Halis EŞREF

Kutadgu Bilig ve Bilgelik Kavramı

Kutadgu Bilig ve Bilgelik Kavramı

Ne kadar bilsen de yine ara; bak, bilen diğerine sorarak erişir.

XII. yüzyılda Türk edebiyatı İslâmiyet’in etkisiyle yeni bir yörüngeye girmiş, yakın çevredeki Müslüman milletlerle iletişimin sonucu olarak ilk İslâmî eserler verilmeye başlanmıştır.

Türk örf ve ananelerine göre kurulan Karahanlı Devletinin, X. Yüzyılda İslâmiyet’i kabulüyle, ilk İslâmî Türk yazılı eserleri meydana getirildi. Karahanlı hükümdarlarının âlimlere olan büyük saygısı sebebiyle Türkistan, Mâverâünnehir şehirleri birer medeniyet ve kültür beşiği haline gelmiş, bu dönemde Türk dili, edebiyatı, kültürü ve tarihi için çok önemli eserler yazılmıştır. Bu eserlerin başında da Kutadgu Bilig gelmektedir. Kutadgu Bilig İslâm’ın yayılmasından sonraki Türk edebiyatının yüksek seviyede olduğunun açık bir delilidir. Kutadgu Bilig, insana her iki dünyada tam manasıyla kutlu olmak için gereken yolu göstermek amacıyla kaleme alınmış bir eserdir.

Kutadgu Bilig’in yazarı Yusuf Has Hacib, Balasagun Türklerinin 960-961 yılında İslâmiyet’i kabul etmesinden 58 yıl sonra, 1018 yılında aynı şehirde, Balasagun’da doğmuştur. Nüfuzlu bir aileden dünyaya gelmiştir. Gençliğinde iyi eğitim görmüştür. Yusuf’un doğduğu tarihte İslamiyet, bu Türk yurdunda artık iyice yerleşmiş, kök salmıştır. Yusuf, Türkçeden, Arapçadan, Farsçadan ve memleketinde konuşulmakta olan Orta İran dillerinden, Soğdakçadan geniş bir dil ve yazı bilgisi de kazanmıştır. Firdevsî’nin Şehnâme’sini, Farabî’nin ve İbni Sina’nın Arapça felsefe kitaplarını okumuş, aruza, belâgat sanatına, İslamî bilgilere, Türk atasözlerine, folkloruna, devlet örgütüne, toplum bilime, astronomiye, merak salmıştır. Ayrıca okçuluk, avcılık, kuşçuluk gibi Türk sporlarını da öğrenerek çevgen gibi oyunlara da yabancı kalmamıştır. Bütün bunları Kutadgu Bilig’den öğreniyoruz.

Yusuf Has Hacib, 1069-1070 yıllarında Kutadgu Bilig’i tamamlayarak dönemin hükümdarı olan Süleyman Arslan Han’ın oğlu Hakan Tavgaç Buğra Kara Han Ebu Ali Hasan’a sunmuştur. Hakan kitabı beğenmiş ve ödül olarak Yusuf’a “Has Hacib” yani “Mabeyinci” unvanını vermiştir. Arapça olan bu unvanın Türkçesi “Tayanu” dur. Bu sırada Yusuf’un yaşı 60 olduğu bilinmekle birlikte sonraki hayatı hakkında fazla bir bilgi bulunmamaktadır.

“Kişileri her iki dünyada Kut’a (saadete) eriştirmeye yarayana bilgi” anlamına gelen Kutadgu Bilig, Türk yazınının elde bulunan en eski İslamî eseridir. Yazı sanatı ile ahlak bilgisi ve öğüt alanında büyük bir başyapıttır. Eserde Karahanlı hanedanlığının sosyal ve ekonomik durumu, devlet teşkilatı, memuriyet idaresi, örf, adet gibi konularda önemli bilgiler yer alır. Eser klasik mesnevi tarzında tevhid ve na’atlar ile başlar, 88 bölümden ve 6645 beyitten oluşur.

Kutadgu Bilig’de dört şahıs konuşturulmaktadır: “Adalet”, “Kün Toğdı” isimli bir hükümdardır. “Saadet”, “Ay Toldı” adında bir vezirdir. “Akıl”ın adı “Ögdülmüş”tür ve vezirin oğludur. “Kanaat ve akibet” de “Odgurmuş”tur ve vezirin kardeşidir.

Yukarıda zikredildiği gibi Kutadgu Bilig’in sistematiği dört kişi arasındaki diyalog üzerine kurulur. Bu diyalogların konusu hükümdar Kün Toğdı’nın danışmanlara olan ihtiyacı, Ay Toldı’nın hükümdarı ziyareti, hükümdarın sevgisini kazanması, baş vezir olması ve çok geçmeden Ay Toldı’nın hastalanıp vefat etmesi üzerine kurulmuştur. Onun vefatından önce oğlu Ögdülmiş’e nasihati ve oğlunu hükümdarla tanıştırması, hükümdarın Ögdülmiş’i baş vezirliğe ataması, Ögdülmiş’in bütün gücüyle memleketi tanzim etmesi, halka refah kazandırması eserin sistematiğini oluşturur. Kutadgu Bilig aynı zamanda iyi bir destandır. Açık, tasvirli ve canlı bir dille düşünülmesi zor, soyut felsefî düşünceler açıklanmıştır. Gerek fert olarak gerek cemiyet halinde yaşayan insanların iyi bir siyasetle idare edilip, dünya ve ahirette mesut olabilmeleri için tutulacak yolları gösterir.

Kutadgu Bilig, Karahanlılar Devleti döneminde Türk aydınlarının genel kültürleri, din ve dünya görüşleri, duyuş ve düşünüş ölçüleri, sosyal ve medenî hayatları hakkında önemli bilgiler veren, içerisindeki birçok fikirleri bugün de uyulacak kadar doğru olan üstün vasıflı bir eserdir. Eserde dikkati çeken en önemli noktalardan biri de Karahanlılar döneminde ileri bir devlet teşkilat sisteminin olmasıdır. Ayrıca bu ileri devlet teşkilatında çalışan amirlerini ordu ve halk adamlarının görev isimlerinin Türkçe kelime köklerinden türetilerek oluşturulmasıdır. Bu isimlerden “sübaşı (subaşı), otaçı (odacı), tamgaçı (damgacı), satığçı (satıcı), temürçi (demirci), okçu, yaçı (yaycı)” gibi görev ve meslek isimleri bugün bile yadırgamadığımız kelimelerdir.

Eski Türkler yaradılış ve insan tabiatına büyük önem vermişlerdir. Onlara göre her insan doğuştan kendine ait bir karakter ve kişilik ile var olur. İnsanı insan yapan güzel ahlâkıdır.  Köktürkçede “karakter “kelimesinin karşılığı “kılık” sözcüğüdür. Kutadgu Biligde ise “kılık itig” söz öbeği “Allah’ın özenerek yarattığı kimse” demektir. “Kılıg silik” ise “temiz karakter” demektir. “Kılık”ın toplumda bir ahlâkî kavram olarak yaşaması, insanın özünün ve kişiliğinin iyi olması arzulanmaktadır.” Kılık” sahibi insan halka iyilik eder.  Yaptığı iyiliği başa kakmaz. Kendi yararını istemez, başkalarına yardım eder. (KB.856-857.b.)  Görüldüğü üzere ahlâk her insanın sosyal hayatla olan ilişkisine göre ölçülüyordu. Ahlâkî karakteri kötü kişiye “kılığı kötü” deniliyordu.

Kutadgu Bilig’de daha birçok ahlâkî kavram bulunmaktadır. Yusuf Has Hacib’e göre kendimize karşı olan başlıca ödevlerimizden biri de bilgi edinmek ve bilgili olmaktır. Bunları Kutadgu Bilig’deki şu sözlerinden anlıyoruz:

“Bilgi bil ve yerin başköşe olsun.” (KB.6605.b.)

“Bilgisiz yürek ve dil ne işe yarar; bilgi ile su gibi herkese faydalı ol.” (KB.6606.b)

“Ne kadar bilsen de yine ara; bak, bilen diğerine sorarak erişir.” (KB.6607.b)

“Bilirim dersen, sen henüz bilgiden uzaksın; bilenler arasında sen bilgisizlerden sayılırsın.” (KB.6608.b)

“Bilgi bir denizdir, serçe emse emse bundan ağzına ne kadar su alabilir.” (KB.6609.b)

“Sen ya bilgi bil, insan ol ve kendini yükselt yahut hayvan adını al ve insanlardan uzaklaş.” (KB.6611.b)

“Anlayış nerede olursa orası ululuk kazanır; bilgi kimde olursa o, büyüklük bulur.” (KB.154.b)

“Bilginin manasını bil; bak, bilgi nerde; bilgiyi bilen insanda hastalık uzaklaşır.” (KB:156.b)

“Bütün iyilikler bilginin faydasıdır; bilgi ile göğe dahi yol bulunur.” (KB.208.b)

“İnsan gönlü dibi olmayan bir denizdir gibidir; bilgi onun dibinde yatan inciye benzer.” (KB.211.b)

“Bilgi hiçbir zaman fakirliğe düşmeyen bir servettir; hırsız ve dolandırıcının ona eli erişemez ve onu alamaz.” (KB.313.b)

“Bilginin kıymetini bilgili bilir, akla hürmet bilgiden gelir.” (KB.472.b)

“Bilgili kimsenin yeri gökten daha yüksektir.” (KB.2452.b)

“Kısmetine en çok kavuşan bilgili insandır.” (KB.2448.b)

Türklerde alplik ve bilgelik hakanların vazgeçilmez özellikleriydi. Ayrıca arzu eden her insan bilgiyi öğrenebilirdi. Herhangi bir kast ve sınıf söz konusu değildi. Göktürk Devleti’nin veziri Tonyukuk’un unvanı “Bilge Tonyukuk” idi. Yine Korkut Ata ve Irkıl Koca da birer bilge kişiydi.


Halis EŞREF diğer yazıları