Zuhur

Mektubat-ı Geylani -8. Mektup

Mektubat-ı Geylani -8. Mektup

– “Rabbin Gafur’dur ve rahmet sahibidir…” Münadisi gönül âlemine şu fermanı duyurur: – “Muhakkak bu bizim rızkımızdır… Ona bitip tükenme yoktur…

Ey Aziz,

Sen bir yolcusun. Yolcu yolunda gerek. Taa ülfet ve üns sultanının tatlı nağmeleriniduyuncaya kadar yoluna devam et…

İşte o tatlı nağmeyi duyuncadır ki:

– “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” (7/122)

Kelamındaki nağmelerinde, ezelde tattığın tadı hatırlarsın. Ve o ilahi hitabı duyunca:

– “Evet, Rabbimizsin dediler…” (7/172)

Şeklinde verdikleri cevabın verdiği sekir hallerini de hatırlamaya başlarsın.

İşte tam o zamandır ki:

– “Vah, Yusuf’a hasretim…” (12/84)

Cümlesini, tekleye tekleye hüzün bülbülleri ötmeye başlar. Tıpkı bir bağ bozumu dönüşü

gibi… Ve onları hüzün sarar.

Ya o bağ bozumu dönüşü. O bülbülleri ne kadar terennüm ettirir ve nasıl içli nağmeler

söyletir bilir misin?

O dönüş bir inkisar ve gönül kırıklığı dönüşüdür. O hali dünyanın:

– “İki gözüne ağlamaktan beyazlık geldi; ama yine de kendini tutuyordu…”(12/84)

Ama yine de halini dışa vurmuyordu.

Sonra… Evet, sonra firkat tanburu:

– “Hüznümü, kederimi Allah’a havale ederim…”(12/86)

Bestesini;

– “Ancak sabr-ı cemil…”(12/18)

Nakaratı ile çalmaya başlar. Ve sırlar seması boşluğunda şevk cezbeleri berk vurur. Ve

şuleler lemean eder. Aşk şimşekleri çakar…

– “O şimşeklerin çakışındaki keskinlik, gözleri göremez hale getirir…”(2/20)

Ayet-i kerimesindeki mana, akıl gözlerinin, görme duygusunu söndürecek bir hal alır.

İşte, bu akıl gözleri söndükten sonradır ki, esef ibareleri yaşlarını ruhlara ait gözbulutlarından bir rahmet damlaları halinde düşürmeye başlar.

Bundan sonra araziler yeşermeye başlar. Nerede araziler? Diye sorma… Oku anla… Şu

ayet-i kerimede belirtilen mana arazileri:

– “Ahiret ekimini isteyenlerin ekimini arttırırız…”(42/40)

Ve o arazilerden:

– “Allah size çok ganimetler vaad etti…”(48/20)

Nebatları biter…

İş o vuslat emrinin nağmesini duyabilmekte. Ondan sonra olacaklar kendiliğinden olur.

Bülbüller öter. Gönül dilleri nağmeler söyler. Cezbe şimşekleri çakar. Rahmetler yağar. Ve:

– “Kim Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter…”(65/3)

Bahçesinde ümit reyhanları kokmaya başlar.

– “Allah emrini yerine getirir…”(65/3)

Nefhaları ile o reyhanlar etrafa yayılır. Hem de eksiksiz.

– “Sabredenlerin ecri hesapsız verilir…”(39/10)

Fermanı ilahisi gereğince, sabır ilaçları dallarında yemişler görünmeye başlar. Hem de

tam ve olgun…

– “İşte bu bizim ihsanımızdır, dilersen dağıt… Dağıtmasan da olur. Bunda hesaba

çekilmek yok…”(38/39)

Sonra:

– “Rabbin Gafur’dur ve rahmet sahibidir…”(18/58)

Münadisi gönül âlemine şu fermanı duyurur:

– “Muhakkak bu bizim rızkımızdır… Ona bitip tükenme yoktur…”(38/54)

Cenab-ı Hakk bizlere de bitip tükenmesi olmayan nimetinden ihsan eylesin…

Amin!…


Zuhur diğer yazıları