Mü´minlerin Annelerinin İzinde - Hz. Hatice (r.anha)
Cenâb-ı Allah celle ve alâ, Hz. Hatice (ra) validemizin şefaatine nail eylesin, bizleri kendisine cennetinde komşu eylesin...
‘Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri de, onların analarıdır.’ (Azhap,6) ayet-i kerimesi ile Sevgili Peygamber aleyhisselatu vesselam Efendimizin kıymetli zevcelerinin hürmet ve saygıda öz annelerimiz gibi anne hükmünde olduğu buyrulmuştur Cenâb-ı Allah celle ve alâ Hazretleri tarafından. Sevgili Peygamberimizin en yakınlarında, hane içlerinde bulunma şereflerine nail olan bu mübarek hanımların her biri ayrı ayrı ahlâk timsali yüce şahsiyetlerdir ve her halleri ile bizlere örnek teşkil etmektedirler. Bizde sürçi-lisan etmemeye çalışarak kıymetli hayatlarından örnekler ile yolumuzu aydınlatmaya çalışalım biiznillah.
Sevgili Peygamberimizin (sas) ‘…..Bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı da Hatice’dir.’ (Buhârî,Menâkıbü’l- Ensar,20) buyurduğu, yine başka bir hadis-i şerifte ‘Cennet hanımlarının en hayırlısı dört kişidir: Hatice bint Huveylid, Fatıma bint Muhammed, Asiye bint Mezahim ve Meryem bint İmran’dır.’ (Ahmed b. Hanbel, Müsned, I,293,316) buyurduğu üzere ümmetin en hayırlı hanımı, ilklerin ilki Hz. Hatice (ra) validemiz, daha İslam dininin gelmediği karanlık, cahiliye döneminde bile ahlakı ile ışık saçan Hz. Hatice (ra) validemiz, Mekke’nin ‘Tâhira’ ismiyle andığı en seçkin hanımefendisidir.
Bu dünya üzerinde gelmiş geçmiş en mutlu evliliklerden biri olan Sevgili Peygamberimiz aleyhisselatu vesselam Efendimiz ile Hz. Hatice (ra) validemizin evliliğinde, Sevgili Eşi’nin mutluluğu ve rahatı için her türlü fedakârlıkta bulunurken, İslamiyet’in gelişi ile de yaşadığı her türlü cefada maddi ve manevi olarak da en büyük destekçisi olmuştur.
İlk vahyin gelmesi ile yaşadığı tecrübesini kıymetli annemiz ile paylaşan Sevgili Peygamberimize (sas) karşı ‘Endişelenme! Yemin ederim ki, Allah Seni hiçbir zaman mahcup etmez. Çünkü Sen akrabanı gözetirsin, doğru sözlüsün. Acizlerin elinden tutar, yoksulları kollarsın. Misafiri ağırlarsın. Haksızlığa uğrayanın yardımına koşarsın.’ (Buhârî, Bed’ü’l-Vahy,1) şeklindeki pek değerli sözler ile cevap veren Hz. Hatice (ra) validemiz, hem üstün ahlakını yeniden göstermiş hem de İslam dinine ilk inanan insan olma şerefine nail olmuştur.
‘Cennet içinde hiçbir gürültünün, çalışıp yorulmanın olmadığı, inciden bir köşkün verileceğini…’ müjdesi ile daha hayatta iken cennetle müjdelenen sahabiler arasında yer alan Hz. Hatice (ra) validemizin faziletinin ne kadar büyük olduğunu görmekteyiz.
Sevgili Peygamberimiz(sas), Hz. Hatice (ra) validemizin vefatına kadar başka bir hanım ile evlenmemiş, vefatı ardından da Medine yıllarında ‘Bana O’nun sevgisi bahşedildi.’ (Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 75) buyurarak sevgi ve hasretini sıklıkla dile getirmiştir.
Sevgili Peygamberimizin (sas), vefat eden kıymetli eşini, Hz. Hatice (ra) validemizi, sıklıkla anıyor olmasına sitem eden Hz. Aişe (ra) annemize şu cevabı vererek Hz. Hatice (ra) validemizin yerinin tarif edilemez derece de bambaşka olduğunu buyurmuştur: ‘Yüce Allah Bana Hatice’den daha hayırlı bir eş vermemiştir. Bütün insanlar Bana inanmazken, O, Bana inandı. Herkes Beni yalanlarken, O, Beni doğruladı. İnsanlar (yardımlarını) Benden esirgediklerinde, O, Bana malıyla destek oldu. Yüce Allah Bana başka kadınlardan değil O’ndan çocuklar ihsan etti.’ (İbn. Hanbel, VI,118)
Hadis-i şeriflerde buyrulduğu gibi Peygamberimizin (sas) yaşadığı zor yıllarda en büyük destekçisi olan Hz. Hatice (ra) validemiz, muhasara yılları da dâhil olmak üzere bütün hayatı boyunca hem servetini Peygamberimiz ve İslam davası yolunda harcamış hem de manen Mübarek Eşi ile omuz omuza yaşama şerefine ulaşmıştır.
Mü’minlerin Annesi olmak gibi büyük bir mükâfata ulaşan ilk kadın Haticetü’l Kübra, hicrete üç yıl kala ebedi hayata göç etmiştir. Vefat ettiği sene tarihe ‘Hüzün Senesi’ olarak geçmiştir.
Hz. Hatice (ra) validemiz ile Peygamberimizin yirmi beş sene süren evliliği süresince Kasım, Zeyneb, Rukıyye, Ümmü Gülsüm, Fatıma ve Abdullah dünyaya gelmiştir.
Hz. Hatice (ra) validemizin kabri Cennetü’l Muallâ’da yer almaktadır. Kanuni Sultan Süleyman tarafından yüksek kubbeli bir türbe yaptırılmış olmasına rağmen 1925 yılında dönemin idarecileri tarafından kabristandaki bütün türbeler yıktırılmıştır. Günümüzde Cennetü’l Muallâ hala mezarlık olarak olmasına rağmen hiçbir mezar taşı bulunmamaktadır.
Cenâb-ı Allah celle ve alâ, Hz. Hatice (ra) validemizin şefaatine nail eylesin, bizleri kendisine cennetinde komşu eylesin…
Vuslat ATALAY diğer yazıları
- 09 Aralık 2023 İslam Seccadesinden Yoga Paspasına mı?
- 15 Temmuz 2023 Mü'minlerin Annelerinin İzinde -3
- 11 Eylul 2022 Mü´minlerin Annelerinin İzinde -2
- 01 Aralık 2021 Şifayı Veren Hüda´dır Başkasına Meyletmem
- 08 Haziran 2021 İman Avcılarına Dikkat!!!
- 08 Şubat 2021 Şifa mı Yoksa Bidat mı?
- 18 Ekim 2020 Müminin Miracı NAMAZ
- 26 Nisan 2020 İçinizden Bana En Çabuk Kavuşacak Olanınız...