Gönül Âlemi
Dîl nazargâh-ı Celîl-i Ekberest /Gönül ise Aziz ve Celîl olan Hakk’ın nazar ettiği evdir.
Arabî lisanında “fuâd”, Farisî’de “dîl” olarak ifade edilen “gönül”, insanın özüdür. Gönül tasavvufta kalbin mertebelerinden bir mertebe olup ayet ve hadislerde gönülden bahsedilmiştir.
Nitekim sûre-i Necm’in 11. âyet-i kerîmesinde “Kalb, gördüğünü yalanlamadı” buyrulmuştur.
“Ben, yere göğe sığmam, ancak mü’min kulumun kalbine, gönlüne sığarım” (Aclunî, Keşfu’l-Hafâ, II, 255, Gazalî, İhyâ, III, 127) kudsî hadisi de gönlün ulviyetini bize bildirmiştir. Gönül Allah’ın (c.c), muhabbetini içine alabilen yegâne varlıktır. Deyimlerimizde de “gönül alma, gönül kırma” olarak kullanılmıştır.
Gönül nazargâh-ı İlâhî’dir. Mevlânâ Hz.leri bu konuyu;
Kabe bünyâd-ı İbrahim-i Halilest / Kabe, İbrâhim aleyhisselâmın yaptığı bir binadır.
Dîl nazargâh-ı Celîl-i Ekberest /Gönül ise Aziz ve Celîl olan Hakk’ın nazar ettiği evdir.
beyti ile ifade etmiştir. Allah’ın nûru en çok mâsivâdan arınmış gönüllerde tecelli eder, parlar. Gönül aynası pâk, sâf ve cilalanmış olanlar, nûru İlâhî’nin şimşeğinin çakışını buradan seyreder.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s): “Allah sizin suretinize ve mallarınıza değil, kalplerinize ve amellerinize bakar” (Müslim, Birr, 33) buyurmuştur.
Yunus Emre’nin (k.s): “Bir kez gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil” ifâdesinin bir benzerini Hz. Mevlânâ (k.s) şöyle dile getirir:
“Ahmaklar, mescide (secde edilen yer) hürmet gösterirken, secde edenin kalbini kırmaya çalışırlar.”
Niyet gönüldedir, aşk gönüldedir, ilm ü irfân gönüldedir, korku ve heyecan gönüldedir. Gönlün dışında ne vardır? Her ne varsa gönüldedir. Gir gönle bulacağını orada bul.
Kuşun rengi yeşil sarı
Çiçekte bal arar arı
Buldum ben gönlümde Yâri
Ben yine İllallâh derim
Yûnus Emre (k.s) Hz.leri de;
Bu kibr u kini götür / Gönüller ele getir
Bir gönül ele almak / Bin Kabe ziyarettir
Gönül Çalab’ın tahtı, Çalab gönle baktı
Ki cihan bedbahtı, her kim gönül yıkar ise
Hakk’ın (c.c) kıymet verdiği gönüldür. Zikir gönüldedir. İman gönül işidir. Beden ölür, çürür gider, zikirle yaşayan gönül ölmez. Denebilir ki insan, gönülden ibarettir. Geri kalanı et ve kemiktir. Gönlünü imar etmeye çalışmayıp, dış âlemini imara çalışanın hali, içi perişan, pis bir evi temizlemeyip dışını cilalayan kişinin haline benzer. Halbuki evin dışı kadar hatta daha fazla olarak, içinin de tertemiz olması gerekmektedir.
İsmail Hakkı Bursevî de bunu şöyle ifade eder.
Dil beyt-i Hüdâ’dır, ânı pâkeyle sivâdan
Kasrına nüzûl eyleye Rahmân gecelerde
Bir başka ârifâne beyitte de bu konu pek güzel ifâde edilmiştir.
Sür çıkar ağyârı dilden tâ tecelli ede Hakk
Pâdişah saraya konmaz hâne mamûr olmadan
Yani, gönül evini temizle ki, padişahlar Padişahı olan Allah (c.c) Hz.lerinin nûru, aşkı o eve yerleşsin. Çünkü içi pis dağınık eve değil padişah, hiç kimseler gelmez.
Gönül birlikteliği de çok önemlidir. Büyüklerimiz buyurmuştur ki: “Gönül birliğiyle dua eden kırk kişinin duası, bir veli duası gibi kabul olur.”
Necip Fâzıl merhûm bu konuda,
Akıl akıl olaydı adı gönül olurdu
Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu
Gönül; Allahu Azimüşşân Hazretlerinin acayip bir sırrıdır. Kapısı zikrullah anahtarı ile açılan bir hazine odasıdır. Bu anahtar “Mürşid-i Kâmil” tarafından kişiye verilir. Alıp kullananlar gönül kapısından girer ve manevî hazinelere nâil olurlar. Zamanımızda gönüller hastadır. Eczane-i Muhammedî’den (s.a.s), işi bilen bir doktordan, eczacıdan Kelime-i Tevhîd ilâcını alıp kullanmalı ve hasta gönlü iyileştirmelidir.
“Gönlünü dünyaya veren, bir parça ekmeğe imanını satan gibidir. Dünyaya bağlanan insan, âleme sultan olsa da gerçekte ölüdür.”
Gönül; Hakk’tan gayrına yabancıdır. Onun sevgilisi, yâri, dostu Allah’tır. Eğer gönül evine Hakk’tan gayrı oturtulursa o gönül hastalanır, kahrından ölür. Onun içini bu sefer nefs istila eder. Nefs, hemen kendi arkadaşlarını çağırır. Bunlar, kibr u gurûr, hırs, hased, ucb, riyâ, benlik vs. vs.dir. Bunlardan Allâhu Azîmüşşân Hazretlerine sığınırız.
Bir Mürşid-i Kâmilin terbiyesiyle, bunlar gönül evinden kovulur, nefsin yerine rûh oturur. Rûh; arkadaşları olan, güzel ahlak, sabır, şükür, aşk, rızâ, tevâzû, ihlâs, itaat, teslimiyeti davet eder. İşte gönül âleminin aslî sahipleri bunlardır.
Şairin ifadesiyle:
Sanma ey Hâce, kim senden zer u sîm (altın, gümüş) isterler
Yevme lâ yenfe‘u (hiçbir şeyin fayda vermediği kıyamet anında) da kalb-i selîm isterler
Kalb-i Selîm; zikrullah ile huzura kavuşmuş, aşk haline gelmiş iman ile dolu samimi gönüldür.
Allah (c.c) cümlemizi gönül âlemine dalan, gark olan, o âlemin güzelliklerini yaşayan kullarından eylesin.
Âmin…
Editör diğer yazıları
- 09 Aralık 2023 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 15 Temmuz 2023 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 18 Ocak 2023 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye Mektubu (7. Mektup)
- 18 Ocak 2023 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 11 Eylul 2022 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 03 Nisan 2022 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 01 Aralık 2021 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye Mektubu (31. Mektup)
- 01 Aralık 2021 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 08 Haziran 2021 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye 26. Mektubu
- 08 Haziran 2021 eş Şeyh es Seyyid Abdurrahmân Hâlis Kerkûkî Hz.nin Nigârâ Adlı Türkçe Gazeli
- 08 Haziran 2021 es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh
- 08 Şubat 2021 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 08 Şubat 2021 Mürîdin nefsiyle olan âdâbı nelerdir?
- 07 Şubat 2021 Şeyhu’l-İslâm Haydȃrîzȃde İbrȃhîm Efendi´nin, Kerküklü Abdurrahman Hâlis Hazretlerinin Biyografisine İçeren Makalesi
- 18 Ekim 2020 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 18 Ekim 2020 Sahih-i Buhari´de Zayıf Hadis Yoktur
- 18 Ekim 2020 Bu Dünya Dar-ı Gaflettir
- 28 Nisan 2020 es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh
- 26 Nisan 2020 Tasavvufi Eğitimin Hedefi ve Bir Prototip
- 28 Ocak 2020 Ya Resulallah - Niyazi Mısri
- 28 Ocak 2020 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye 23. Mektubu
- 28 Ocak 2020 Tasavvufsuz İslami Kalkınma Olmaz
- 28 Ocak 2020 es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh
- 28 Ocak 2020 Hüdâyi Hazretleri´nin Nefis Terbiyesi
- 28 Eylul 2019 Abdülkâdir Geylânî’nin Ahlakı
- 28 Eylul 2019 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye 22. Mektubu
- 28 Eylul 2019 Derviş Olsam
- 28 Eylul 2019 Allah, Kubâ Halkını Niçin Övmüştür?
- 28 Eylul 2019 Bir Kıssa, Bin Hisse - Buyurun Efendim!
- 28 Eylul 2019 Bursa Ulucami’indeki Levhanın Sırrı
- 28 Eylul 2019 Ayasofya Diyor ki
- 28 Eylul 2019 es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh
- 20 Aralık 2018 Cem Olmuş Dervişleri
- 20 Aralık 2018 Kıssadan Hisse -ÇingeneAli-
- 20 Aralık 2018 Siz Hiç Çocuğunuza Böyle Bir Mektup Yazdınız mı?
- 20 Aralık 2018 Tövbe
- 20 Aralık 2018 Ankâzâd´den Tûti İhsan Efendi’ye 21. Mektub
- 09 Mart 2018 Tasdik ve İnkâr Bakımından İnsanlar - Ömer Nesefî
- 09 Mart 2018 Kudüs Davası Sahipsiz Değildir!
- 09 Mart 2018 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye 20. Mektubu
- 09 Mart 2018 Hz. Peygamber, Barış ve Savaş
- 29 Ekim 2017 Kabir Azabını İnkâr Edenlere Güzel Bir Cevap
- 29 Ekim 2017 Suların Kısımları
- 29 Ekim 2017 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye 20. Mektubu
- 29 Ekim 2017 Bir Mucize, Süheyl b. Amr (r.a)
- 29 Ekim 2017 Olmayınca
- 29 Ekim 2017 Gel Papaz Efendi!
- 23 Şubat 2017 Abdesti Bozmayan Şeyler
- 23 Şubat 2017 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye 18. Mektubu
- 23 Şubat 2017 Himmetini Âlî Tut - Pir Abdulkâdir Geylâni Hazretleri