Dua Üzerine
Gerek Kur’ân-ı Kerîm’de gerekse hadislerde anlatılan, bize öğretilen onlarca ayet ve hadis görmekteyiz. Bunlardan da duanın “ibadetin özü” olduğunu daha iyi anlamaktayız. Sahabe-i güzîn efendilerimiz Rasûlullâh’tan duyduklarını hıfz etmişler ve bizlere kadar nakletmişlerdir. Bu duaların mecmuunu günlük okumak çok zaman alır. Bunu her Müslümanın yapması da pek kolay değildir.
Ortaya başka bir mesele çıkıyor. O da “Ben bir Müslüman olarak ayet ve hadislerde geçtiği şekliyle aslından (Arapçasından) yapamıyorum, ezberleyemiyorum ama (kendi) dilimde dua yapabilir miyim?” diyenler olabilir. “Böyle yapsam olmaz mı?” diyenlere cevap olarak deriz ki, tabii ki olabilir.
Din zorluk değil, kolaylık dinidir. Yeter ki duada samimi olunsun. Duada günah olan şeyler istenilmesin. Ama imkânı olanlar da ezberleyip asıllarıyla dua ederlerse aliyyü’l-a‘lâ olur.
Anadolu’da, özellikle eğitim-öğretimden uzak yerlerde, Afrika’da, Asya’da ve benzeri yerlerde olan Müslümanları düşünün… Dinin direği olan namazda okunması farz olan Fâtiha sûresi veya kısa zammî sûrelerde bile birçok yanlışlıklar yapabilmektedirler. Hele hele kadınlar daha da mahrumiyet içerisinde bulunuyorlar. Geçim kaygısı, zulümler, harpler, tabiî âfetler ve belâlar hayatımızı altüst ediyor.
Bu münasebetle hadis-i şeriflerde olan dualardan bazılarını muhterem okurlarımızın istifadelerine sunuyorum.
Bir gün Ebû Bekir es-Sıddîk:
“Ey Allah’ın Rasûlü, bana sabah akşam söyleyeceğim bir dua öğret!” diyerek Peygambere müracaatta bulundu. O da şöyle buyurdu:
“Ey gizli aşikâr her şeyi bilen, yerin ve göklerin yaratıcısı olan, her şeyin Rabbi ve Meliki bulunan Allah’ım! Ben senden başka hiçbir ilâh olmadığına şehadet ederim. Bu iman ve şehadetimi vesile yaparak da nefsimin ve şeytanın şerrinden sana sığınırım ve ayrıca onun beni şirke düşürmesinden de sana sığınırım. Kendi öz varlığıma karşı veya bir Müslümana karşı herhangi bir kötülüğü irtikâb etme durumuna düşmekten de sana sığınırım. Beni bütün bunlardan koru Allah’ım!
Ey Ebû Bekir, işte sabah akşam böyle diyerek yüce Allah’a dua ve niyazda bulun. Tam yatacağın zaman da böylece Allah’a yalvar.” (Ebû Dâvûd, 5/310; Tirmizî, 5/467; Müsned, 1/9; Darimî, 2/688)
Muâviye b. Ebî Süfyân’dan rivayet olunmuştur. O, Rasûlullâh’ın (s.a.s) şöyle buyurduğunu nakletmiştir.
“Kim bu beş kelime ile Allah’a dua ederse, Allah istediğini mutlaka o kimseye verir.
Allah’tan başka ilah yoktur ve Allah en yücedir. Allah’tan başka ilah yoktur. Mülk O’nundur. Hamd O’na aittir. O, her şeye kâdirdir. Allah’tan başka ilah yoktur. Güç ve kuvvet, kudret, her şey O’na aittir. O’nun gücünün üzerinde bir güç yoktur. Kuvvet yalnız Allah’tır.” (Taberanî bu hadisi el-Avsat adlı eserinde, hasen bir senetle rivayet etmiştir.)
Kabul edilen duanın üç özelliği vardır.
1. Dua hemen gerçekleştirilir. Dua sahibi kısa zamanda muradına erer.
2. Duanın kabul edilişi, hemen değil muktezaya göre tehir edilir.
3. Dua edenin duası dünyada verilmez; sabır, tevekkül ve kadere rıza göstermesi gibi sebeplerden ve dini ölçülerden dolayı sevap olarak kendisine ahirette bol bol karşılıklar verilir.
Bir dördüncü olarak bu üç şartı taşımayan dualar olur ki kabul edilmemiştir.
Abdullah DEMİRCİOĞLU diğer yazıları
- 09 Aralık 2023 METÂ NASRULLAH
- 15 Temmuz 2023 Nasuh Tevbesi
- 19 Ocak 2023 Tasavvufta Rabıta ve Uyarılar
- 11 Eylul 2022 Şerefli Üç Mekan
- 11 Eylul 2022 Tasavvuf Demirden Leblebidir – Kürsüden Kaleme
- 04 Nisan 2022 Tevbe ve İstiğfar
- 01 Aralık 2021 Dünya ve Ahiret Bereketi
- 08 Haziran 2021 Küfür ve Dalalet
- 08 Şubat 2021 Hicret, Ama Nereye?
- 18 Ekim 2020 Tasavvufi Hayat ve Allah Dostlarından Örnekler
- 26 Nisan 2020 Korona Virüs Üzerine
- 28 Ocak 2020 Kerb-i Azîm
- 28 Eylul 2019 Onların Sözleri
- 29 Nisan 2019 Şahadet ve Namaz
- 09 Mart 2018 Bir Gün Gelecek…
- 29 Ekim 2017 Tasavvuf Yolunu Tuttum Giderim
- 29 Ekim 2017 Doğru ve Sağlam İtikad
- 23 Şubat 2017 Kandiller ve Hadiselere Bakış
- 23 Şubat 2017 Bütün Müslümanlar, Bütün Maneviyat Erleri, Kardeşlerim
- 26 Ekim 2016 Zaman Gelecek ki…
- 25 Ekim 2016 Diyalog
- 09 Mart 2016 Emaneti Yüklenmek
- 31 Ocak 2016 Beşeriyetin İhtiyaçları; İlim ve Kur’ân-ı Kerîm
- 31 Ekim 2015 Bir Hadîs-i Şerîf Üzerine
- 30 Temmuz 2015 Şehr-i Ramazan
- 28 Şubat 2015 Rabıtanın Mahiyeti?
- 16 Kasım 2014 Kul Hakları
- 03 Haziran 2014 Mekke Ve Medine’nin Fazileti
- 09 Şubat 2014 Doğru Söylediyse Kurtuldu
- 17 Eylul 2013 Biz Neredeyiz?
- 25 Mayıs 2013 İlim Üzerine
- 16 Şubat 2013 Temel İki Kaynak
- 03 Kasım 2012 Dinî Hassasiyet
- 11 Ağustos 2012 Kur’ân ve Sünnet’te Veli Kavramı
- 11 Mart 2012 O’ndan Af Dileyiniz!
- 29 Aralık 2011 Zikrullâhın Feyz ve Bereketleri
- 06 Ekim 2011 Hasb-i Hâl / İntibalarım
- 05 Ekim 2011 Kurban İbadeti ve Bayramı
- 28 Haziran 2011 Üç Aylar ve Oruç
- 15 Nisan 2011 Kutlu Doğum ve Kaside-i Bür`e
- 26 Şubat 2011 Hayat Veren Davet
- 25 Aralık 2010 Zamânı Durdurun
- 25 Aralık 2010 Mâ ‘Adette Lehâ
- 12 Ekim 2010 Eğitim ve Öğretim Yılı Münasebetiyle
- 08 Ağustos 2010 Rahmet ve Mağfiret Ayı
- 22 Temmuz 2010 Dört Unsur
- 22 Temmuz 2010 Ne Olurdu
- 04 Nisan 2010 Hz. Peygamber´in Yüksek Ahlâkı