Ayşe DEMİRCİOĞLU

Takvadır Üstünlüğü Belirleyen

Takvadır Üstünlüğü Belirleyen

“Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” (Hucûrat suresi, 13)

Kültürel ve sosyal antropoloji, insanbilimi dersinden öğrendiğime göre Batı insanının üstünlük iddiasıyla ve kibriyle daha az gelişmiş ülkeleri sömürmeleridir. Sanki medeniyeti batı getiriyormuşçasına çabalama çalışmalarına şahit olmuş tarih. Dünya haritasında dahi Avrupa’nın merkezî bir konumda olduğunu görüyoruz. Batı sanki nasıl giyinileceğini, nasıl oturup kalkılacağını “öğretmiştir”, sanki Afrikalıları, kendince daha düşük konumda olanları kendi tabirleriyle “eğitmiştir”, ıslah etmiştir. Modernlik tabirinin belirli kıyafetle olduğunu, belirli baskılarla mümkün olduğunu göstermeye çalışmıştır. İşte Avrupa’nın geçmişinde yaşanmış kanlı tarihin izleri. Şimdiye dek hâlâ Arapların barbar, gelişmemiş, geri, cahil olarak görülmelerindeki sebep budur. Avrupa’nın kibri, üstünlük iddiaları! Soruluyor insan bilimcileri (antropologlar)  tarafından: ‘Kim neye göre üstündür? Üstünlük ne demektir? Üstünlük standardını kim koyuyor?’ Bu arayış içerisinde senelerdir bu bilim dalında araştırmalar yapılıyor. İnsan kimdir? Nasıldır? Nasıl tanımlanır? Neye göre statü kazanır? Yaşadıkları nelerdir? Neler önemlidir hayatında gibi sorulara cevap aranıyor.

Bu düşüncelere dalarken eşref-i mahluk olan “üstün” insanın tarifini anlatan bir âyet-i kerîme’ye rastlıyorum.

“Ey insanlar!
Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.”(1)

Âlemlerin Rabbi olan Cenâb-ı Allah eşref-i mahluk olan biz insanlara topyekûn hitap ediyor. O’nun bizi bir erkek ve dişiden yarattığından bir şüphe olmadığını buyuruyor. Sonrasında bizi kavim ve kabilelere ayırdığını buyuruyor. Yani nice farklı ırklar, farklı topluluklar, farklı yaşantılarla bizi yarattığını ama seçilmiş, üstün yaratmadığını, herkesi eşit değerde yarattığını buyuruyor. Ve asıl can alıcı olan nokta ise üstünlüğün, en değerli olanının ne ırk olduğu, ne renk olduğu, ne kabile olduğu sadece ve sadece takva olduğunu buyuruyor. Yani takva Allah’tan ne derece sakınıldığı, ne derece O’nun buyruklarına itaat edildiği ile ilgilidir. İşte üstünlüğün buna göre olduğunu Cenâb-ı Rabbü’l âlemin açıklıyor…

Nitekim âlemlere, tüm insanlığa rahmet ve önder olarak gönderilen kutlu peygamberimiz (s.a.s) Veda Haccında bize neleri vasiyet ediyor?

“Ey insanlar!
Dikkat ediniz; Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Takva dışında Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a; beyazın siyaha, siyahın beyaza bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır.”

Hitap o zamanda ashaba ise de, kıyamete kadar insan haklarında geçen insanların hepsinin eşit olduğunu vurguluyor. Rabbimiz bir, hepimizi O (c.c) yarattı. Atamız da birdir, Hz. Âdemdir. Hepimiz o ilk insan ve peygamberden meydana geldik. Rasulullah (s.a.s.)’in hitap ettiği kitle Arap olduğu için, üstünlüğünün Arap ırkı olmadığını vurguluyor. Arap olanın Arap olmayana karşı bir üstünlüğü yoktur. Nasıl ki ırkın bir üstünlük sağlamadığı gibi insanların dış görünüşü olabilen beyaz renk veya siyah renk de bir üstünlük ifade edemez. Peygamberimiz üstünlüğün ancak Allah’a olan itaatte olduğunu bize hatırlatıyor. Öldüğümüzde bize ırkımız, dış görünüşümüz sorulmayacak. Sorulacak olan amellerimizdir…

Düşünelim… Tartalım…

Bir sîgaya çekelim kendimizi…

Bırakalım öyleyse üstünlük iddiasında bulunup kibrimize yenik düşmeyi…

Bırakalım kılık kıyafetimizle kendimizi ispatlamaya çalışmayı…

Bırakalım öyleyse kardeşlerimizi küçük görmeyi, küçümsemeyi…

Bırakalım ırklarla, soy sopla övünmeyi, yarışmayı…

Haydin hepimiz yarışalım “TAKVA’da” inşallah…

 

Vesselâm

[email protected]

 


1. Hucûrat suresi, 13


Ayşe DEMİRCİOĞLU diğer yazıları