Ashâb-ı Suffa’nın Tasavvufa Etkisi
Sûfîlerin, terk-i dünya, fakr, istiğna (gönül zenginliği)... gibi durumlarda Ashâb-ı Suffa’yı örnek almaları doğrudur.
Her kim, terk-i dünyaya gösterdikleri sabır, fakre ünsiyet, istemeyi terk gibi hususlarda onların yolunu takip ederse, her asırda Ehl-i Suffa’ya uymuş, onlar gibi tevekkül etmiş olur.
Suffa ve Ashâb-ı Suffa ile tasavvuf ve sûfîler arasında kurulan ilk benzetmeler, hicrî üçüncü asırda ortaya çıkan zühd hareketiyle başlar.(1)Hatta tasavvuf kelimesinin Suffa”dan türediği bile iddia edilmiştir.(2)
Bu konuda Sühreverdî şunları söyler:
“Böyle bir fikir, Arap dilindeki türetiliş kaidelerine uymaz ise de, mana bakımından doğrudur. Çünkü Sûfîlerin hali ile âyet-i kerîmede açıklanan Ashâb-ı Suffa’nın hali birbirine benzemektedir. Onlar da Suffa Ashabı gibi Allah için bir araya geliyor, toplanıyor, sohbet ediyor ve Allah yolunda birbirlerini seviyorlar. Sayıları 400 kadar olan Ashâb-ı Suffa’nın Medine’de sığınacak bir evi ve akrabası yoktu. İlk sûfîlerin mescidlerde, sonrakilerin zaviye ve ribâtlarda toplandığı gibi Ashâb-ı Suffa da Mescid-i Nebevî’de kalıyor, maişet temini için ziraat, hayvancılık ve ticarete başvurmuyor, gündüzleri dağdan odun topluyor, hurma çekirdeklerini eziyor, geceleri ise ibadet, Kur’ân öğrenme ve öğretme işleriyle meşgul oluyorlardı.”(3)
Daha sonraki asırlarda sûfîlerin, ribât, tekke ve zaviyeler kurarak burada kalmalarına sünnetten delil olarak da ‘Suffa’ gösterilmiştir.
Bu hususta Makrizî şöyle demektedir:
“Çünkü Hz. Peygamber (s.a.s) kimsesiz Müslümanlar için mescidin bir köşesini tahsis etmişti.”(4)
Suffa-Tasavvuf ilişkisi hakkında Hâkim’in değerlendirmesi de şöyledir:
“Ehl-i Suffa ile ilgili bu haberleri düşününce, onların; Allah’a (c.c) tevekkül ve verâda, Allah’a ve Rasûlü’ne hizmette ashabın yüceleri olduğunu gördüm. Allah (c.c) onlara, Rasûlü’ne nasib ettiği hayatı; meskenet, fakr, ibadette tazarru’, dünyayı ehline bırakma... şeklindeki hayatı seçip verdi. İşte onlar, tasavvuf ehlinin her devirde kendilerine mensup olduklarını söyledikleri kimselerdir. Her kim, terk-i dünyaya gösterdikleri sabır, fakre ünsiyet, istemeyi terk gibi hususlarda onların yolunu takip ederse, her asırda Ehl-i Suffa’ya uymuş, onlar gibi tevekkül etmiş olur.”(5)
Sûfîlerin, terk-i dünya, fakr, istiğna (gönül zenginliği)... gibi durumlarda Ashâb-ı Suffa’yı örnek almaları doğrudur. Çünkü içinde bulundukları bu halleri onlara Rasûlullâh (s.a.s) tavsiye etmiştir. Fakat imkân bulup Suffa’dan ayrılan, meselâ evlenip bir işle meşgul olanları da bundan men etmemiş, hatta böylelerine de yardımcı olmuştur. Ashâb-ı Suffa arasında Selmân-ı Fârisî, EbûZerri’l-Gıfârî gibi bütün hayatı boyunca Suffa’daki hayatı devam ettirenler olduğu gibi, Ebû Hureyre gibi, daha sonra evlenip zengin bir hayat yaşayanlar da vardır.(6)
(1) Kettânî, et-Terâtîbu'l-îdâriyye, I, 476 vd.
(2) Sühreverdî, Avârifu'l-Ma'ârif, 61.
(3) Sühreverdî, a.g.e., 61 vd.
(4) Kettânî, a.g.e., I, 473.
(5) Hâkim, Müstedrek, III, 16.
(6) Akif Köten, Bütün Yönleriyle Asr-ı Saadet’te İslam, 4/410 vd.
Mizan diğer yazıları
- 19 Ocak 2023 İ'tidal Üzere Olmak
- 01 Aralık 2021 İlimlerde Terimler
- 08 Haziran 2021 Müslüman Mahallesinde Salyangoz Satmak
- 18 Ekim 2020 Şem´a Yanan Pervane Ol
- 28 Ocak 2020 İlmi Ehlinden Almak
- 28 Eylul 2019 Mezhepler Dinin Kalesidir
- 20 Aralık 2018 Zaman, Tasavvuf Zamanıdır
- 20 Aralık 2018 Gül yaprağı olmak, kolay değil!
- 09 Mart 2018 İlhâm Bilgi Kaynağı mıdır?
- 09 Mart 2018 Şimdi Kuşa Benzedi!
- 09 Mart 2018 Allah’ı Zikretmenin Fazileti
- 29 Ekim 2017 Kem Alet İle Kemâlât Olmaz
- 29 Ekim 2017 Ömer Hüdâî Baba Köğengî Hazretleri ve Mürşidi
- 17 Temmuz 2017 Kıssadan Hisseler
- 17 Temmuz 2017 Nevzuhûr Âlimlere Dikkat!
- 17 Temmuz 2017 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye 2. Mektubu
- 17 Temmuz 2017 Allah’a İtimat Etmek
- 23 Şubat 2017 İnsanın Manevî Yapısı ile İlgili Sorular
- 23 Şubat 2017 Kadı Burhaneddin Çilehanesi
- 25 Ekim 2016 Tasavvuf ve Tarikatlarla İlgili Fetvalar
- 25 Ekim 2016 Kutbu’l-Aktâb
- 09 Mart 2016 Nefsin Kötü Hasletlerinden Haset
- 09 Mart 2016 Ricâlü’l-Gayb
- 31 Ocak 2016 Mürşit Kimdir?
- 31 Ekim 2015 Nefsin Kötü Hasletlerinden; Kibir ve Ucb
- 30 Temmuz 2015 Sağlam Bir Tasavvuf Yolunun Esasları
- 24 Nisan 2019 İmam-ı Şâfiî’nin Mürşidi
- 06 Kasım 2014 İstimdât, Tevessül ve Teveccüh
- 08 Şubat 2014 Beni Seviyorsan / Abdülkâdir GEYLÂNÎ
- 17 Eylul 2013 Hakk Yolunda Cesur Ol
- 17 Eylul 2013 Ey Azrail! _ Cengiz NUMANOGLU
- 25 Mayıs 2013 Mücâhede Ehli ve Huyları
- 16 Şubat 2013 Dostuyla Dost Olmak
- 03 Kasım 2012 Pîr Abdülkâdir Geylanî’nin Akîdesi
- 11 Ağustos 2012 Dualar, Zikirler…
- 05 Ekim 2011 Harabe