Zuhur

Divan-ı Kebirden

Divan-ı Kebirden

Küfür insanığın yüzünü karartmıştı. Hz. Muhammed'in nüru imdada yetişti.

Küfür insanığın yüzünü karartmıştı. Hz. Muhammed'in nüru imdada yetişti.

• Küfür, insanlığın yüzünü karartmıştı. Hz. Muhammed'in nüru imdada yetişti. Sonsuza kadar yaşayacak olan manevî saltanat geldi, ölümsüzlük davulunu çaldılar.

• Yeryüzü manen nürlandı, yeşillere büründü. Gökyüzü sevincinden yenini, yakasını yırttı. Ay ikiye bölündü, tamamıyla rüh oldu.

• Cihan tatlılıkla doldu ve beline mutluluk kemerini bağladı. Kalk, o ay yüzlü tekrar geldi!

• Dünyaya ait düşüncelere dalan bir çok bağlarla bağlanmış olan akıl, bir gececik olsun aşk padişahına kavuştu. Günah bağları ile bağlı nefis, akla; "Benim bahtım karaymış, ikbal, mutluluk senin kapına geldi." dedi.

• Aşıkların gönüllerinden geçenleri bilen sır çavuşu geldi, başını ayak yaptı, kalem oldu da kağıdın gönlüne, şu hoş, tatlı, müjdeli haberi yazdı:

• "Ey tertemiz gönüller, ne zamana kadar toprağın içinde sabredeceksiniz? Haydi, mezarlarınızdan sıçrayın, çıkın, size ilahî yardım geldi."

• Kıyamet davulunu çaldılar, mahşer surunu, yeniden dirilme surunu üflediler. Ey ölüler! Vaat edilen yeniden dirilip kalkma vakti geldi.

• "Kabirdekiler dirildiler çıktılar, gönüllerindekiler açığa çıktı" ayeti bilindi. Sür sesi geldi. Can da maksadına erişti.

• Dün gece, gökyüzünde parlayıp duran yıldızlardan bir gürültü duyulmuştu. Neşeli bir ses şöyle haykırıyordu; "Yıldızı pek kuvvetli olanların en kuvvetli olanı kainatı şereflendirdi."

• Kalk, devran bizim devranımızdır. Aşk padişahı başkasının değil bizimdir! Madem ki, onun bakışı bizim canımızdır. Bize müeyyed, sonu olmayan bir ömür geldi ulaştı.

• Saki, renk vermeden, laf söylemeden, sonu gelmez şarabı döktükçe döktü de Kaf dağı bile deve gibi oynamaya başladı. Zîra alemde yeni bir yaşayış, yeni bir içki derneği kuruldu.

• Yine ruh Süleyman'ı bizi sabah şarabı içmeye çağırdı. Belkıs'ın sınandığı billür döşenmiş saray bize de göründü.

• Din cesetçilerinin inadına, rahmet kapısından kovulmuş şeytanın körlüğüne rağmen ağrıyan gözlerimize gönül ve can sürmesi geldi.

• Mahrem olmayanlar anlamasınlar diye dilime kilit vurdum. "Ey çalgıcı, kalk, sonsuz işret vakti geldi!" diye sen haber ver, sen söyle!


Zuhur diğer yazıları