Şahadet ve Namaz
Beş vakit namazı kılmayanların imanları zayıflar ve kendilerinin de zamanla tepetaklak yuvarlanarak imandan çıkmalarından korkulur. “Allah sizlerin imanlarının zâyi olmasını istemez.”(Bakara, 2/142)
Bilindiği gibi Müslüman olmanın ilk şartı şahadet kelimesini söylemektir. Bundan sonra İslâm dininin en önemli emirlerinden biri namazdır. Bu ibadet, en büyük ve en faziletli ibadettir. Hatta imanın muhafaza edilmesine sebeptir.
Beş vakit namazı kılmayanların imanları zayıflar ve kendilerinin de zamanla tepetaklak yuvarlanarak imandan çıkmalarından korkulur.
“Allah sizlerin imanlarının zâyi olmasını istemez.”(Bakara, 2/142)
İbrâhim (a.s), “Rabbim, benimle birlikte zürriyetimi de namaz kılanlardan eyle!” (İbrâhim, 14/40) diye dua ederdi. İşte, peygamberlerin hemen hepsinin namaz hakkındaki duaları, dilek ve temennileri Kur’an’da geçer.
İsmail (a.s) hakkında da şöyle buyrulur:
“O, ailesine, namazı ve zekâtı emrederdi. O, Rabbinin katında sevilen ve razı olunanlardandı.”(Meryem, 19/55)
Ayetlerden anlaşılacağı üzere, namaz Allah (c.c) tarafından râzı ve hoşnut olunmaya sebeptir. Dinî emirlerin hemen hepsi Cebrâil (a.s) tarafından O’na (s.a.s) bildirildiği hâlde, namaz Cenâb-ı Allah tarafından İsrâ gecesinde huzuruna çağırılmakla farz kılınmıştır. Mirac’da göklere, onun katına çağırılmış ve orada elli vakit namaz farz kılınmış, sonra da beş vakit olarak hafifletilmiş, fakat ecir ve mükâfat olarak elli vakit olarak ihsan edilmiştir.
Namaz Ayırıcıdır
Müminlerle kâfirleri ayırır. İnkâr etmedikten sonra, tembellik veya başka sebeplerden dolayı namaz kılmayanlar yine Müslümandırlar. Fakat kusurlu ve günahkâr Müslüman olarak addolunurlar. Kılmadıklarından dolayı mesuldürler ve Cenâb-ı Allah’a mutlaka hesap vereceklerdir.
Rasûlullâh (s.a.s) buyuruyorlar:
“Bir kimsenin şirk yahut küfür arasındaki ayırıcı durum namazı terk etmesinde belli olur.”
Bu hususta ikinci hadis de başka bir yöne işaret eder:
“Biz Müslümanlarla, bizim dışımızdakiler arasında en ayırıcı özellik namazdadır. Namazı kim terk ederse, o mutlaka küfre mûcib bir fiili irtikâb etmiştir.”
Bu hadisin tercümesi dikkate mûcibtir. Akâid ve fıkıh ulemasının dedikleri de çok önemlidir. Bu husus ileride gelecektir.
Abdullah DEMİRCİOĞLU diğer yazıları
- 09 Aralık 2023 METÂ NASRULLAH
- 15 Temmuz 2023 Nasuh Tevbesi
- 19 Ocak 2023 Tasavvufta Rabıta ve Uyarılar
- 11 Eylul 2022 Şerefli Üç Mekan
- 11 Eylul 2022 Tasavvuf Demirden Leblebidir – Kürsüden Kaleme
- 04 Nisan 2022 Tevbe ve İstiğfar
- 01 Aralık 2021 Dünya ve Ahiret Bereketi
- 08 Haziran 2021 Küfür ve Dalalet
- 08 Şubat 2021 Hicret, Ama Nereye?
- 18 Ekim 2020 Tasavvufi Hayat ve Allah Dostlarından Örnekler
- 26 Nisan 2020 Korona Virüs Üzerine
- 28 Ocak 2020 Kerb-i Azîm
- 28 Eylul 2019 Onların Sözleri
- 09 Mart 2018 Bir Gün Gelecek…
- 29 Ekim 2017 Tasavvuf Yolunu Tuttum Giderim
- 29 Ekim 2017 Doğru ve Sağlam İtikad
- 17 Temmuz 2017 Dua Üzerine
- 23 Şubat 2017 Kandiller ve Hadiselere Bakış
- 23 Şubat 2017 Bütün Müslümanlar, Bütün Maneviyat Erleri, Kardeşlerim
- 26 Ekim 2016 Zaman Gelecek ki…
- 25 Ekim 2016 Diyalog
- 09 Mart 2016 Emaneti Yüklenmek
- 31 Ocak 2016 Beşeriyetin İhtiyaçları; İlim ve Kur’ân-ı Kerîm
- 31 Ekim 2015 Bir Hadîs-i Şerîf Üzerine
- 30 Temmuz 2015 Şehr-i Ramazan
- 28 Şubat 2015 Rabıtanın Mahiyeti?
- 16 Kasım 2014 Kul Hakları
- 03 Haziran 2014 Mekke Ve Medine’nin Fazileti
- 09 Şubat 2014 Doğru Söylediyse Kurtuldu
- 17 Eylul 2013 Biz Neredeyiz?
- 25 Mayıs 2013 İlim Üzerine
- 16 Şubat 2013 Temel İki Kaynak
- 03 Kasım 2012 Dinî Hassasiyet
- 11 Ağustos 2012 Kur’ân ve Sünnet’te Veli Kavramı
- 11 Mart 2012 O’ndan Af Dileyiniz!
- 29 Aralık 2011 Zikrullâhın Feyz ve Bereketleri
- 06 Ekim 2011 Hasb-i Hâl / İntibalarım
- 05 Ekim 2011 Kurban İbadeti ve Bayramı
- 28 Haziran 2011 Üç Aylar ve Oruç
- 15 Nisan 2011 Kutlu Doğum ve Kaside-i Bür`e
- 26 Şubat 2011 Hayat Veren Davet
- 25 Aralık 2010 Zamânı Durdurun
- 25 Aralık 2010 Mâ ‘Adette Lehâ
- 12 Ekim 2010 Eğitim ve Öğretim Yılı Münasebetiyle
- 08 Ağustos 2010 Rahmet ve Mağfiret Ayı
- 22 Temmuz 2010 Dört Unsur
- 22 Temmuz 2010 Ne Olurdu
- 04 Nisan 2010 Hz. Peygamber´in Yüksek Ahlâkı