Mizan

Şimdi Kuşa Benzedi!

Şimdi Kuşa Benzedi!

“Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü?”(Furkân, 43)

Bazıları İslam’da reform yapmak istiyor. Subhanallah, şaşılacak şey! İslam ile aslı bozulmuş olan inanışlar neden bir tutuluyor? Bu türedilerin İslam’dan anladıkları acaba nedir?

Anlamak için, önce anlamak istenen şeye gönül açılmalı. Temiz bir kalp ile o şeye yönelmeli. Herhangi bir önyargı sahibi olunmamalı. Yoksa anladığımız şey, o şey olmaz.

Kırmızı camlı bir gözlükle etrafa bakan, etrafı kırmızıyla karışık zanneder. O gözlüğü çıkarmadan gördüğü hiçbir şey hakikatin ta kendisi değildir.

Misâl; şaşının çift görmesi, aslında bakıştaki bir arıza değil midir?

Demek ki doğru bir bakış olmadan, doğruyu bulmak da olmaz…

Din-i Mübin-i İslam, Allah’ın (c.c) yeryüzüne gönderdiği son Nebinin (s.a.s) tebliğ ettiği dindir. Bu dinin kitabı Kur’an, yeryüzüne nüzul eden son ilahi kitaptır. Gönüllere şifa, akıllara ziyâdır.

Herkes için mi? Normalde bu sorunun cevabı tabiidir ki, evet olmalıdır. Fakat daha dikkatlice tefekkür edersek, bu evet cevabına bazı istisnalar koymak gerekir. Çünkü elbette ki Kur’an öyle olsa da, ona bakan herkes doğru bir bakışla ona yönelmemektedir. Yoksa yeryüzünde mümin olmayan kalmazdı. Rabbimiz (c.c) kitabında şöyle buyurmaktadır:

(Habîbim)Sana Kitabı indiren odur. Ondan bir kısım âyetler muhkemdir ki bunlar Kitabın anası (temeli) dir. Diğer bir kısmı da müteşâbihlerdir. İşte kalplerinde eğrilik bulunanlar sırf fitne aramak (ötekini berikini saptırmak) ve (kendi arzularına göre) onun te'vîline yeltenmek için onun müteşâbih olanına tâbi olurlar. Hâlbuki onun te'vilini Allahtan başkası bilmez, ilimde yüksek payeye erenler ise: ‘Biz Ona inandık. Hepsi Rabbimiz katındandır’ derler. (Bunları) salim akıllardan başkası iyice düşünmez.”(Âli İmrân, 7)

Kalplerinde eğrilik olanlar… İşte bu kimseler için Kur’an hidayet kaynağı olmaz. Doktorun verdiği ilacı kullanmayıp yanında tutanın şifa bulamayacağı gibi; baktıkları Kuran gözlerinden öteye, okudukları Kuran ağızlarından öteye yani kalplerine işlemez.

Çünkü bunların derdi kendilerini dine uydurmak değil, dini kendilerine uydurmaktır. Kendine uyan kısımları alır, uymayanlara kılıf ararlar.

“Kuranın bu emrine uyarsam nefsime ağır gelir, bunu biraz kırpalım. Rasûlullâh (s.a.s) şöyle demiş, buna uyarsam şunları kaybederim, bunu da biraz kırpalım. Din böyle demiş, uyarsam kâfire mahcup olur şirin görünemem, bunu da biraz kırpalım. Bunu da, bunu da, bunu da… Hah şimdi din oldu!”

Hâlbuki Allah (c.c), din olarak yalnız İslam’dan razıdır.

Hidayet rehberi İslam’ın prensipleri nerede, hevânın mahsulü olan sapkın evhamlar nerede?

Rabbimiz (c.c) buyuruyor:

“Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü?”(Furkân, 43)

Ve yine buyurur ki:

“Ayetlerimizde ilhada sapan sapkınlar (ayetlerimize yalan diyenler) elbette Bize gizli kalmazlar. O halde ateşe atılan mı hayırlıdır, yoksa kıyamet gününde güven içinde gelecek olan mı? Düşünün de istediğinizi yapın, çünkü o her ne yaparsanız görür.”(Fussilet, 40)

Allah (c.c) hakkı hak bilip ona tabi olanlardan, batılı batıl bilip ondan uzak duranlardan eylesin.

Âmin, âmin, âmin. Bi hürmeti Tâ-hâ ve Yâ-sîn…


Mizan diğer yazıları