Doğru Söylediyse Kurtuldu
Derken meclise yaklaştı ve İslâm’ın ne olduğunu Rasûlullâh’tan sormaya başladı...
Konuya serlevha yapılan bu söz, âlemlere rahmet olarak gönderilen Rasûlullâh’a aittir. Olay şöyle olmuş ve gelişmiştir.
Bir meclis kurulmuş, meclisin başında O, dinleyiciler de sahabiler… Saçı-başı dağınık bir kişi uzaktan göründü. Belli ki bir sıkıntısı var, onu halletmeye geliyor. Konuşuyor, bir şeyler söylüyor ama ne dediği net olarak anlaşılmıyordu.
Derken meclise yaklaştı ve İslâm’ın ne olduğunu Rasûlullâh’tan sormaya başladı. Sorunun muhatabı aleyhissalâtu ve’s-selâm olduğu için O şöyle cevapladı:
“Hamsü salevâtin fi’l-yevmi ve’l-leyli / Gece olsun gündüz olsun beş vakit namazdan ibarettir.”
Cevabı alınca bu sefer şöyle bir soru daha yönelttiler ve dediler ki:
“Bundan başka üzerime düşen bir şey var mıdır?”
Rasûlullâh:
“Hayır, yoktur ancak nafile olarak kılacak olursan o müstesna…” buyurdular.
Rasûlullâh bundan sonra Ramazan ayında tutulacak olan orucun farz olduğunu, sonra da zekâtı o kişiye hatırlattı.
İslâm dininin doğduğunu, Peygamberin bu dini tebliğ ettiğini duymuş, bu ilâhî ve yeni din hakkında bilgi edinmek istiyor, “Namazdan sonra oruç ve zekâta ait başka hükümler var mıdır?” diye soruyordu. Rasûlullâh da her defasında:
“Lâ illâ en tedavve’a… / Hayır, yoktur ama nafile olarak oruç tutar, nafile olarak sadaka verirsen o başka…” buyurdular.
Cevaplardan tatmin olup hemen dönerek şöyle yürüyüp ayrılıyordu.
“Vallâhi lâ ezîdü ‘alâ hâzâ ve lâ enkusu… / Yemin ederek söylüyorum ki ben bunlardan ne bir fazla ve ne de bir eksik yapacağım.”
Bunu duyan risâlet-penâh Efendimiz:
“Efleha in sadeka… / Doğru söylüyorsa kurtulmuştur.” (Ebû Dâvûd, Kitâbu’s-Salâ, Bâbu Farzı’s-Salât, I, hds.391)
Bu hadiste, İslâm’ın bina kılındığı temellerden namaz, oruç, zekât söylenmiş, kelime-i şahadet ve hac belirtilmemiştir. Ama diğer hadislerde bunlar da sarahatle belirtilmiştir. Ayrıca bu hadisin senedinde tam beş kişi vardır. Yine bu hadis, Buhari, Müslim, İmam-ı Mâlik ve Nesei tarafından da rivayet edilmiştir.
Hemen bu hadisten sonra gelen hadisin son kısmında;
“Efleha ve ebîhi in sadeka, dehale’l-cennete ve ebîhi in sadeka / Eğer doğru söylüyorsa, babası hakkı için kurtulmuştur veya babası hakkı için doğru söylüyorsa o cennete girecektir.” Şeklinde ayrıntılar da vardır.
Buradaki yemin, öncekiler arasında yaygın olan bir yemin çeşidi idi. Baba hakkı, ana başı ve benzeri yeminlerle yemin olmaz. O halde niçin böyle olmuştur?
Hadis şârihleri şu mütalaada bulunuyorlar. Diyorlar ki;
“Önceleri böyle yeminler vardı. Sonra bu yemin şekli ortadan kaldırıldı.”
“Namazların beş vakit oluşu Kur’ân-ı Kerîm’de yoktur” yaygarasıyla ortaya çıkıp ortalığa fitne tohumlarını ekmeğe uğraşanlar bu ve bu gibi hadisler karşısında ne derler acaba!
Ebû Dâvûd hakkında birkaç kelime söyleyecek olursak deriz ki;
Onun eseri altı sahih hadis kitabından biridir. Hadisçilerin sıralamasına göre üçüncü sıradadır. Yani;
1. Buhârî
2. Müslim
3. Ebû Dâvûd
4. Neseî
5. Tirmizî
6. İbn Mâce
İbnu A‘rabî:
“(Kişinin yanında) İlmi eserden hiçbir şey yoksa sadece Kur’ân ve Ebû Dâvûd’un hadis kitabı var ise, onun başka kitaplara elbette ki ihtiyacı olmayacaktır.” demiştir.
Peygamber’in (s.a.s) hadisleri, Kur’ân-ı Kerim’in açıklayıcısıdır. Kendisinde uyulacak güzel bir ahlak vardır.
O’nun ahlakını uygulamak, Sünnet’ini yaşatmak şarttır…
Abdullah DEMİRCİOĞLU diğer yazıları
- 09 Aralık 2023 METÂ NASRULLAH
- 15 Temmuz 2023 Nasuh Tevbesi
- 19 Ocak 2023 Tasavvufta Rabıta ve Uyarılar
- 11 Eylul 2022 Şerefli Üç Mekan
- 11 Eylul 2022 Tasavvuf Demirden Leblebidir – Kürsüden Kaleme
- 04 Nisan 2022 Tevbe ve İstiğfar
- 01 Aralık 2021 Dünya ve Ahiret Bereketi
- 08 Haziran 2021 Küfür ve Dalalet
- 08 Şubat 2021 Hicret, Ama Nereye?
- 18 Ekim 2020 Tasavvufi Hayat ve Allah Dostlarından Örnekler
- 26 Nisan 2020 Korona Virüs Üzerine
- 28 Ocak 2020 Kerb-i Azîm
- 28 Eylul 2019 Onların Sözleri
- 29 Nisan 2019 Şahadet ve Namaz
- 09 Mart 2018 Bir Gün Gelecek…
- 29 Ekim 2017 Tasavvuf Yolunu Tuttum Giderim
- 29 Ekim 2017 Doğru ve Sağlam İtikad
- 17 Temmuz 2017 Dua Üzerine
- 23 Şubat 2017 Kandiller ve Hadiselere Bakış
- 23 Şubat 2017 Bütün Müslümanlar, Bütün Maneviyat Erleri, Kardeşlerim
- 26 Ekim 2016 Zaman Gelecek ki…
- 25 Ekim 2016 Diyalog
- 09 Mart 2016 Emaneti Yüklenmek
- 31 Ocak 2016 Beşeriyetin İhtiyaçları; İlim ve Kur’ân-ı Kerîm
- 31 Ekim 2015 Bir Hadîs-i Şerîf Üzerine
- 30 Temmuz 2015 Şehr-i Ramazan
- 28 Şubat 2015 Rabıtanın Mahiyeti?
- 16 Kasım 2014 Kul Hakları
- 03 Haziran 2014 Mekke Ve Medine’nin Fazileti
- 17 Eylul 2013 Biz Neredeyiz?
- 25 Mayıs 2013 İlim Üzerine
- 16 Şubat 2013 Temel İki Kaynak
- 03 Kasım 2012 Dinî Hassasiyet
- 11 Ağustos 2012 Kur’ân ve Sünnet’te Veli Kavramı
- 11 Mart 2012 O’ndan Af Dileyiniz!
- 29 Aralık 2011 Zikrullâhın Feyz ve Bereketleri
- 06 Ekim 2011 Hasb-i Hâl / İntibalarım
- 05 Ekim 2011 Kurban İbadeti ve Bayramı
- 28 Haziran 2011 Üç Aylar ve Oruç
- 15 Nisan 2011 Kutlu Doğum ve Kaside-i Bür`e
- 26 Şubat 2011 Hayat Veren Davet
- 25 Aralık 2010 Zamânı Durdurun
- 25 Aralık 2010 Mâ ‘Adette Lehâ
- 12 Ekim 2010 Eğitim ve Öğretim Yılı Münasebetiyle
- 08 Ağustos 2010 Rahmet ve Mağfiret Ayı
- 22 Temmuz 2010 Dört Unsur
- 22 Temmuz 2010 Ne Olurdu
- 04 Nisan 2010 Hz. Peygamber´in Yüksek Ahlâkı