Mizan

Hakk Yolunda Cesur Ol

Hakk Yolunda Cesur Ol

Ey durmadan Allah adamlarına eziyet eden, yuka­rıdaki sözü iyi dinle ve anla

Akıllı ol, yalancı olma. Allah'tan korktuğunu söylüyorsun; fakat halktan biri seni tehdit etse korkuyorsun. Hiç kimseden korkma. İnsanlar sana bir şey yapamaz.

Cin tayfasından çekinme, sana zarar­ları dokunmaz. Dünya azabından korku duyma. Öbür âlemin sıkıntısından üzüntü çekme. Azabı yapacak kudret sahibinden kork. Si­lahtan korkma, onu atacak elden kork.

Aklı başında olan, kulların dil uzatmasına üzüntü duymaz. Al­lah yolunda akıl sahibi, ondan gayri şeylerin sözünden üzülmez. O insan bilir ki; yaratılmışların cümlesi, Hakk (c.c) katında aciz ve perişan­dır. Hepsi O'na muhtaçtır.

Bu anlatılan hâli bulan kul ve bilgisinden faydalanılan büyük insanlar, İslâm dininin hakikatine ermiş olanlar, din doktorlarıdır.

Ey dinini yıkmak isteyen! Hastalığını onların vasıtası ile tedavi et ve Hakk'a koş. Bulunduğun hastalıktan seni o kurtarır. Se­nin bu yıkma hareketin, hastalık doğurur. O zatlar ise şifa yağdırır. O büyük insanlar, sana yarayacak olan şeyleri iyi bilirler.

Yaptığı fiilleri için Allah'a çıkışma. Çıkış yapacaksan nefsine yap. Kötülenecek biri varsa, o da nefsindir, ona söyle. İyilik, yumuşak başlı kimseye yapılır. Kötülük, dik kafa ve isyan eden kişiye olur.

Allah, hayır dilediği kulunu kendi yoluna bağlar. Sabra koşarsa yükseltir. Bağlarını çözer, semaya çıkarır. İyilik verir, imanı kuvvet bulur.

Allah'ım, belasız olarak bize yakınlığını ver. Kaza ve kaderin hükmü anında, bize lutfeyle. Şerli kişiler ezmek isterken bize yetiş. Kötü kimseler, bizi yıkmaya gelirken yardım eyle. Nasıl istersen ve ne zaman dilersen bizi esirge. Din işlerinde yaptığımız hatalar için bizi affeyle. Dünya ve âhiret işlerinde bize afiyet ihsan eyle. İyi işle­ri başarmayı istiyoruz. Bütün işlerde bize ihlâsı nasip eyle. Âmin!

Bir gün Bayezid-i Bistamî oturuyordu. İçeri biri girdi. Sağa ve sola bakmaya koyuldu. Niçin baktığı soruldu, namaz kılmak için te­miz bir yer aradığını söyledi. Bayezid ona döndü ve şöyle dedi:

“Pisliğin görülmediği her yer temizdir. Yalnız, kalbini temiz et. İstediğin yerde namaz kılmaya başla.”

İhlâs sahibi olanlar riyadan korkarlar. Bu bir akabedir. Bu an geçtikten sonra riya ortadan kalkar. Çünkü her varlık Hakk'ın olur. Riya yapacak kimse kalmaz.

Gösteriş, için dışa uymaması hâli, kendini beğenmek, şeytanın oklarındandır; o bu okları kalbe atar ve yaralar.

Büyük insanları dinleyiniz. Hakk'a götüren yolu onlardan öğre­niniz. Büyük yolun yolcuları onlardır. Onlara nefsinizin kötü halle­rini sorunuz. Şahsî arzu ve tabiî isteklerin kötü durumlarını onlar­dan öğreniniz.

O büyükler, başlarına gelecek belayı bildiler. Nefsin kötülüğünü anladılar. Bu yüzden etrafı bırakıp kendi hallerine düştüler. Hayli zaman öyle kaldılar. Nefis canibinden gelen arzuya yıllarca uzaklık duygusu beslediler. Böylece ona galip geldiler; nefislerine hâkim oldular.

Şeytanın üflemesine aldanma. Nefisten bir ok atılırsa yıkılma. O kendi oku ile atar. Ve ancak onun yoluna girersen ok sana değer. Nefsin yoluna girmeyene ok değmez. Malûm şeytan, ancak insan şeytanları vasıtası ile kötülük yapar. Nefis ve kötü arkadaştan Al­lah'a sığın; yardım iste. Bu kadar düşmanla baş edemezsin, O’ndan daima yardım talep et. O yardımını esirgemez. Hakk'ın yardımını varlığında sezer, manevî bir kuvvete sahip olursan, hemen çık; hal­ka koş, nefse yanaş ve şöyle de:

“Topunuz birden geliniz; bana zarar veremezsiniz!”

Yusuf Peygamber, mülk sahibi olup kuvvet kazanınca bü­tün hane halkını yanına çağırdı.

Mahrum, Allah'tan yardım bulamayandır. Asıl zavallı, dünyada ve âhirette Allah'a yakınlık duygusunu kaybedendir.

Geçmişte, kullara gönderilen kitapların bazısında, şöyle buyrulmuştu:

“Ey âdemoğlu, sana sahip olmasam her şey senden el çeker.”

Hakk Teâlâ senden neden el çekmesin ki? O'nun her işine itiraz ediyorsun. O'ndan daima kaçıyorsun. İman sahiplerinden geri dur­duğun yetmiyormuş gibi, bir de eziyet ediyorsun. İşlerin, iman sahip­lerini üzmekte, onları incitmekte. İçinle ve dışınla onları kırmak­tasın. Yaptığın işin kötülüğünü Peygamber Efendimiz’den (s.a.v) din­le:

“İman sahibine eziyet etmek, Beytü’l-Mamur'u ve Kâbe’nin yapılmışını on beş defa yıkmaktan günah itibarı ile daha büyüktür.”

Yazık sana!

Ey durmadan Allah adamlarına eziyet eden, yuka­rıdaki sözü iyi dinle ve anla. Peygamber’in yüce kelâmını iyi dinle. Eziyet ettiğin kimseler, sâlih kimselerdir. Onlar, Allah'a iman etmiş insanlardır. O'nun varlığına iman sahibi olmuşlardır. O'na dayanan ve O'na itimat eden, onlardır. Yakında öleceksin. Malın geri kalacak, bulunduğun evden atacaklar, öğünmekte olduğun mal, se­ni hiç bir sıkıntıdan kurtaramayacak.

 

Kaynak: Futûhu’l-Gayb


Mizan diğer yazıları