Röportaj - Rektör Abdullah Demircioğlu
“Din, insanın fıtratında yer alan bir duygudur ve eğitimle desteklenmelidir.”
“Din, insanın fıtratında yer alan bir duygudur ve eğitimle desteklenmelidir.”
(Avr. İslâm Ünv. Kurucu Rektörü
Abdullah Demircioğlu)
Zuhûr:
Efendim, kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
A. Demircioğlu:
1949’da Trabzon’un Maçka ilçesinde dünyaya geldim. 1972 yılında Kayseri Yüksek İslâm Enstitüsü’nden, sonrasında İstanbul-Haseki Eğitim Merkezi’nden mezun oldum. Daha sonra Türkiye’nin çeşitli yerlerinde vaizlik ve uzun bir süre müftülük görevlerinde bulundum. 1980 yılına gelindiğinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yurt dışı hizmetleri kapsamında Belçika’nın Gent şehrinde din görevlisi olarak göreve başladım. Bir müddet bu vazifemi ifa ettikten sonra Belçika Eğitim Bakanlığı tarafından İslâm din dersi öğretmenliğine atandım. Bu görevimi 17 yıl boyunca sürdürdüm. Ardından vakıf çalışmalarına ağırlık verdim ve 2005 yılında, yaşadığım Gent şehrinde, az sayıdaki samimi ve gayretli müminle birlikte Avrupa İslâm Üniversitesi’nin kurulmasına katkıda bulundum.
Zuhûr:
Avrupa’nın kalbi olarak nitelenen Belçika’da niçin bir İslâm üniversitesi kurma ihtiyacı hissettiniz?
A. Demircioğlu:
Sorunuzun cevabı İslâm’ın gönderiliş prensiplerinde yakından alakalıdır.
‘Oku! Yaradan Rabbinin adıyla oku!’ ilahî fermânına muhatap olan Sevgili Peygamberimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, Mekke’de gözden ırak bir noktada yer alan Hz. Erkam radıyallâhü anhın evinde, Medine’de ise Mescid-i Nebî’nin içinde bulunan Suffa’da ashâb-ı kirâmın önde gelen âlimlerini yetiştirmiştir.
İlmin ve âlimin önemini her fırsatta vurgulayan Efendimiz aleyhisselâm, şöyle buyurur:
“Beşikten mezara kadar, ilim öğreniniz.”
“İlim öğrenmek, kadın-erkek her müslümana farzdır.”
“Ya âlim ol, ya talebe ol, ya dinleyici ol, ya da bunları sevenlerden ol. Sakın beşincisi olma, yoksa helak olursun.”
Bilindiği üzere dinî eğitim-öğretim kurumları, İslâm kültür ve medeniyetinin mensubu olmaktan onur duyan müslüman ecdâdımızın büyük fedakârlıklarıyla mevcudiyetini sürdürebilmiştir. Kur’ân kursları, imam-hatip liseleri, ilahiyat fakülteleri, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı eğitim merkezleri ile özel vakıf ve derneklerin yürüttükleri faaliyetler bunlardan ilk akla gelenlerdir.
Bu manevî okullardan mezun olanlar, yıllar yılı Avrupa’ya gelerek buradaki dinî eğitim ihtiyacını karşılamak gayesiyle özverili ve takdire şayan faaliyetler göstermişlerdir. Ancak Avrupa’nın eğitim seviyesi ve burada günden güne artan Müslüman nüfus karşısında bu eğitim gönüllülerinin nitelik ve nicelik bakımından yetersiz kaldıkları bir gerçektir. Nitekim sadece Belçika’da, 200 binin üzerinde Müslüman nüfus yaşamaktadır.
Bugün dünya üzerindeki ‘Müslüman imajı’ maalesef zedelenmiştir. Çeşitli vesilelerle İslâm’ın daha iyi anlatılması ve anlaşılmasına ihtiyaç vardır. Müslüman hoşgörüsü ve inancı, yaşam algısı bilinsin istiyoruz. Bu yolda bizlere önemli görevler düştüğünü idrak ederek, bu adımı attık.
Önemli bir husus da, Belçika’da ve Avrupa’nın genelinde Ehl-i Sünnet çizgisinde olmayan bazı zararlı akımların, din kisvesi altında yürüttükleri olumsuz faaliyetlerdir. Bunlar çeşitli yollarla temiz ve saf olan müslüman dimağları, kasıtlı olarak yanlış bilgilendirmekte ve yönlendirmektedirler. Hâlbuki müslümanların, doğrudan doğruya Kur’ân ve Sünnet’e rabıtalı, ilmî ve kültürel mirasına bağlı ve saygılı kadrolara ihtiyacı vardır. Burada yaşayan müslümanların, dinî ve kültürel bilgi, görgü ve etkileşimden büyük ölçüde yoksun olmaları, bu tip zararlı oluşumların işini kolaylaştırmaktadır.
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan müslüman kardeşlerimize dinî hizmet verecek kalifiye eleman bulmanın zorluğu ve bu ihtiyacın özellikle Ramazan ayında had safhaya çıkması, çözüm noktasında bizleri derin bir tefekküre itmiştir.
Yine çocuklarımızın ilk, orta ve lise seviyesindeki okullarda gördükleri dinî eğitimde, Cuma ve bayram namazlarında, düğün, cenaze ve kandil geceleri gibi dinî merasimlerde yaşanan sorunlar ile hastane ve hapishanelerde duyulan din görevlisi ihtiyacı;
Yüce dinimizin, Peygamberimizin, örf ve âdetlerimizin kaynağından doğru olarak öğrenilip öğretildiği akademik seviyede bir kurumun açılması fikrini bizlere ilham etmiştir.
“Niyet hayr, âkıbet hayr” prensibinden hareket eden az sayıdaki samimi müminin gayretleriyle 2005 yılında hayatımızı sürdürdüğümüz Belçika’nın Gent şehrinde, kısa adı İFEG olan Avrupa İslâm Üniversitesi kurularak aynı sene içerisinde faaliyete girmiştir.
Belçika kanun, tüzük ve yönetmeliklerine uygun olarak kurulan Avrupa İslâm Üniversitesi, Belçika’da alanında ilk olma özelliğini taşır.
Yazılı ve görsel medya ile birçok radyo ve televizyon programında geniş yankı bulan ve her kesimden büyük ilgi ve takdir gören kurumumuza, ilme ve yetişmiş insana değer veren hayırseverlerin teveccühleri artarak sürmektedir.
Zuhûr:
Buradaki İslâmî eğitim-öğretim kurumlarına bakıldığında, kurduğunuz üniversitenin oldukça kapsamlı bir eğitim faaliyeti yürüttüğü göze çarpıyor. Bir nevi eski dönemlerdeki medreseleri anımsatıyor. Bu yöndeki düşüncelerinizi alabilir miyiz?
A. Demircioğlu:
Evet, sorunuza binaen kapsamlı bir cevap vermede fayda görüyorum.
Bilindiği gibi hicrî III. yüzyılın sonuna kadar Ahmed b. Hanbel, Ebû Hanîfe, İmâm Şâfi ve İmâm Mâlik gibi, sevenleri, eserleri ve metotları günümüze kadar ulaşan birbirinden kıymetli âlimlerin yürüttüğü eğitim-öğretim çalışmaları, medreselerin kuruluşuna kadar aralıksız sürmüştür.
Günümüzdeki üniversitelerle hemen hemen aynı fonksiyonlara sahip olan medreselerin ve medrese geleneğinin X. yüzyılın sonlarına doğru Karahanlılarla başladığı görülür. Türkistan, İran, Irak, Mısır ve Anadolu’da kurulan yüzlerce medresede; bilim, kültür, sanat, tasavvuf ve ahlak alanlarındaki kıymetli çalışmalarıyla bugün bile insanları irşâd eden çok sayıda âlim yetişmiştir. Muhyiddin-i Arabî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rumî, Akşemseddin, İsmail Hakkı Bursevî, İbrahim Hakkı Erzurumî bunlardan sadece birkaçıdır.
Sonraki dönem İslâm devletlerinin hemen hepsinde bu kurumun varlığını sürdürdüğü görülür. Medreselerde ağırlıklı olarak Kurân-ı Kerîm, Arapça, tefsîr, hadîs, fıkıh ve kelam gibi dinî dersler okutulmuştur. Adı geçen bu dinî ilimlerin yanı sıra matematik, astronomi, coğrafya ve benzeri pozitif bilimlere de yer verilmesi, dinî ve dünyevî bakımdan olgun ve hayatın hemen her alanında söz sahibi olan değerli âlimlerin yetişmesine zemin hazırlamıştır. Yine dönemin medrese eğitim sisteminde Ehl-i Sünnet dışındaki zararlı akımlarla da fikri planda mücadele edilmiştir.
Hülasa kurumumuz; bazı pozitif bilimin yanı sıra ağırlıklı olarak dini bilimlere ağırlık vermekte, geleneksel medrese eğitiminden esinlenerek modern eğitim-öğretim metotlarıyla faaliyetlerini sürdürmektedir.
Zuhûr:
Ders programı, eğitim süresi, mezunlara iş imkânı gibi hususlarda aydınlatır mısınız?
A. Demircioğlu:
Avrupa İslâm Üniversitesi’nde, her milletten müslüman öğrenci kayıt yaptırarak lisans düzeyinde eğitim alabilmektedir.
Ders programı; Türkiye’deki ilâhiyat fakülteleriyle akredite edilmiştir. Kur'ân-ı Kerim, Arapça, Tefsir, Hadis ve Fıkıh gibi İslamî ilimler ana ders olarak okutulmakta, bu temel İslamî ilimler, tamamlayıcı yan ilimlerle de desteklenmektedir.
Bütün dersler, alanında uzman öğretim görevlileri tarafından teorik ve uygulamalı olarak verilmektedir.
Eğitim dili; Arapça, Flamanca ve Türkçedir.
Eğitim süresi; 4 yıldır.
Kayıt yaptıran öğrencilerimize, imkânlar ölçüsünde her türlü kolaylık gösterilmeye çalışılmaktadır.
Mezunlarımız;
Camilerde imam, vaiz, vaize, hastane ve hapishanelerde din görevlisi, Belçika milli eğitim bakanlığına bağlı olan ilk, orta ve lise dengi okullarda din dersi öğretmeni ve dini alanın kapsadığı diğer hizmet dallarında, Belçika’da ve Avrupa’nın diğer ülkelerinde görev alabileceklerdir.
Fakültemiz, artan ihtiyaca binaen satın alınan 5000 m2lik yeni hizmet binasında bu sene, ikinci öğrenim yılını tamamlamıştır.
Yeni binamızda; tam donanımlı modern dersliklerin yanı sıra idarî odalar, sosyal aktiviteler için büyük bir toplantı salonu, mescid, kantin ve diğer yaşam alanları bulunmaktadır. Ayrıca araştırmacılar için zengin bir kütüphanemiz ve etüt odalarımız mevcuttur.
Avrupa İlahiyat Fakültesi; değerli öğretim görevlileri, öğrencileri ve eğitim gönüllüleriyle kuruluşunun beşinci yılında hedeflerinden sapmaksızın yoluna devam etmektedir.
Bilgi için 32.(0).9.233.02.38 telefonumuzdan bilgi edinebilir. Ayrıca bizlere;
ifeg.be internet sayfamızdan bize ulaşabilirsiniz.
Zuhûr:
Efendim, okurlarımızı bilgilendirdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Son olarak söylemek istediğiniz bir husus var mıdır?
A. Demircioğlu:
Biz teşekkür ederiz. Nihaî hedefimiz;
“Eğitimli, kültürlü ve insanları dinî açıdan aydınlatabilecek yeterliliği olan din insanları yetiştirmektir.”
Editör diğer yazıları
- 09 Aralık 2023 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 15 Temmuz 2023 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 18 Ocak 2023 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye Mektubu (7. Mektup)
- 18 Ocak 2023 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 11 Eylul 2022 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 03 Nisan 2022 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 01 Aralık 2021 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye Mektubu (31. Mektup)
- 01 Aralık 2021 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 08 Haziran 2021 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye 26. Mektubu
- 08 Haziran 2021 eş Şeyh es Seyyid Abdurrahmân Hâlis Kerkûkî Hz.nin Nigârâ Adlı Türkçe Gazeli
- 08 Haziran 2021 es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh
- 08 Şubat 2021 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 08 Şubat 2021 Mürîdin nefsiyle olan âdâbı nelerdir?
- 07 Şubat 2021 Şeyhu’l-İslâm Haydȃrîzȃde İbrȃhîm Efendi´nin, Kerküklü Abdurrahman Hâlis Hazretlerinin Biyografisine İçeren Makalesi
- 18 Ekim 2020 es-selâmu aleyküm ve rahmetullâh
- 18 Ekim 2020 Sahih-i Buhari´de Zayıf Hadis Yoktur
- 18 Ekim 2020 Bu Dünya Dar-ı Gaflettir
- 28 Nisan 2020 es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh
- 26 Nisan 2020 Tasavvufi Eğitimin Hedefi ve Bir Prototip
- 28 Ocak 2020 Ya Resulallah - Niyazi Mısri
- 28 Ocak 2020 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye 23. Mektubu
- 28 Ocak 2020 Tasavvufsuz İslami Kalkınma Olmaz
- 28 Ocak 2020 es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh
- 28 Ocak 2020 Hüdâyi Hazretleri´nin Nefis Terbiyesi
- 28 Eylul 2019 Abdülkâdir Geylânî’nin Ahlakı
- 28 Eylul 2019 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye 22. Mektubu
- 28 Eylul 2019 Derviş Olsam
- 28 Eylul 2019 Allah, Kubâ Halkını Niçin Övmüştür?
- 28 Eylul 2019 Bir Kıssa, Bin Hisse - Buyurun Efendim!
- 28 Eylul 2019 Bursa Ulucami’indeki Levhanın Sırrı
- 28 Eylul 2019 Ayasofya Diyor ki
- 28 Eylul 2019 es-selâmü aleyküm ve rahmetullâh
- 20 Aralık 2018 Cem Olmuş Dervişleri
- 20 Aralık 2018 Kıssadan Hisse -ÇingeneAli-
- 20 Aralık 2018 Siz Hiç Çocuğunuza Böyle Bir Mektup Yazdınız mı?
- 20 Aralık 2018 Tövbe
- 20 Aralık 2018 Ankâzâd´den Tûti İhsan Efendi’ye 21. Mektub
- 09 Mart 2018 Tasdik ve İnkâr Bakımından İnsanlar - Ömer Nesefî
- 09 Mart 2018 Kudüs Davası Sahipsiz Değildir!
- 09 Mart 2018 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye 20. Mektubu
- 09 Mart 2018 Hz. Peygamber, Barış ve Savaş
- 29 Ekim 2017 Kabir Azabını İnkâr Edenlere Güzel Bir Cevap
- 29 Ekim 2017 Suların Kısımları
- 29 Ekim 2017 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye 20. Mektubu
- 29 Ekim 2017 Bir Mucize, Süheyl b. Amr (r.a)
- 29 Ekim 2017 Olmayınca
- 29 Ekim 2017 Gel Papaz Efendi!
- 23 Şubat 2017 Abdesti Bozmayan Şeyler
- 23 Şubat 2017 Ankâzâde Köstendilî Halîl Efendi’nin, Tûti İhsan Efendi’ye 18. Mektubu
- 23 Şubat 2017 Himmetini Âlî Tut - Pir Abdulkâdir Geylâni Hazretleri