Vuslat ATALAY

İslam Seccadesinden Yoga Paspasına mı?

İslam Seccadesinden Yoga Paspasına mı?

Helal-haram duyarlılığı çerçevesinde bir hayat mı yaşıyoruz? Yoksa bir idrak tutulması içinde miyiz?

“Biz, Kur’ân’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü’minler için şifâ ve rahmettir…” (İsra,82) diye buyurmuştur Cenâb-ı Allah Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de. Hem maddi hem manevi dertlerimize derman olmaktadır kitabullah. Sevgili Peygamber Efendimiz (sav) de hadis-i şeriflerinde ‘Fatiha her türlü hastalığa şifadır.’ (Darimî,  Fadlu’l-Kur’an, 12) buyurarak bizlere kaynak edinmemiz gereken doğru yolu işaret etmiştir. Yüce Kitabımız ve Resullulâh Efendimizin (sav)  mübarek söz ve davranışları; -her yönüyle insanlığa büyük bir kapı, büyük bir yol gösterici ve dahi büyük bir şifa kaynağı olarak- bu örneklemeler dışında da birçoklarını barındırmaktadır. Ancak bizler bu ummanda yol almak yerine manasına ve amacına vakıf olmadığımız ve küfre giden yollarda çare aramaktayız.
 
Popüler kültürde son yıllarda hayatımıza spor ya da sağlıklı yaşam başlıkları ile sokulmaya çalışılan en önemli ve tehlikeli konuların başında yoga gelmektedir kanaatindeyim. Kendisinin çok iyi bir Müslüman olduğundan dem vurup seccadelerini serip beş vakit namazlarını kaçırmadıklarını gururla anlatanlar, yine gururla yoga paspasını da serip meditasyonlarını da yaptıklarını anlatmaktadırlar. Ancak bilmedikleri ya da bilip umursamadıkları mevzu ise bu yaptıklarının hak olmayan bir dine ve inanışa ait bir ibadet şekli olduğudur. Hâlbuki Sevgili Peygamberimiz (sav) ‘Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, oda ondandır.’ (Ebû Davud, 4/403) buyurmuş ve kati bir dille batıl din ve ideolojilere benzemeyi yasaklamıştır. Hal böyleyken, bu kadar kesin bir yasaklama varken manevi olarak ruhlarını temizledikleri bir meditasyon aracı olduğu gibi bir gerekçe ile bu benzemenin masumlaştırılmasına ve normalleştirilmesine nasıl izin verilebilir?
 
Yoga, Hinduizm ve Budizm'de kişiye birtakım ilâhî bilgiler ve yetenekler kazandırarak, onun arınmasına ve hakikate ulaşmasına aracı olması amacıyla uygulanan bir yöntemdir. Bu hak olmayan dini inanışta bulunulan mekânın en yüksek yerinde bulunan bir putun önünde (onların inanışına göre huzurunda) ve bu putlara secde ederek ruhlarını temizlemekte ve sonsuz mutluluğa ulaşmaktadırlar. Bu işlemi yapanlarda yogi olarak adlandırılmaktadır. Dolayısıyla hak olmayan bir dini inanışın ibadeti hiçbir surette spor aracı ya da şifa kaynağı olamaz.
 
‘Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.’ (Ra’d, 28) buyruğu ile Cenâb-ı Mevla biz insanlara en güzel arınma, rahatlama yada meditasyon yolunu göstermişken, Hinduizm ve Budizm’in çok önemli bir ibadet türü olan yoga da çare aramaktan ivedikle vazgeçmeliyiz. Müslümanlar olarak, helal ve haram sınırları karşısındaki tutumumuza bakmalı ve her birimiz şu soruları kendimize sormalıyız: Helal-haram duyarlılığı çerçevesinde bir hayat mı yaşıyoruz? Yoksa bir idrak tutulması içinde miyiz? Müslüman her adımında helal bilinciyle yaşamalı haramlardan uzak durmak için elinden gelen mücadeleyi vermelidir.


Vuslat ATALAY diğer yazıları