Korona Virüs Üzerine
Tefekkür ediniz, umulur ki ibret alırsınız, umulur ki muhasebe edersiniz...
Geçtiğimiz aylarda başlayıp bütün dünyayı neredeyse etkisi altına alan Covid-19 Korona virüs bize neler düşündürüyor. Düşünmek, muhakeme etmek ve ibret almak Rabbimizin (c.c) biz insanlara bahşettiği birçok nimetten sadece bir kaçıdır. “Tefekkür ediniz, umulur ki ibret alırsınız, umulur ki muhasebe edersiniz” gibi ifadeler Kur´ân-ı Kerim’de ve Sünnet’te de çok defa geçer. Bu bakımdan bu üçü bir arada olmalı ki netice hâsıl olsun.
Ortaya ansızın çıkan bir virüs hadisesi sebebiyle dünya diken üstündedir, telaş ve can derdindedir. Laboratuvarda üretilmiştir, dünya nüfusu yarım milyona düşürülmek isteniyor gibi daha birçok söylentiler aldı başını gidiyor. Hayat kilitlendi, insanlar evlerine kapandı, âdeta hürriyetler kısıtlanıp sınırlandı veya elden alındı. Kürre-i arz acayip, hayretengiz olaylara sahne olmaktadır. Geçmişten bu güne olayı değerlendirip analiz etmeye çalışanlar, bu vakayı insanlık tarihinde üçüncü büyük felaket olarak nitelendiriyorlar. İbret gözüyle bakacak olursanız bunların üçle, dörtle, beşle, onlarla sınırlandırılmasından çok çok daha fazladır. Düşünürken Hz. Musa (a.s) ve Firavun akla geliyor. Kulu ve Peygamberine karşı az mı ezâ ve cefâ edilmişti! Sonunda taraf-ı İlâhi’den ‘ceza’ olarak üzerlerine bit, pire, çekirge, kurbağa yağmadı mı? Daha nelerde neler olmadı mı? Kur´ân-ı Kerim´e bakalım, Hadislere bakalım. Ama ‘ibret’ ile bakalım. Bunu anlarız. Bana şunu demeyin, bu olayın onlarla ne ilgisi var? Cevap olarak derim ki çok ilgisi var, ama bu satırları yazan kişi bunları anlatmaktan acizdir ve bu sayfalar da, Rabbimizin kelimâtını/kelimelerini ifadeye yetmez.
Rabbim senin kelimâtını hangi kalem yazabilir, yazdığın bu kaderleri hangi kuvvet bozabilir. İster istemez; “Şayet yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de arkasından yedi deniz katılarak (mürekkep olsa) yine Allah'ın sözleri (yazmakla) tükenmez. Şüphe yok ki Allah mutlak galip ve hikmet sahibidir.”(Lokman, 31/27) ayeti akla gelmektedir.
Aman Allah´ım, ne derin manalar! Bunları ‘tefekkür’ edebiliyor muyuz? Nuh´un (a.s) kavmine, Lut´un (a.s) milletine gelen felaketleri; yedi gece, sekiz gündüz esen rüzgârlarla, kökleri kurutulan milletlerin başlarına gelen felaketler, felaket değil midir? Niçin ibret alınmıyor! İnsanlar ölümden kaçacak delik arıyorlar. Kurşundan kalelerde olsanız bile ölüm sizi gelip bulur, hükmünden nasıl kaçılır!
Günün, geçen günleri arattığı günlerdeyiz. Büyük felaketlerin olacağı kıyamet günü ise henüz gelmedi. Virüs olayını, ‘ebced’ hesabı gibi batıl, cahiliye devri ve ondan da öte bir batıldan yola çıkarak kıyametin büyük alametlerinden olan Dâbbetü’l-‘Arz ile tarih düşenler var. Bunların tamamı yanlıştır. Evet, kıyametin küçük alametleri seksen küsurdur ve bunların hemen hepsi çıkmıştır. Bunlar içerisinde; fitneler çoğalacak, adam öldürmeler arttıkça artacak, koyunlara isabet eden ve hepsini toptan öldüren ölüm olayları olacaktır. Müslüman kardeşim, bunun yerini Rasûlullah (s.a.s) öyle haber vermiş ve şüpheye yer bırakmadan izah etmiştir.
Bütün peygamberlerin ümmetini sakındırdığı ağır felaket, ‘deccal’ felaketi ise henüz çıkmadı. Bu alamet ve felaket, dünya için en büyüğü olacaktır. Onun kadar ağır felaketin, dünya yaratılalı beri çıkmamış olduğunu, O son Peygamber (s.a.s) haber vermiştir.
‘Tefekkür’edip ‘muhakeme’ yaparak ‘ibret’ alabiliyor muyuz?
Bir virüs koptu geldi Çin´den
İnsanlık kurtulamadı ölümden
Böyle bir pandeminin geleceği
Belli idi ta dünden
Bir virüs çıktı geldi Çin´den
Bütün dünyayı etkiledi derinden
Hatta öyle ki kimseler çıkamadı evlerinden
Doğduk ölümle akrabayız biz
İslâm’dan başka ne gelir elden
Ayaklar bağlı kaçsan kaçamıyorsun
Lezzetleri yok etti tat alamıyorsun.
Herkes can derdine düştü sanki
Şu kadar senedir hiç yaşamıyorsun
O´ndan başka sığınılacak yer var mı?
Dünyalara sığmayanlara ev dar mı?
Bir de kabri düşün azığın var mı?
Bir de ahireti düşün azığın tamam mı?
Abdullah DEMİRCİOĞLU diğer yazıları
- 09 Aralık 2023 METÂ NASRULLAH
- 15 Temmuz 2023 Nasuh Tevbesi
- 19 Ocak 2023 Tasavvufta Rabıta ve Uyarılar
- 11 Eylul 2022 Şerefli Üç Mekan
- 11 Eylul 2022 Tasavvuf Demirden Leblebidir – Kürsüden Kaleme
- 04 Nisan 2022 Tevbe ve İstiğfar
- 01 Aralık 2021 Dünya ve Ahiret Bereketi
- 08 Haziran 2021 Küfür ve Dalalet
- 08 Şubat 2021 Hicret, Ama Nereye?
- 18 Ekim 2020 Tasavvufi Hayat ve Allah Dostlarından Örnekler
- 28 Ocak 2020 Kerb-i Azîm
- 28 Eylul 2019 Onların Sözleri
- 29 Nisan 2019 Şahadet ve Namaz
- 09 Mart 2018 Bir Gün Gelecek…
- 29 Ekim 2017 Tasavvuf Yolunu Tuttum Giderim
- 29 Ekim 2017 Doğru ve Sağlam İtikad
- 17 Temmuz 2017 Dua Üzerine
- 23 Şubat 2017 Kandiller ve Hadiselere Bakış
- 23 Şubat 2017 Bütün Müslümanlar, Bütün Maneviyat Erleri, Kardeşlerim
- 26 Ekim 2016 Zaman Gelecek ki…
- 25 Ekim 2016 Diyalog
- 09 Mart 2016 Emaneti Yüklenmek
- 31 Ocak 2016 Beşeriyetin İhtiyaçları; İlim ve Kur’ân-ı Kerîm
- 31 Ekim 2015 Bir Hadîs-i Şerîf Üzerine
- 30 Temmuz 2015 Şehr-i Ramazan
- 28 Şubat 2015 Rabıtanın Mahiyeti?
- 16 Kasım 2014 Kul Hakları
- 03 Haziran 2014 Mekke Ve Medine’nin Fazileti
- 09 Şubat 2014 Doğru Söylediyse Kurtuldu
- 17 Eylul 2013 Biz Neredeyiz?
- 25 Mayıs 2013 İlim Üzerine
- 16 Şubat 2013 Temel İki Kaynak
- 03 Kasım 2012 Dinî Hassasiyet
- 11 Ağustos 2012 Kur’ân ve Sünnet’te Veli Kavramı
- 11 Mart 2012 O’ndan Af Dileyiniz!
- 29 Aralık 2011 Zikrullâhın Feyz ve Bereketleri
- 06 Ekim 2011 Hasb-i Hâl / İntibalarım
- 05 Ekim 2011 Kurban İbadeti ve Bayramı
- 28 Haziran 2011 Üç Aylar ve Oruç
- 15 Nisan 2011 Kutlu Doğum ve Kaside-i Bür`e
- 26 Şubat 2011 Hayat Veren Davet
- 25 Aralık 2010 Zamânı Durdurun
- 25 Aralık 2010 Mâ ‘Adette Lehâ
- 12 Ekim 2010 Eğitim ve Öğretim Yılı Münasebetiyle
- 08 Ağustos 2010 Rahmet ve Mağfiret Ayı
- 22 Temmuz 2010 Dört Unsur
- 22 Temmuz 2010 Ne Olurdu
- 04 Nisan 2010 Hz. Peygamber´in Yüksek Ahlâkı