Zaman Gelecek ki…
Ya fitnenin kendilerinden çıktığı ve gök kubbe altındakilerin en şerlileri olan âlim taslaklarına ne demeli!
Allah’a (c.c) hamd, Rasûlü’ne (s.a.s) salat ve selam olsun. O’na (c.c) ne kadar şükür ve hamd etsek azdır. Bizleri doğru yola iletmiştir. Duâmız, hidâyet verdikten sonra dalâlete düşürmemesi için olsun.
Peygamberlerin sonuncusunu (s.a.s) Allah (c.c) teyid ediyor, aklımıza şaşkınlık verecek, bizi hayrete düşürecek, haber verdikleri olaylar var. Bu sebeple mü’minlerin imanlarının kat kat arttığını, amellerinin çoğaldığını görüyoruz. Bunlar bizleri mutlu ediyor. Bunun için bu yazımda bir hadis-i şerifi konu aldım. Umulur ki okuyanlar üzerinde düşünür ve ibret alırlar.
“İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki İslam’ın yalnız ismi, Kur’ân’ın ise resmi kalacak. Mescidler dış görünüşü ile mamur, fakat içleri hidâyetten mahrum olacak. Onların âlimleri gök kubbe altındakilerin en şerlileridir. Fitne onlardan çıktı, yine onlara dönecektir.”[Hadisi Beyhaki rivayet etmiştir.]
Bugünkü şartlarda hadisi bir defa daha düşüne düşüne okuyalım. Akıl kantarımızda tartabildiğimiz kadar tartalım. Tehlikelerin neler olduğunu görmeye çalışalım. Kaç mü’min olayları dert ediniyor da tedirgin oluyor?
Burada İslâm’a, onun kitabı Kur’ân’a vurgu yapılıyor. Yıllardan beri içinin boşaltılmaya çalışıldığı İslâm ve Kur’ân emaneti var ortada. Mamur mescidler, tezyinatlı büyük camiler cemaatsiz kalmış, kimin neyine...
Mescidlerin sadece Cumalarda, Ramazanlarda cemaatçe zenginleşmesi yetmez. Beş vakit namazlarda camiler boş bırakılmamalıdır. İnananlar ancak mescidleri îmar ediyorlar. Ya fitnenin kendilerinden çıktığı ve gök kubbe altındakilerin en şerlileri olan âlim taslaklarına ne demeli!
Hiçbir din âliminin yapmadığı yorumlarla yüce Kur’ân’a saldıranlar, hadisleri lüzumsuz kabul edenler, dünyanın en şerlileri ve fitnecileri olmasın mı? Bunların itikat ve imanları hangi durumdadır bilmek için çok derin âlim olmak gerekmez. Evet, kimsenin kalbi açılıp bakılmamıştır ama “âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” da çok doğrudur diyemez miyiz? Burada hadisle, bir şiiri birinin diğerini nakzetmesi için söylemiyorum.
Niyetler belli, dine hücum etmek, tahrif etmektir. Kaldı ki hadiste işaret edilen husus tamamen başkadır. “Lâilâheillallâh” diyen bir kişiyi öldüren sahâbîye, Hz. Peygamber (s.a.s):
“Hel şekakte kalbehû / Kalbini yardın da mı baktın?”buyurmuştur.
İtikâdî hususlar o kadar hassastırlar ki değil inkâr, onlarla alay ve istihzâ edilmesi, hafife alınması asla câiz değildir. Herkes bunu bilmeli ve hangi sınırda olduğunu iyi kavramalıdır.
Hâlâ Müslüman olduğunu sanan nice dinden çıkmış gayr-i müslimler saflarımızda, camilerimizde dönüp dolaşmaktadır, maazallah, sonuç çok vahimdir.
Abdullah DEMİRCİOĞLU diğer yazıları
- 09 Aralık 2023 METÂ NASRULLAH
- 15 Temmuz 2023 Nasuh Tevbesi
- 19 Ocak 2023 Tasavvufta Rabıta ve Uyarılar
- 11 Eylul 2022 Şerefli Üç Mekan
- 11 Eylul 2022 Tasavvuf Demirden Leblebidir – Kürsüden Kaleme
- 04 Nisan 2022 Tevbe ve İstiğfar
- 01 Aralık 2021 Dünya ve Ahiret Bereketi
- 08 Haziran 2021 Küfür ve Dalalet
- 08 Şubat 2021 Hicret, Ama Nereye?
- 18 Ekim 2020 Tasavvufi Hayat ve Allah Dostlarından Örnekler
- 26 Nisan 2020 Korona Virüs Üzerine
- 28 Ocak 2020 Kerb-i Azîm
- 28 Eylul 2019 Onların Sözleri
- 29 Nisan 2019 Şahadet ve Namaz
- 09 Mart 2018 Bir Gün Gelecek…
- 29 Ekim 2017 Tasavvuf Yolunu Tuttum Giderim
- 29 Ekim 2017 Doğru ve Sağlam İtikad
- 17 Temmuz 2017 Dua Üzerine
- 23 Şubat 2017 Kandiller ve Hadiselere Bakış
- 23 Şubat 2017 Bütün Müslümanlar, Bütün Maneviyat Erleri, Kardeşlerim
- 25 Ekim 2016 Diyalog
- 09 Mart 2016 Emaneti Yüklenmek
- 31 Ocak 2016 Beşeriyetin İhtiyaçları; İlim ve Kur’ân-ı Kerîm
- 31 Ekim 2015 Bir Hadîs-i Şerîf Üzerine
- 30 Temmuz 2015 Şehr-i Ramazan
- 28 Şubat 2015 Rabıtanın Mahiyeti?
- 16 Kasım 2014 Kul Hakları
- 03 Haziran 2014 Mekke Ve Medine’nin Fazileti
- 09 Şubat 2014 Doğru Söylediyse Kurtuldu
- 17 Eylul 2013 Biz Neredeyiz?
- 25 Mayıs 2013 İlim Üzerine
- 16 Şubat 2013 Temel İki Kaynak
- 03 Kasım 2012 Dinî Hassasiyet
- 11 Ağustos 2012 Kur’ân ve Sünnet’te Veli Kavramı
- 11 Mart 2012 O’ndan Af Dileyiniz!
- 29 Aralık 2011 Zikrullâhın Feyz ve Bereketleri
- 06 Ekim 2011 Hasb-i Hâl / İntibalarım
- 05 Ekim 2011 Kurban İbadeti ve Bayramı
- 28 Haziran 2011 Üç Aylar ve Oruç
- 15 Nisan 2011 Kutlu Doğum ve Kaside-i Bür`e
- 26 Şubat 2011 Hayat Veren Davet
- 25 Aralık 2010 Zamânı Durdurun
- 25 Aralık 2010 Mâ ‘Adette Lehâ
- 12 Ekim 2010 Eğitim ve Öğretim Yılı Münasebetiyle
- 08 Ağustos 2010 Rahmet ve Mağfiret Ayı
- 22 Temmuz 2010 Dört Unsur
- 22 Temmuz 2010 Ne Olurdu
- 04 Nisan 2010 Hz. Peygamber´in Yüksek Ahlâkı