Duymak ve Dinlemek…
O konuşunca, rüzgâr bile susuyordu…
“Biz insanı karışık bir nutfeden yarattık. Onu imtihan ediyoruz. Bu yüzden onu işitici, görücü yaptık.”[İnsân, 2]
Duyma, görme, hissetme ve anlama duyuları ile yaratıldık. Kur’ân-ı Kerim’de birçok yerde gözler ve kalplerden önce kulaklardan bahsedilir.
Mü’minûn suresinin 78. ayetinde Rabbimiz buyuruyor:
“Sizin için kulakları, gözleri ve kalpleri yaratan O’dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz!”
Kur’ân-ı Kerim o kadar yüce ve mucizevî bir kitaptır ki insanı hayretler içesinde bırakır. Araştırmalar gösteriyor ki anne karnında bulunan embriyonun gelişim sürecinde önce iç kulaklar belirir, sonra da gözler oluşmaya başlar. Yeni doğan bir bebek için işitme duygusu, diğer fonksiyonlardan önce oluşur. Ayetlerde geçen öncelik sırası bu yüzden çok dikkat çekicidir.
Çocuk, bir ailenin meyvesidir. O dünyaya geldiği anda, haneyi bir şenlik kaplar, bütün dikkatler ona odaklanır. Anne-baba, bebeğin ilk öğretmenleridir ve doğal olarak ona önce konuşmayı öğretirler.
Konuşmak, kendini ifade edebilmek, derdini söyleyip ona derman olabilmektir. Konuşmadan duygular, bilgiler, sevgiler nasıl paylaşılır? Konuşmak bir ihtiyaçtır. Ama aşırısı zarardır, ziyandır. Konuşurken az ve öz konuşmak gerekir.
Cümlelerde kelime israfından, mâlâyanîlikten vazgeçmeliyiz. İfade ettiğimiz her cümle Allah ile başlamalı, Allah ile bitmeli. Aksi halde, boş konuşmuş oluruz. İnsan boş konuşup durur, sonra konuştuktan sonra kalbe kasvet girer, boş konuştuğunun farkına varır ve derin bir nedamet duyar.
Her ne kadar konuşmak bir ihtiyaç ise, dinlemek de bir ihtiyaçtır. Bir mecliste herkes ihtiyaçtan dolayı içini dökerse, susmadan konuşur durursa, kaos ortamı oluşur. O konuşur, bu konuşur, herkes aynı anda konuşur, ama kimse dinlemez. O yüzden derim ki, anneler babalar, çocuklarına konuşmayı öğretirken, keşke dinlemeyi de öğretselermiş...
Dinlemek her yiğidin harcı değildir. Çünkü dinlemek ne kadar pasif bir olgu gibi görünse de, aslında aktiftir. Dinlerken insan aktarılan onca bilgiyi beynine işler, sonra onları kendi doğrularına göre sıralar.
Şu da bir gerçektir ki herkes konuşmak ister, fakat dinlemeye gelince, kimse dinlemek istemez. Hâlbuki sen konuştuğunda mutlaka bir dinleyen de oluyor. Yoksa kendi kendine konuşmuş olursun. O yüzden sorarım, neden konuşurken bütün dikkatleri üzerimize çekmek istiyoruz da, insanların konuşmalarına izin vermeyip, can kulağı ile dinlemiyoruz acaba…
Dinlemek diyorum, duymak demiyorum. Duymak sadece sesi algılamaktır, dinlemek ise sesi anlamaktır. Allahu Teâlâ nasıles-Semi‘ ismiyle gizli ve açık her şeyi işiten ve duyan, her şeyden haberdar olansa, bizler de O’nun kulları olarak Semi‘ ismiyle dinlemeliyiz kâinatı ve bütün canlıları.
Bir Müslüman kardeşimizin bir derdi, bir sevinci olduğunda, göz bebeklerine bakıp gönülden dinlemeliyiz. Nitekim âlemlere rahmet olarak gönderilen güzel Peygamberimiz biri konuştuğunda ona tüm vücuduyla dönermiş. Beden dili ile bu şu demektir:
“Ey sevgili insan, sen benim için değerlisin, senin söylediklerini dinliyorum, sana önem veriyorum, seni Allah için seviyorum...”
Peygamberimiz bize her yönüyle en güzel örnektir, şâir diyor ki; “O konuşunca, rüzgâr bile susuyordu…”
Rüzgâr bile O’na saygısından dolayı susuyordu. Bizler de müslim, gayr-i müslim demeden, her insana, insan olduğu için ve yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü, diyerek susup dinlemeliyiz...
Bu yüzden derim ki, bırakalım sözlerimizle yarışmayı. Bırakalım laf kalabalığından, kelime israfından, lüzumsuz söz sarf etmeyi de, can u gönülden dinlemeyi de öğrenelim...
Ayşe DEMİRCİOĞLU diğer yazıları
- 09 Aralık 2023 Takvadır Üstünlüğü Belirleyen
- 15 Temmuz 2023 Gayrimüslimle Ölüm Hakkında Sohbet
- 19 Ocak 2023 Ver Elini Filistin…
- 11 Eylul 2022 Haa Suriyeli Değilmişsin! - Irkçılık hakkında
- 04 Nisan 2022 Ramazan Günü Ortodoks Öğretmeniyle Sohbet
- 01 Aralık 2021 Öğrendim ki… Hayat, Önyargı ve “İnsan”
- 08 Haziran 2021 Peygamberlerin Kur’an’daki Fetânet Örnekleri
- 07 Şubat 2021 Kur’an’da Şifa, Kur’an’la Şifa
- 18 Ekim 2020 Dost Kazanmak
- 26 Nisan 2020 Bir Gün Karşına Bir Gayrimüslim Çıkarsa
- 28 Ocak 2020 Biraz tefekkür, Tabiata Bakarken
- 28 Eylul 2019 Doyamadığımız Şu Dünya
- 20 Aralık 2018 Her An Gidecek Gibi Yaşamak…
- 09 Mart 2018 Gülmek, Bir Nimet
- 29 Ekim 2017 Hz. Yusuf (a.s) Gibi Olabilmek...
- 17 Temmuz 2017 Çağın Hastalığı Depresyon ve Sarsılmayan Bir İman
- 21 Şubat 2017 Ey Müzzemmil!
- 25 Ekim 2016 Rabbim, Bunu Boş Yere Yaratmadın...
- 09 Mart 2016 Her An Gidecek Gibi Yaşamak…
- 30 Temmuz 2015 “İnsanlara Güzel Ahlakın Gereğine Göre Davran!” (Hadis-i Şerif)
- 26 Şubat 2015 Nasihatler; Boş Ver!