Bir Gün Gelecek…
Bu yazımız da günden güne azgınlaşan insanlar hakkında olsun.
Bu yazımız da günden güne azgınlaşan insanlar hakkında olsun.
Kıyametin cuma günü kopacak olduğunu haber verirken Cebrail (a.s) ile Rasûlullâh (s.a.s) arasında şöyle bir konuşma geçmişti.
Cibril (a.s), rivayet olunduğuna göre Rasûlullâh’a (s.a.s) gelince, yanında bir ayna bulunuyordu. Kendisine ayna ve üzerindeki büyükçe bir nokta halindeki kabartının ne olduğu sorulmuştu. O da cevaben, aynanın cuma günü olduğu, siyah noktanın da işlenin günahlar sebebiyle olduğunu beyanla, ‘günahlar işlendikçe bu nokta büyüyecek ve tamamını kuşattığı zamanda kıyamet kopacaktır’ diye buyrulmuştur.
Bugün insanlık arkalarına bakmadan günahlara süratle koşuyor. Semavî ve arazî afetlere -ki bunlar birer ikazdan ibarettir- kimse aldırmıyor. Şu kısacık dünya hayatını ebedi olan ahiret hayatına tercih ediyor.
Ne kadar yazık!
Ayetlerde ve hadislerde geçmiş milletlerin helak oluşlarından haber verilmiştir. İşte Lût peygamber (a.s) kavminden kendisine bir tek kişi bile iman etmemişti. Hatta en yakını olan hanımı bile. Helak oluşlarına ait yapılan günah malum. Helak oluşlarını anlatan geniş malumatı muhtelif kitaplarda bulabiliriz.
Birçok peygamber hakkında Kur’ân-ı Kerim’de kısa ve öz bilgiler verilmiştir.
Hz. Musa (a.s) kavmiyle çok uğraşmıştır. Enbiyâ sûresinde diğer surelerin hiç birinde olmadığı kadarıyla, yaklaşık 17 peygamberden bahsolunurken; “Hani o babasına ve kavmine:‘Şu ibadet edip durduğunuz heykeller nedir?’ demişti. Dediler ki: ‘Biz babalarımızı onlara ibadet ederken bulduk.” (Enbiyâ, 52-53) İşte körü körüne putlara tapmanın sebebi buymuş! Babalarını, atalarını taklit ediyorlar. Ve Hz. İbrahim’in (a.s) ölünceye kadar mücadelesi “Onu (İbrahim’i) ve Lut’u âlemler için mübarek kıldığımız yere hicret ettirerek kurtardık.“ (Enbiyâ, 71) Tefsircilere göre hicret ettirilen yer Şam ve Filistin bölgesidir. İbrahim’e (a.s) İshak’ı (a.s) ve torun olarak da Yakub’u (a.s) vermiştir. Derken Nuh (a.s) ve diğerleri… (salavâtullâhi aleyhim ecma‘în)
Onların hayatlarına bakıldığında hepsinin büyük bir mücadele verdikleri görülmektedir. Onların yükleri ağır ve imtihanları da çok ağırdı.
Din kisvesi adı altında ne olduğu belli olmayanların Kur’ânı, hadisleri inkâr edişlerine şaşılmamalıdır. Onların hidayetten nasipleri yoktur. Kıyametin kopuşu ile ilgili ayetler ve hadisler ve özellikle hadislerle alâmetlerin neler olacağı ortada iken topyekûn bunları inkâr etmek ancak yapanlarını dinden çıkarır, kâfir yapar.
Akşam kâfir sabah müslüman, akşam mümin sabaha kâfir olarak, bukalemun gibi renk değiştirenler dinlerini dünya metaına satıyorlar. Kıyamet günü için Rasûlullâh (s.a.s) buyuruyor:
“On işaret görülmedikten sonra kıyamet kopmaz; güneşin batıdan doğuşu, duhân, dâbbe, ye’cûc ve me’cûcün çıkışı, Meryem oğlu İsâ’nın gelişi, Deccâl ve doğuda batıda ve bir de cezîretu’l-Arab’ta olmak üzere üç yerin yere batışı.” Ve bir de insanları önüne katıp sürükleyen, Aden’in tam merkezinden çıkacak bir ateş ki, bu ateş halkı mahşere kadar sürükleyecektir. Öyle ki bu ateş onlar nerede gecelerlerse orada, gündüzlerlerse orada kendilerini takip edecektir. (Muhtasar Tefsir-i İbn-i Kesîr, thk. Muhammed Ali es-Sabûni, cilt 3, sayfa 300, Beyrut 1981)
Akıl etmiyorlar mı?
En iyi bir edebiyatçı olsa bile, istikbalde olacak bir olayı nasıl düşünüp yazabilir! Bu mümkün mü?
Bunlar ancak ve ancak vahye dayalı olan bir peygamberin sözleridir, hadis-i şeriflerdir. Bu hadislerin ravileri de; “Men kezebe” hadisinin ne manaya geldiğini gayet iyi biliyorlardı.
“Benim söylemediğimi, bana, söyledi diye yalan söyleyenler… CEHENNEMDEKİ YERİNİ HAZIRLASINLAR!”(Buhârî, İlim/38)
Peki, o halde söylediklerini inkâr edenler, kabul etmeyenler?
O’na (s.a.s) tabi olmayı, O’nu (s.a.s) sevmeyi, itaat etmeyi kabul etmeyenler?
Onlar da, dünden, bir an önce hazırlıklı olsunlar…
Vesselam.
Abdullah DEMİRCİOĞLU diğer yazıları
- 09 Aralık 2023 METÂ NASRULLAH
- 15 Temmuz 2023 Nasuh Tevbesi
- 19 Ocak 2023 Tasavvufta Rabıta ve Uyarılar
- 11 Eylul 2022 Şerefli Üç Mekan
- 11 Eylul 2022 Tasavvuf Demirden Leblebidir – Kürsüden Kaleme
- 04 Nisan 2022 Tevbe ve İstiğfar
- 01 Aralık 2021 Dünya ve Ahiret Bereketi
- 08 Haziran 2021 Küfür ve Dalalet
- 08 Şubat 2021 Hicret, Ama Nereye?
- 18 Ekim 2020 Tasavvufi Hayat ve Allah Dostlarından Örnekler
- 26 Nisan 2020 Korona Virüs Üzerine
- 28 Ocak 2020 Kerb-i Azîm
- 28 Eylul 2019 Onların Sözleri
- 29 Nisan 2019 Şahadet ve Namaz
- 29 Ekim 2017 Tasavvuf Yolunu Tuttum Giderim
- 29 Ekim 2017 Doğru ve Sağlam İtikad
- 17 Temmuz 2017 Dua Üzerine
- 23 Şubat 2017 Kandiller ve Hadiselere Bakış
- 23 Şubat 2017 Bütün Müslümanlar, Bütün Maneviyat Erleri, Kardeşlerim
- 26 Ekim 2016 Zaman Gelecek ki…
- 25 Ekim 2016 Diyalog
- 09 Mart 2016 Emaneti Yüklenmek
- 31 Ocak 2016 Beşeriyetin İhtiyaçları; İlim ve Kur’ân-ı Kerîm
- 31 Ekim 2015 Bir Hadîs-i Şerîf Üzerine
- 30 Temmuz 2015 Şehr-i Ramazan
- 28 Şubat 2015 Rabıtanın Mahiyeti?
- 16 Kasım 2014 Kul Hakları
- 03 Haziran 2014 Mekke Ve Medine’nin Fazileti
- 09 Şubat 2014 Doğru Söylediyse Kurtuldu
- 17 Eylul 2013 Biz Neredeyiz?
- 25 Mayıs 2013 İlim Üzerine
- 16 Şubat 2013 Temel İki Kaynak
- 03 Kasım 2012 Dinî Hassasiyet
- 11 Ağustos 2012 Kur’ân ve Sünnet’te Veli Kavramı
- 11 Mart 2012 O’ndan Af Dileyiniz!
- 29 Aralık 2011 Zikrullâhın Feyz ve Bereketleri
- 06 Ekim 2011 Hasb-i Hâl / İntibalarım
- 05 Ekim 2011 Kurban İbadeti ve Bayramı
- 28 Haziran 2011 Üç Aylar ve Oruç
- 15 Nisan 2011 Kutlu Doğum ve Kaside-i Bür`e
- 26 Şubat 2011 Hayat Veren Davet
- 25 Aralık 2010 Zamânı Durdurun
- 25 Aralık 2010 Mâ ‘Adette Lehâ
- 12 Ekim 2010 Eğitim ve Öğretim Yılı Münasebetiyle
- 08 Ağustos 2010 Rahmet ve Mağfiret Ayı
- 22 Temmuz 2010 Dört Unsur
- 22 Temmuz 2010 Ne Olurdu
- 04 Nisan 2010 Hz. Peygamber´in Yüksek Ahlâkı