Vuslat ATALAY

İman Avcılarına Dikkat!!!

İman Avcılarına Dikkat!!!

'Dini kimden aldığınıza dikkat ediniz!’, ‘Aman iman avcılarına dikkat ediniz!’

Abdullah DEMİRCİOĞLU Hocaefendi yıllar öncesinde yaptığı sohbetlerinde ‘Aman iman avcılarına dikkat ediniz!’ şeklinde uyarılara yaparak bugünlere işaret buyurmuşlardır. Defaten de ‘Dini kimden aldığınıza dikkat ediniz!’ şeklinde uyararak önümüze ışık tutmaya çalışmışlardır.

            Bu cümleleri nasıl anlayıp yorumlamak lazım gelir? Acaba ilim sahibi zatlar ve bu zatlar dışında da ara ara duyduğumuz buna benzer cümlelere kulağımızı sonuna kadar açıp içerimi alıyoruz ve dahi aklımıza ve kalbimize işlemesine izin veriyoruz? Yoksa kulağımızdan teğet geçip gitmesine mi izin veriyoruz nasılsa ben dinimi biliyorum düşüncesi ile?

            İman, kelime anlamı olarak inanmak, tasdik etmek iken dini açıdan anlamı Peygamber (sav) Efendimizin, Allah (cc) tarafından haber verdiği kesin olarak bilinenlere şartsız olarak inanmaktır. Elbette bizler dinimizin emir ve yasaklarına, iman ederken, bu esaslar üzerinde gizliden yapılan tahribatları görememekteyiz. Kur’an’ı Kerim’den ayet çıkarmak ya da Sevgili Peygamberimizin (sav) hadis-i şeriflerini yok saymak gibi hadsizliğe başvuran kimi bilgili insanlara olması gereken tepkiyi yeterince vermekte acze düşmekteyiz.

            Görsel ve yazılı iletişim araçları hızla gelişmekte ve etki alanı her haneyi kapsamaktadır günümüzde. Televizyonu her açtığımızda karşımıza mutlaka bir hoca unvanlı bir kişi çıkmakta ve insanların din hakkındaki sorularını yanıtlamakta ya da çeşitli rütbelerde ki insanlar cilt cilt kitaplar yazıp hizmete sunmaktadır. Dışarıdan bakıldığında tertemiz duygularla Müslümanları aydınlatmak olan bu ulvi görevde, derinlere baktığımızda hangi mecradaki, hangi muhatap, ehil din âlimi olarak gerçek Din-i Mübin-i İslam’ı doğru anlatmaktadır?

            Sosyal mecralarda, bir sürü yalan yanlış yazıların altına büyük tasavvuf âlimlerinin ya da Sevgili Peygamberimizin (sav) ismi yazılarak sanki doğruymuş gibi paylaşılmaktadır. Üstüne üstlük birde bu yazılanların başkalarına dağıtılması istenmekte ve birde medet umulmaktadır. Hâlbuki Peygamberimize yalan söz isnat etmek ‘Bana yalan söz isnad etmeyin. (Yani söylemediğim halde Bana şunu şunu söyledi şeklinde yalan söz atfetmeyin.) Muhakkak ki kim Bana yalan söz isnad ederse, cehennemde oturacağı yeri hazırlasın!’ buyruğu ile kesinlikle yasaklanmışken(Buhari, İlim, 38). Maalesef ki Müslüman burada dine yapılmaya çalışılan bozulmaları görememekte ve bilmeden onlara hizmet etmektedir. Yine Abdullah DEMİRCİOĞLU Hocaefendi bir hutbesinde ‘Yüce Allah, insanı boş yere yaratmamış, akıl ve şuur vererek kendisini iman ve ibadetle yükümlü kılmıştır.’ buyurmaktadır. (Hutbelerle İnsanlığa Sesleniş; Syf 143). Yüce Allah (cc) bize akıl ve şuur vermiş iken elimizde de temel kaynağımız Yüce Kitabımız Kur’an’ımız ve sonrasında da Peygamberimizin hadisleri varken bu aklı kullanmadan, körü körüne her söylenene inanan Müslüman belki de farkına varmadan iman dairesinde çıkmak gibi ağır sonuçları olan bir yolda ilerlemektedir.

            Na ehil insanlar tarafından oluşturulmuş bütün kaynakların araştırılmasına imkân veren platformlar artık herkesin rahatlıkla ulaşabileceği mesafede bulunmaktadır. Bizler her okuduğumuz veya gördüğümüzü aynı idrak seviyesinde kabul edip yorum yapacak seviye de bulanamayız elbette. Mutlak surette yanlış ya da hatalı olan bir Müslüman kardeşimizi gördüğümüzde ona doğruyu göstermek, hak olana yönlendirmek bizim en temel vazifemizdir. Sevgili Peygamberimizin (sav) ‘İsterse zalim, isterse mazlum olsun mü’min kardeşine yardım et!’ mübarek buyruğunda da anlaşıldığı üzere mü’min kardeşimize her anlamda yardım etme görevini bizlere yüklemiştir.

            Dijital dünyanın gelecekte analog hayatın yerini alacağını herkes artık öngörebilmektedir. Durum ve gidişat böyleyken tabiki Müslümanında bu durumdan geri kalması, yerinde sayması söz konusu olamaz. Ancak bu ilmi hangi şartta alması gerektiğini de yine aklı ve şuurunu kullanarak belirlemesi gerekmektedir. Her Müslüman her an tetikte durmalı ki nereden saldıracağı belli olmayan iman avcılarına karşı kendini ve Müslüman kardeşini koruyabilsin.

                                                                                                                  


Vuslat ATALAY diğer yazıları