dolar. Bu hal cemaatle yapılan ibadetlerde varlığını daha çok hissettirir. Unutulmamalıdır ki cemaatle yapılan ibadetler genel affa ve toplu rahmete sebeptir.
İslam bir cemaat/toplum dinidir. Bundan dolayıdır ki toplu olarak yapılan ibadetler teşvik edilmiştir. Cemaat; günahtan uzak durmaya vesiledir. Kişinin otokontrolünü sağlar, Cenab-ı Allah’ın rahmetini celbeder. Peygamber diliyle “Cemaatte rahmet, ayrılıkta azap vardır.”
Burada konuyla ilgili bazı hadis-i şerifleri zikretmekte fayda görüyorum ki Cenab-ı Allah’tan sonraki en tesirli söz O’na (s.a.s) aittir.
“Üç kişi bir köyde veya sahrada bulunur ve cemaatle namaz kılınmazsa, şeytan onlara hâkim olur. Öyleyse cemaatten ayrılma. Çünkü sürüden ayrılanı kurt yer.”(Ebû Dâvûd, Salât/47)
“Kişinin cemaat ile kıldığı namaz, evinde veya çarşıda kıldığı namazdan yirmi beş derece daha faziletlidir. Bu fazilet şu şekilde gerçekleşir: Biriniz güzelce abdest alır sırf namaz kılmak için camiye gelirse, camiye varıncaya kadar attığı her adım için bir sevap verilir ve bir günahı silinir. Camiye girdiği zaman namaz için beklediği sürece namaz kılıyormuş gibi sevap kazanır. Melekler bu kimseye dua ederler. Kimseye eziyet etmediği ve abdesti bozulmadığı sürece; ‘Allah’ım! Bu kulunu bağışla, ona merhamet et ve tövbesini kabul et’ diye dua ederler.”(Ebû Dâvûd, Salât/49)
“İnsanlar ilk safın sevabını bilselerdi, ön safta durabilmek için kura çekmekten başka yol bulamazlardı. Namazı ilk vaktinde kılmanın sevabını bilselerdi, bunun için yarışırlardı. Yatsı namazı ile sabah namazının faziletini bilselerdi, emekleyerek de olsa bu namazları cemaatle kılmaya gelirlerdi.” (Buharî, ezan, 9,32; Müslim, salat, 129)
Soru: Cemaate sonradan yetişen kişi son oturuşta neleri okumalı?
Cevap: Fıkıhta cemaate sonradan yetişen kişi mesbuk olarak adlandırılır. Mesbuk kişi son oturuşta selamdan sonra kılamadığı rekatları kaza etmekle mükelleftir. Yani “imamın selamından sonra kalkar ve kılamadığı rekâtları münferiden kılar” demektir.
Son oturuşta malumdur ki sırasıyla ettehıyyâtü, salevât duaları ve Rabbenâ duaları okunur. Mesbuk kişinin bu durumdaki ameli Halebi-i Sağir Tercemesi’nde şöyle anlatılmıştır:
“Bazıları; mesbuk olan bir kimse, teşehhüdü (ettehıyyâtüyü) imamının selamından önce okuyup bitirirse, yine başından başlayarak teşehhüdü tekrar eder, demişlerdir.
Bazıları da bu durumda teşehhüdün sonundaki kelime-i şehadeti tekrar eder, demişlerdir.
Bazıları ise; sükût eder, demişlerdir.
Bazıları da; salevâtları ve Rabbenâları okur, demişlerdir.
Fakat bu hususta esas olan kavil şudur: Bu kimse teşehhüdü ağır ağır okumalıdır. Ta ki, imamı selam verdiği zaman kendisi de teşehhüdü bitirmiş olsun.”
Soru: Namaz kılarken cemaatle namaz kılınmaya başlanırsa ne yapmalıyız?
Cevap:Bu konuda kişinin kıldığı namazla ilgili olarak iki durum söz konusudur. Farz ya da sünnet kılıyordur.
Eğer kişi münferiden farz namazı kılarken cemaatle namaz kılınmaya başlandıysa onun hangi rekâtta olduğuna bakılır.
Birinci rekâtta olup henüz secde yapmamış ise hemen namazını bozarak cemaate katılır.
İkinci rekatta ve kılınan namaz dört rekatlı bir namaz ise oturunca selam verip kendi namazından çıkar ve cemaate iştirak eder. Kendi kıldığı iki rekât nafile yerine geçer.
Eğer üçüncü rekâtı kılıyor ve secde yapmamışsa ayakta selam verip imama uyar.
Dördüncü rekâtı kılıyorsa namazını tamamlar.
Kılınan namaz sabah veya akşam namazı ise ikinci rekatın bitmesi beklenmeden selam verilip cemaate uyulur. Kişi ikinci rekatını bitirmişse artık namazdan çıkıp cemaate giremez.
Kıldığı namaz sünnet namazı olup bu esnada yanında cemaatle namaz kılınmaya başlanmışsa, ikinci rekâtta selam verip namazdan çıkar ve hemen cemaate katılır. Kendi kıldığı namaz öğlen veya Cuma namazının ilk sünneti ise bunları namazın bitiminde dört rekat olarak kılar. İkindi veya yatsının sünneti idiyseler bir daha kılınmaları gerekmez.
Bu konuyla ilgili olarak şunu da hatırlatmakta fayda var. Eğer kişi camiye girdiğinde farz namaza başlanmış veya Cuma namazında hutbe başlamışsa; sünnet namazı ile meşgul olmayıp derhal cemaate dahil olur. Hatta kamet getirilirken bile sünnet durulması mekruh kabul edilmiştir. Sadece sabah namazında durum farklıdır. Sabah namazı cemaatle kılınmaya başlandığı bir durumda eğer kişi sünnetini kılıp kadede (oturuşta) cemaate yetişebilecekse biraz da seri bir şekilde sünnetini kılıp cemaate öyle dahil olur. Zira çok kuvvetli bir sünnet olan sabah namazının sünneti farzından sonra kılınamaz ve güneşin doğumundan sonra kendi başına kaza edilemez.
Soru: Son safta yalnız başına namaz kılınır mı?
Cevap:Cemaatle namaz kılınırken son safta kendi başına namaz kılmak mekruhtur. Yine bu durumda bakılır; ön safta bir aralık dahi yoksa mekruh değildir. Ancak bir aralık bulunursa namaza durmayıp imamın rükûa varmasına kadar birisinin daha gelmesi beklenir. Arka safta yalnız kılmak zorunda kalındığında; ön saftaki kişinin namaz konularını bilen bir kişi olduğunu da biliniyorsa sırtından hafifçe çekilerek namazda beraber saf tutulur. Ancak zamanımızda cami cemaatinin dini bilgilerdeki zayıflığı göz önünde bulundurularak bu uygulamanın yapılmaması daha isabetli olabilir. Zira ön saftaki bu kişinin namazının bozulmasına sebep olunabilinir.
Mehmet Emin SÖĞÜT diğer yazıları
- 30 Temmuz 2015 Fıkıh Köşesi
- 27 Şubat 2015 Fıkıh Köşesi
- 17 Eylul 2013 Fıkıh Köşesi
- 25 Mayıs 2013 Fıkıh Köşesi
- 16 Şubat 2013 Mest Üzerine Mesh Etmek
- 03 Kasım 2012 Kurban İbadeti