Tasarrufta Bulunmak
Bir gece yarısı Geylânî Hazretleri abdest alıyorken birden takunyasını çıkararak karanlığa doğru fırlatır....
Tasarruf, sözlükte; bir işte hareket etmek, bir işin içine girip idare etmek gibi anlamlara gelir.
Istılâhta ise yüce Allah’ın izni ile insanlara ve eşyaya çeşitli şekillerde etki etmek, onları idare etmek demektir. Allah’ın çok yakın dostlarına bahşettiği bir lütuf ve keramet olan tasarruf hadisesinde, “Attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı” (Enfâl/17) âyetinde ifade edildiği gibi gerçek fail Hz. Allah’tır. Sûfiler bu durumu, maşayla sobadan ateş alan adamın haline benzetirler. Sobadan ateşi alan maşa mıdır, yoksa adam mı? Bu misalde, Allah dostunun rolü maşa mesabesindedir. Abdülkâdir Geylânî gibi bazı büyük velîlerin, öldükten sonra da tasarruf ettiği bilinir ve nakledilir.
Bir gece yarısı Geylânî (k.s) abdest alıyorken birden takunyasını çıkararak karanlığa doğru fırlatır. Bu esnada olan olmuştur. Meğer aziz Pîre bağlı bir müride o sırada evine giren bir hırsızın saldırısına uğramıştır. Talebesinin “himmet şeyhim” nidasını işiten Pîrin takunyası ise hırsızın başında patlamıştır.
Tasarruf için ism-i a‘zam başta olmak üzere bazı Esmâ-ı İlâhî ve bazı me’sûr ibareler kullanılır. Ancak bu gibi esmânın etki edebilmesi kişiye bağlıdır. Yani tesir için, Hz. İsa ağzı gereklidir. Tasarrufta gerçek fâilin kul olduğuna inanmak, şirktir. Zira gerçek fail Allah’tır. Tasarrufta etkili olanlara “el-Bâzü’l-Eşheb / Tuttuğunu koparan doğan kuşu” adı verilir. (Ethem Cebecioğlu, Tasavvufi Deyimler Sözlüğü, Tasarruf Md.)
Süleyman peygamberin cinlere, kuşlara ve rüzgara tasarruf ettiği temel kaynaklarda geçmektedir. Yusûf peygamberin, gömleğini Kenan ilindeki (Filistin) babasına gönderdiğinde âmâ olan babasının gözlerinin açılıvermesi de bir çeşit tasarruftur.
Konunun daha iyi anlaşılması açısından şu misali de verebiliriz.
Sivaslılar çok sevdikleri Ziyâüddin Abdurrahmân Hâlis Talebânî (k.s) Hz.lerinden bir halifesini memleketlerine göndermelerini isterler. Talebelerine konuyu açtığında hiçbirisi Hazretin yanından ayrılmak istemez. Ancak Sivaslılar birkaç kez ısrarla ve muhabbetle taleplerini iletirler. Abdurrahmân et-Talebânî (k.s), onların bu samimiyetine binaen yolda karşılaştığı kalender meşrepli bir zâta selam verir, onunla bir müddet konuşur ve ona nazar ederek vâsıl-ı ilallâh olmasına vesile olur. Yani tasarrufta bulunur. Tasavvuf tarihinde Nûr Ali Baba (k.s) olarak bilinen bu zâtı halifesi olarak irşad için Sivas’a gönderir.
Araştırıldığında, günümüzde ve mazide konuya ilişkin sayısız örnek görülecektir. Özellikle asr-ı saâdette yaşananlar daha bir önem arz eder.
Peygamberimiz (a.s) Mekke’nin fethi günü Kabe’yi tavaf ederken, Fadâle el-Leysî öldürmek maksadıyla Efendimize yaklaşınca, Efendimiz (a.s) ona doğru vardı ve:
“Sen Fadâle misin?” diye sordu.
Fadâle:
“Evet! Fadâle’yim yâ Rasûlallah!” dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
“Sen içinden ne geçiriyordun?” diye sordu.
Fadâle:
“Hiçbir şey düşünmüyordum! Allah’ı zikirle meşgul oluyordum!” dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam güldü ve:
“Allah’tan af ve mağfiret dile!” buyurdu. Sonra, elini onun göğsüne koyunca, kalbi yatıştı, iman hâsıl oldu.
Fadâle:
“Vallahi, göğsümden elini kaldırdığı zaman, Allah’ın yarattıklarından, bana O’ndan daha sevgili olan bir şey yoktu!” demiştir. (İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, IV, 59, İbn Seyyid, Uyûnu’l-Eser, II, 180; Ebû’l-Fidâ, el-Bidâye ye’n-Nihâye, IV, 308)
Görüldüğü gibi Rasûl-i Ekrem (s.a.s) Efendimiz, kendisini öldürmek üzere gelen kişiye Allah’ın izni ve yardımı ile iman, ihlâs ve itkân hususlarında TASARRUFTA bulunmuştur.
Diğer misal de şöyledir.
Cüleybib isimli 15-16 yaşlarındaki bir gencin karşı cinse karşı zaafı olduğu rivayet edilir. Ancak Allah Rasûlü (s.a.s), onu kısa bir konuşmanın ardından ikna eder ve ardından ona dua edip manevî bir atmosfere dahleder. Artık Cüleybib (r.a), Medine’nin en iffetli insanlarından biri haline gelmiştir. Bir süre sonra Peygamberimizin dünürlüğüyle evlenir. Üç-beş hafta sonra da bir cihada iştirak eder ve orada şehid düşer. Bazıları şehitlerini araştırmaktadır.
“Kayıplarınız var mı?” diye sorar Allah Rasûlü…
“Yok” diye cevap verirler.
O ise,
“Ama benim kaybım var” der Cüleybib’in cansız bedeninin yanına varır. Başını dizine koyar ve şöyle buyurur:
“Allah’ım! Bu bendendir, ben de ondanım.” (Müslim, Fedâilü’s-Sahabe/131; Müsned, II, 136, IV, 422, 425)
Hülasa; tasarrufta bulunan kişinin bu işe haiz olması, bir başka deyişle gerekli manevî donanıma sahip olması, tasarrufta bulunulanın ise bu lütfu ilâhîye layık olması gerekir.
Sıradan insanlar tasarrufta bulunamayacağı gibi herkes de bu ikrama uygun değildir.
Genç KALEMLER diğer yazıları
- 15 Temmuz 2023 Kethüda Mescidinin Asırlık Hikayesi
- 18 Ocak 2023 Kıssadan Hisse
- 07 Ekim 2022 Hz. Peygamber'in (sav) Örnek Ahlakı
- 11 Eylul 2022 İlla Edeb, İlla Edeb
- 03 Nisan 2022 Ramazan Orucunun Fazileti
- 01 Aralık 2021 İslam Dini ve Engellilik
- 18 Ekim 2020 Melek Yüzlü Efendim
- 26 Nisan 2020 Pir Abdulkadir Geylani Hazretlerinin Mührü ve Duası
- 28 Ocak 2020 Profesörün İlk Namaz Heyecanı
- 28 Eylul 2019 Veliler Sofrası
- 28 Eylul 2019 Anlat Mürşidim
- 20 Aralık 2018 Tasavvuf Peygamber Efendimizin Yoludur
- 09 Mart 2018 İstemem!
- 29 Ekim 2017 Camiye Gelenler ile Namaz Kılanlar
- 23 Şubat 2017 Şems-i Tebrizî (k.s)
- 25 Ekim 2016 II. Abdulhamid Han´ın Tasavvufi Yaşantısı ve Meşayihle İlişkileri
- 25 Ekim 2016 Na’t-ı Şerîf
- 13 Mayıs 2016 Horasan Erenlerinden Sarı Saltuk
- 31 Ocak 2016 Yâ Sabûr (c.c)
- 30 Temmuz 2015 Sadıklarla Beraber Olun!
- 27 Şubat 2015 Tasavvuf Aslında Ashabın Yaptıklarıdır, Yoludur
- 27 Şubat 2015 Seni Seven Âşıkların
- 26 Şubat 2015 Kâdiriye Tarikatı ve Pir Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin İlmî Derinliği
- 06 Kasım 2014 Sûfîlerden Esintiler / Mansur b. Ammâr (k.s)
- 03 Haziran 2014 Takva Babı -Kuşeyri Risalesi
- 03 Haziran 2014 Allah’a İtimat Etmek - Abdülkâdir Geylânî (k.s)
- 08 Şubat 2014 İlim-Amel Seyr u Sülûk / Aziz Mahmûd Hüdâyî
- 25 Eylul 2013 Ehl-i İrfan – Günah İlletinin Devası
- 17 Eylul 2013 Yolculuğun Kiminle ve Nereye?
- 25 Mayıs 2013 İki Hece Bir Soluk; Vefa
- 16 Şubat 2013 Peygamberimizin İsimleri, Künyesi ve Pak Soyu
- 03 Kasım 2012 Tarikat-ı Kâdiriyye ve Sıdk
- 03 Kasım 2012 Mevlânâ’ya Hakaret Edenler Aynaya Baksın!
- 03 Kasım 2012 Sûfîlerden Esintiler…
- 11 Mart 2012 Kendi Cenaze Namazlarını Kılanlar
- 11 Mart 2012 Mürşid-i Kâmili Ziyâret Âdabı
- 29 Aralık 2011 Mevlid-i Nebî
- 29 Aralık 2011 Tasavvufî Şiirler
- 05 Ekim 2011 Sonsuzluk Kervanı
- 05 Ekim 2011 İlim-İrfân Terkibi ve Medeniyetimiz
- 15 Nisan 2011 Mevlânâ Hazretlerinin (k.s) Vecde Gelişi
- 15 Nisan 2011 Peygamber Efendimiz ve Zühd Hayatı
- 15 Nisan 2011 Şemâil-i Şerîf
- 26 Şubat 2011 Aşk Damlaları - Serkan KAMACI
- 26 Şubat 2011 Hakikate Açılan Pencere, Örtünme
- 25 Aralık 2010 Dört Halifeden
- 12 Ekim 2010 Genç Kalemler - Zuhûr-i Aşk
- 08 Ağustos 2010 Kalk Arkadaş
- 08 Ağustos 2010 Peygamberimizden Oruçla İlgili Cevaplar