Editör

Nasıl Sevdiler?

Nasıl Sevdiler?

Peygamberimizin vefâtından sonra Bilâl-i Habeşî ayrılık acısına tahammül edemez olmuş, artık bir daha ezan okumamıştır.

    Peygamberimizin vefâtından sonra Bilâl-i Habeşî ayrılık acısına tahammül edemez olmuş, artık bir daha ezan okumamıştır. Rasûlullâh’a (s.a.s) olan muhabbetiyle her gün yanıp tütüyor, gözyaşı döküyordu. Sonra da Medine’de kalmaya tahammül edemediği için Şam’a gitmeye karar verdi. Hz. Ebû Bekir kalmasını arzu edince:

“Yâ Ebâ Bekir sen beni âzad etmemiş miydin? Eğer kendin için âzad etmişsen kalayım, Allah için âzad etmişsen müsaade et gideyim” dedi. Hz. Ebû Bekir:

“İstediğin yere gidebilirsin” diyerek müsâade etti. Böylece Şam’a gidip orada yerleşti. Hz. Ebû Bekir devrinde orada yapılan savaşlara katılıp cihâd etti. Hz. Ebû Bekir’in vefâtından sonra da Şam’da kalıp, Hz. Ömer’in Şam taraflarında yaptığı savaşlara katıldı.

Hicretin on altıncı senesinde Hz. Ömer ordusuyla Şam’a gelmişti. Bilâl-i Habeşî de orduya katılıp Kudüs’e gitmişti. Burada Hz. Ömer, Peygamberimizin vefâtından beri ezan okumayan Bilâl-i Habeşî’ye ezan okumasını rica etmişti.  Bilâl, Hz. Ömer’in ısrarına dayanamayıp ezan okumaya başlamıştı. O ezan okumaya başlar başlamaz Hz. Ömer ve orada bulunan ashâb-ı kirâm, Peygamberimizin (s.a.s) zamanını hatırladılar. Hepsi kendinden geçmiş gözyaşı döküp ağlamışlardır.

Bilâl-i Habeşî Şam’da bir müddet kaldıktan sonra bir gece rüyasında Peygamber Efendimizi (s.a.s) gördü. Peygamberimiz:

“Beni ziyâret etmeyecek misin Yâ Bilâl!” buyurmuştur.  Bunun üzerine hemen Medine yoluna düştü. Medine-i Münevvere’ye gelince doğruca Peygamberimizin kabr-i şerîfine gidip, Ravza-i Mutahhara’ya yüzünü, gözünü sürerek ziyâret etti. Rasûlullâh (s.a.s) ile geçirdiği günleri hatırlayıp, hasret ve muhabbet gözyaşları dökerek uzun müddet ağladı. Bu sırada Peygamber Efendimizin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin onu görüp boynuna sarıldılar.

Bilâl-i Habeşî’nin Medine’ye bu gelişinde Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin bir ezan okuması için çok ısrar etmişlerdi Bilâl-i Habeşî bu ısrara dayanamayarak bir gün sabah namazı vaktinde ezan okumaya başladı. Peygamberimizin (s.a.s) mescidinden Bilâl-i Habeşî’nin sesiyle yükselen ezanı duyan ashâb-ı kirâm yerlerinden fırlayıp, kadın, erkek, çoluk, çocuk hep sokaklara dökülmüşlerdi Hepsi Rasûlullâh (s.a.s) ile yaşadıkları saâdetli günleri, Bilâl-i Habeşî’nin okuduğu ezan sedalarıyla hatırlayıp ağlaşmışlardı.

Fakat Bilâl-i Habeşî ezanda (Eşhedü enne Muhammeder Rasûlullâh) derken, Peygamber Efendimizin (s.a.s) mübârek ismi geçince hüngür hüngür ağlamaya başladı. Ezanı tamamlamak için kendini zorladı, gene gözyaşlarını tutamadı. Böylece ağlaya ağlaya ezanı bitirdi. O gün ashâb-ı kirâm sanki Rasûlullâh’ın (s.a.s) bulunduğu günlerden bir gün yaşadı.

Peygamberimize (s.a.s) olan hasretleri ve derin muhabbetleriyle ağlaşarak, o günleri yâd ettiler. Bu ezan Bilâl-i Habeşî’nin okuduğu son ezan oldu. Birkaç gün Medine’de kaldıktan sonra Şam’a döndü Fakat yolda çok hastalanıp evine güçlükle varabildi. Bu hastalıkla ömrünün son günlerini geçirdi ve vefât etti.

Allah (c.c) onlardan razı olsun, şefaatlerine nail kılsın.


Editör diğer yazıları