Doğruluk / Dürüstlük / Samimiyet / Emin Ve Güvenilir Olmak
Resulüm! De ki: Ben olduğundan başka türlü görünenlerden de değilim.” (Sâd, 8)
"Resulüm! De ki: Ben olduğundan başka türlü görünenlerden de değilim.” (Sâd, 8)
İslâm’ın baş tacı ettiği ve çok önemsediği değerler manzumesinin başında yer alan ahlakî ölçüler arasında mihenk taş kıymetinde düsturlardır dürüst ve güvenilir olmak.
İnanç ve ibadetten yani ferdi tavırdan sosyal davranış ve beşeri münasebetlere kadar her alanda bütün başlangıçların ve sürekliliğin mihenk taşıdır doğruluk ve emin olmak. Gönül adamı, engin müsamaha insanı Mevlâna’nın seslendirip bütün dünyada yankılandığı üzere; “olduğu gibi görünmek ya da göründü gibi olmak"dürüst, samimi ve içten olmak.
Yüce Allah’a imanın içten ve samimi olması gereğine binaen, ferdin iradesine, arzu ve isteğine saygı duyulmuş ve “dinde zorlama ve icbar"yasak edilmiştir. Bu yaklaşım ve anlayışın oluşturduğu münasebet çizgisi samimiyet, içtenlik, dürüstlük ve netice itibariyle de güvenilir olmaktır.
Allah samimi, içten ve dürüst olmayanı kabul etmediği gibi kulların münasebet standardını da bu esasa göre tespit etmiş ve fıtratın kanununu böyle vazetmiştir. Hz. Peygamber de;
"Üç/dört özellik vardır ki, kimde tamamı bulunursa katıksız münafık olur, bu hususiyetlerden biri ya da birkaçı bulunursa nifak izleri taşır; yalan konuşmak, sözünde durmamak, düşmanlığında kaide-kural tanımamak ve güveni kötüye kullanıp hıyanet etmek.” (Buhari, İman/24)sözleriyle doğru, dürüst, samimi ve güvenilir olmayı imanın en önemli erdemi saymış, aksini nifak göstergesi olarak nitelemiştir.
Fert olarak kaç kişinin sırrına sahip çıkacak kadar güvenilirsin ve koskoca kalabalıklar arasında sırrını emanet edebilecek kaç kişiye güvenebildin? Toplumun güven bilançosu hakkında küçük bir anket...
Ferdi ve sosyal planda samimiyetsiz ve güvensiz oluşumlardan asla kalıcı erdemler ve değerler yükselip gelişemez. Samimiyet, inandığınız değerleri zor anlarınızda kendinize kalkan yapmak ve emeksizce, alın teri dökmeden başkalarının değerlerine kolay yoldan konmak değil, göğsünüzü onlara siper edip bedeninizi, canınızı onlara kalkan yapmaktır. Darda kaldığımızda onların arkasına sığınıp, saklanmak, harcamak ve istismar yerine onlara koruyucu kalkan olmaktır. Dolayısıyla dürüst ve samimi olmayan hiçbir tavır emniyet telkin etmeyeceği gibi kalıcı ve sürekli olmayı da başaramayacaktır. Yüce ve yüksek idealler çevresinde kenetlenen ve samimiyet, dürüstlük ve emniyet bağlarıyla perçinlenen oluşumlar hep kalın, geleceğe umut ve ışık tutan izler bırakmış ve devâsâ problemler hep bu iksirli ahlakî tavırla çözüme kavuşturulmuştur. Millet olmayı başarmış toplumların tarihinde buna ışık tutacak pek çok malumat bulmak mümkündür.
Bu fıtri/ beşeri gerçeği ebedileştirmek üzere doğruluk, dürüstlük, samimiyet, emin ve güvenilir olmakla ilgili Kur’ân-ı Kerim’de, örnek şahsiyet Hz. Peygamber’e,
• Dürüst olmak ve dürüst kalmak için Allah’a dua edip yardım talep etmesi,
• Dürüst olmak kadar dürüst kalmanın da bir kararlılık ve azim gerektirdiği, bunun için dua ve niyazda bulunmak suretiyle iç telkin ve oto kontrol yöntemiyle motivasyon ve heyecanını zinde tutması,
• Gireceği her yere dürüstlükle girmesi ve dürüstlükle ayrılması,
• İnsanlar ne derse desin, tevhide davette kararlılık gösterip emrolunduğu gibi dosdoğru olması,
• Ayrıca inandığı ilkeleri ve yapmakla sorumlu olduğu davranışları vakar ve kararlılıkla sürdüreceğini, tartışmasız bir şekilde ilanen duyurması,
• Beraber olduğu ve tevbe etmeyi ihmal etmeyen insanlarla emrolunduğu üzere dosdoğru ve dürüst olması, aşırı davranışlardan sakınması,
• Allah’ın yasaklarını ilanen insanlara okuması ve bunlar arasında, yetim hakkı yemeyip, yetim malına dürüst yaklaşması, adaletli olup Allah’a verilen sözü tutması, başka yollara sapmadan dosdoğru yol olarak nitelenen bu yola uyması,
• Geçmişte her ümmetin bir ibadet tarzı olduğu, bu konuda ehl-i kitabın onunla tartışıp çekişmesine aldırmadan Allah’a davete devam etmesi ve hakikatte dosdoğru yolda olduğu,
• Davet ve çabasına karşılık kimseden ne bir ücret ne de bir karşılık beklemediği,
• Olduğundan başka görünme gayretinde de olmadığını ilan edip duyurması emir ve tavsiye edilmektedir.
Prof. Dr. Ali AKYÜZ diğer yazıları
- 18 Ekim 2020 Zamana / Vakte Saygı
- 17 Temmuz 2017 Güler Yüzlü, Nazik ve Sade Olmak
- 23 Şubat 2017 Özel Hayata, Kişiye, Özele Saygı
- 25 Ekim 2016 Zeki, Dikkatli, Gözlemci ve Yorumcu
- 31 Ocak 2016 Misyon, Vizyon ve Aksiyon Sahibi Olmak!
- 31 Ekim 2015 Tebliğde Güçlük, Meşakkat, Zorluk
- 27 Şubat 2015 Alçakgönüllü ve Mütevazı Olmak
- 03 Haziran 2014 Şahsiyeti / Karakteri / Görünümü
- 08 Şubat 2014 Bilgi ve Bilgelik
- 17 Eylul 2013 İslâmî Değer Yargıları
- 25 Mayıs 2013 Adaletli Olmak ve Zulme Karşı Koymak
- 16 Şubat 2013 Hamiyetperver Olmak
- 03 Kasım 2012 Cömert ve Hayırhâh Olmak
- 11 Ağustos 2012 Müjdeci, Umut Dolu ve Gerçekçi Olmak
- 11 Mart 2012 Güven Duymak ve Kuşkudan Uzak Olmak
- 29 Aralık 2011 Hoşgörünün Sınırları
- 05 Ekim 2011 Vefâlı Olmak
- 28 Haziran 2011 Taraf Olma
- 26 Şubat 2011 Duyarlı / Müşfik ve Merhametli Olmak
- 25 Aralık 2010 Ahlakî Öğretiler
- 12 Ekim 2010 Dua/İstek ve Bağışlanma
- 08 Ağustos 2010 Erdeme Uzanmak
- 22 Temmuz 2010 Nasıl Bir Medeniyet?
- 31 Mart 2010 Allah’a Saygı Peygamber(ler)e Saygı