Peygamber Efendimiz ve Zühd Hayatı
Bir arpa ekmeği ve kokusu değişmiş bir miktar iç yağıyla Rasûlullâh’ın (s.a.s) yanına gittim...
“Abdurrahman b. Avf’ın evine, içinde ekmek ve et bulunan bir tabak getirdik. Tabak Önüne konulunca Abdurrahman ağladı. Ben:
‘Niye ağlıyorsun?’ dedim. O da:
‘Rasûlullâh aleyhisselâm ile ailesi arpa ekmeğiyle doymadan öldüler. Bizim için hayırlı olan şeyden dolayı geciktirildiğimizi zannetmiyorum.’ diye cevap verdi.”
Hz. Âişe (r.anhâ), Heffan b. Kâhil’e şunu anlattı:
“Bize bir gece Ebû Bekr’in evinden bir koyun budu hediye edildi. Vallahi, onu parçalamak için Rasûlullâh’la adeta yarışıyorduk.
‘Mü’minlerin annesi lambasız mı?’ dedim. O da:
‘Eğer lambamız olsaydı, onu (eti) yerdik. Muhammed’in (s.a.s) ailesinin üzerinden ay gelir geçer de evde ne ekmek pişirilir ne de tencere kaynatılırdı.”
Enes b. Mâlik şunu anlattı:
“Bir arpa ekmeği ve kokusu değişmiş bir miktar iç yağıyla Rasûlullâh’ın (s.a.s) yanına gittim. O’nun ailesinin sabah akşam bir sa’dan başka yiyeceği olmadı. Hâlbuki onlar o sırada dokuz haneydiler.”1
Ebû Hureyre şöyle anlattı:
“Oturarak namaz kılarken Rasulullah’ın (s.a.s) yanına girdim:
‘Yâ Rasûlallâh, neyiniz var?’ dedim.
‘Açlık!’ buyurdu. Bunun üzerine ağladım. Rasulullah (s.a.s):
‘Ebû Hureyre, ağlama! Çünkü dünyada sevabı beklenirse, kıyamet gününde açlığın şiddeti acıkana isabet etmez.’ buyurdu.”2
Enes b. Malik şöyle dedi:
Hz. Fâtıma (r.anhâ), Efendimize (a.s) bir ekmek parçası getirdi. Hz. Peygamber (s.a.s):
‘Fâtıma! Bu parça nedir?’ dedi. Hz. Fâtıma:
‘Bir somun yaptım. Bu parçayı sana getirmeden içim rahat etmedi.’ diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.s):
‘Bu, üç günden beri babanın ağzına giren ilk yiyecektir.’ buyurdu.3
İbn Abbas şunu anlattı:
“Rasulullah (s.a.s) zırhı, ailesine yedirmek için aldığı otuz sa’ arpa karşılığında bir yahudide rehin iken vefat etti.”
Hz. Aişe şunu söyledi:
“Rasulullah (s.a.s), zırhı, yahudi Ebû Şahme’de rehindeyken vefat etti.”
Enes şöyle anlattı:
“Rasûlullâh (s.a.s), gelmem için bana haber gönderdi. Rasûlallâh (s.a.s) hizmetçisini, buğday satın almak üzere bir yahudiye göndermişti. Şöyle buyurdu:
‘Söyle ona, bize iki elbise versin. Bize bir şey gelince onu ödeyelim.’
Adam, halka satış yaparken benimle oyalanmağa başladı. Sonra bana dönüp:
‘Vallahi, Muhammed’in (s.a.s) ne ekini var, ne sağılır hayvanı. Bana nerden ödeyecek?’ dedi. Gelip Peygamber’e (s.a.s) bildirdim. Hz. Peygamber (s.a.s):
‘Allah’ın düşmanı yalan söylemiş. Eğer bana verseydi, borcumu ona öderdim. Ben ona, onlardan daha hayırlıyım.’ buyurdu ve şunu ilave etti:
‘Kişinin yamalı elbise giymesi, onun için, emanet olan şeyi yemesinden daha hayırlıdır.’4
Ebû Hazim şunu anlattı:
Ebû Hureyre’nin, parmağıyla birkaç defa işaret ederek şöyle dediğini gördüm:
“Ebû Hureyre’nin canı elinde olan Allah’a yemin olsun! Rasûlullâh (s.a.s) ile ailesi, dünyadan ayrılıncaya kadar üç gün arka arkaya buğday ekmeğinden doya doya yememiştir.”5
Simak b. Harb şöyle demiştir:
“Nu‘mân b. Beşir’in, ‘Ömer b. Hattâb’ı, hutbe okurken dinledim’ dediğini duydum. Ömer, insanların dünyadan elde ettiklerini andıktan sonra:
‘Rasûlullâh’ın bütün gün kıvranıp, karnını doyuracak kötü (kalitesiz) hurma bile bulamadığını gördüm.’ dedi.”6
Câbir (r.a), şunu anlattı:
“Rasûlullâh’la (s.a.s) arkadaşları (Hendek savaşı için) hendek kazarlarken üç gün hiçbir yiyeceğin tadına bakmadan kaldılar.
‘Ya Rasûlallâh! Burada çok sert bir damar var.’ dediler. Bunun üzerine Rasûlullâh (s.a.s):
‘Orayı su ile ıslatın.’ dedi. Orayı su ile ıslattılar. Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.s) balyozu eline aldı ve ‘Bismillâh’ diyerek oraya üç defa vurdu. Böylece orası kumları savrulan bir yığın haline geldi. Bir aralık göz attığımda Rasûlullâh’ın, karnına taş bağladığını gördüm.”
Hz. Âişe (r.anhâ), Urve’ye şunları söyledi:
“Yeğenim! Vallahi! Biz üç defa hilali görürdük de Rasûlullâh’ın (s.a.s) odalarında ateş yakılmazdı. Ben de:
‘Teyzeciğim! Bu süre içinde sizin hayatınızı devam ettiren neydi?’ dedim. O da:
‘İki siyahla, yani hurma ve su ile yaşıyorduk. Ancak Rasûlullâh’ın (s.a.s) ensârdan komşuları vardı. Onlar ne iyi komşulardı! Onların, sütü için besledikleri koyunları vardı. Rasûlullâh’a (s.a.s) onların sütünden verirlerdi.”7
[1] Buharî, Sahih, III, 186; Ebu Nuaym, Hılyetu’l-Evliya, VI/280; İbn Hacer, Fethu’l-Bari V/140, 141.
2 Hatib, Tarih, III, 15; İbn Asakir, Tarih, VI/329.
3 İbn Sa’d, Tabakatü’l-Kübra, I, 114; Zebidî, İthafu’s-Sadeti’l-Muttakîn, VII/391.
4 İbn Hanbel, Müsned, III, 244; İbn Hıbban, Sahih, 1628; Tarihu’l-Hatib, III, 155; İbnu’l-Cevzî, Kitabu’l-Mevzuat, I/55, 56.
5 Buharî, Kitâbu’l-Eymân/22, Kitâbu’l-Et’ime/23, Kitâbu’r-Rikâk/17; Müslim, Sahih, Kitâbu’z-Zühd/ 20, 25, 33; Nesaî, Sünen, Kitâbu’z-Zehâyâ/37; İbn Mace, Sünen, Kitâbu’l-Efime/48, 49; İbn Hanel, I, 98, 434, IV, 442, VI, 128, 156, 187, 255, 277.
6 Müslim, Kitâbü’z-Zühd, 36.
7 Buharî, III, 186; Ebu Nuaym, VI/280; İbn Hacer, V/140, 141.
Genç KALEMLER diğer yazıları
- 15 Temmuz 2023 Kethüda Mescidinin Asırlık Hikayesi
- 18 Ocak 2023 Kıssadan Hisse
- 07 Ekim 2022 Hz. Peygamber'in (sav) Örnek Ahlakı
- 11 Eylul 2022 İlla Edeb, İlla Edeb
- 03 Nisan 2022 Ramazan Orucunun Fazileti
- 01 Aralık 2021 İslam Dini ve Engellilik
- 18 Ekim 2020 Melek Yüzlü Efendim
- 26 Nisan 2020 Pir Abdulkadir Geylani Hazretlerinin Mührü ve Duası
- 28 Ocak 2020 Profesörün İlk Namaz Heyecanı
- 28 Eylul 2019 Veliler Sofrası
- 28 Eylul 2019 Anlat Mürşidim
- 20 Aralık 2018 Tasavvuf Peygamber Efendimizin Yoludur
- 09 Mart 2018 İstemem!
- 29 Ekim 2017 Camiye Gelenler ile Namaz Kılanlar
- 23 Şubat 2017 Şems-i Tebrizî (k.s)
- 25 Ekim 2016 II. Abdulhamid Han´ın Tasavvufi Yaşantısı ve Meşayihle İlişkileri
- 25 Ekim 2016 Na’t-ı Şerîf
- 13 Mayıs 2016 Horasan Erenlerinden Sarı Saltuk
- 31 Ocak 2016 Yâ Sabûr (c.c)
- 30 Temmuz 2015 Sadıklarla Beraber Olun!
- 27 Şubat 2015 Tasavvuf Aslında Ashabın Yaptıklarıdır, Yoludur
- 27 Şubat 2015 Seni Seven Âşıkların
- 26 Şubat 2015 Kâdiriye Tarikatı ve Pir Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin İlmî Derinliği
- 06 Kasım 2014 Sûfîlerden Esintiler / Mansur b. Ammâr (k.s)
- 03 Haziran 2014 Takva Babı -Kuşeyri Risalesi
- 03 Haziran 2014 Allah’a İtimat Etmek - Abdülkâdir Geylânî (k.s)
- 08 Şubat 2014 İlim-Amel Seyr u Sülûk / Aziz Mahmûd Hüdâyî
- 25 Eylul 2013 Ehl-i İrfan – Günah İlletinin Devası
- 17 Eylul 2013 Yolculuğun Kiminle ve Nereye?
- 25 Mayıs 2013 İki Hece Bir Soluk; Vefa
- 16 Şubat 2013 Peygamberimizin İsimleri, Künyesi ve Pak Soyu
- 03 Kasım 2012 Tarikat-ı Kâdiriyye ve Sıdk
- 03 Kasım 2012 Mevlânâ’ya Hakaret Edenler Aynaya Baksın!
- 03 Kasım 2012 Sûfîlerden Esintiler…
- 11 Mart 2012 Kendi Cenaze Namazlarını Kılanlar
- 11 Mart 2012 Mürşid-i Kâmili Ziyâret Âdabı
- 29 Aralık 2011 Mevlid-i Nebî
- 29 Aralık 2011 Tasavvufî Şiirler
- 05 Ekim 2011 Sonsuzluk Kervanı
- 05 Ekim 2011 İlim-İrfân Terkibi ve Medeniyetimiz
- 15 Nisan 2011 Mevlânâ Hazretlerinin (k.s) Vecde Gelişi
- 15 Nisan 2011 Şemâil-i Şerîf
- 26 Şubat 2011 Aşk Damlaları - Serkan KAMACI
- 26 Şubat 2011 Hakikate Açılan Pencere, Örtünme
- 25 Aralık 2010 Dört Halifeden
- 12 Ekim 2010 Genç Kalemler - Zuhûr-i Aşk
- 08 Ağustos 2010 Tasarrufta Bulunmak
- 08 Ağustos 2010 Kalk Arkadaş
- 08 Ağustos 2010 Peygamberimizden Oruçla İlgili Cevaplar